30 Mayıs 2025, Cuma
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 28.04.2025 21:59 | Son Güncelleme: 28.04.2025 22:48
Makaleyi sesli dinle • 0:00

Trump'ın piyasaları sarsan vergileri sonrası yatırımcılar Avrupa'ya yöneldi

Trump’ın ticaret politikaları ABD varlıklarında güven kaybına yol açarken, Avrupa istikrar ve öngörülebilirliğiyle yatırımcıların yeni adresi olma yolunda ilerliyor. Euro dolara karşı değer kazanırken, Avrupa finansal cazibesini artırıyor
Fotoğraf: Shutterstock
Fotoğraf: Shutterstock
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Eshe Nelson / New York Times

ABD Başkanı Donald Trump’ın küresel ticaret sisteminde yaptığı sarsıcı değişiklikler, ABD'nin dünyanın en güvenli finansal varlıklarının kaynağı olduğu yönündeki uzun süredir devam eden görüşü de değiştirmeye başladı. Bu, haliyle Avrupa için de bir fırsat yarattı.

Trump’ın, Fed Başkanı Jerome Powell’ı görevden alma tehditlerinden geri adım atması ve Hazine Bakanı Scott Bessent’in dış yetkililere ticaret anlaşmalarının yapılacağına dair güvence vermesiyle birlikte ABD doları, ABD hisse senetleri ve ABD Hazine tahvillerinin aynı anda satıldığı piyasa çalkantısı, geçen hafta hafifledi.

Ancak geçtiğimiz hafta Washington’da düzenlenen Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın bahar toplantılarına katılan birçok Avrupalı yetkili, Trump’ın ticaret politikasındaki belirsizliğin yakın zamanda ortadan kalkacağı konusunda şüpheciydi. Yetkililer, Trump yönetiminin politika belirlemedeki öngörülemez yaklaşımının kolayca unutulmayacağını söyledi ve bunun yerine, yatırımcıları euro ve tahvil piyasası gibi Avrupa varlıklarına çekme potansiyeli gördüler.

"Euro cinsi varlıklara yatırımcı ilgisi artıyor"

Avrupa ticaret bloğunun ekonomisinden sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Valdis Dombrovskis, Çarşamba günü IMF toplantılarının oturum aralarında yaptığı bir konuşmada, “İstikrarımızın, öngörülebilirliğimizin ve hukukun üstünlüğüne olan saygımızın halihazırda bir güç unsuru olduğunu görüyoruz” dedi ve ekledi: “Euro cinsinden varlıklara yatırımcı ilgisinin arttığını şimdiden görüyoruz”

Fonların Avrupa’ya aktığının en kapsamlı göstergesi ise şu: Nisan başından bu yana euro, dolara karşı %5,4 değer kazanarak 1,13 doların üzerine çıktı; bu, 2021 sonundan bu yana görülen en yüksek seviye.

Politikacılar ve yatırımcılar arasında sorulan soru ise şu: Euro ve diğer euro cinsinden varlıklardaki son artış, dolara aşırı ağırlık veren portföylerin kısa vadeli yeniden dengelenmesinin bir sonucu mu, yoksa euronun dünya para sisteminde doların rolünü kalıcı olarak tehdit etmeye başlamasının işareti mi?

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) ekonomist Kristin J. Forbes, bir röportajında “Avrupa hakkında büyük bir heyecan var” dedi.

Forbes, euroya yönelik bu heyecanın, bazı ekonomistlerin ve politika yapıcıların euronun doları tahtından indirebileceğini öne sürdüğü 1999'daki para biriminin kuruluş yıllarını hatırlattığını söyledi. İlk yıllarında, euronun uluslararası kullanımı, değiştirdiği para birimlerinin toplam kullanımını aşmıştı.

Ancak sonrasında euro krizlere maruz kaldı. Almanya gibi büyük ekonomilere sahip bir düzine üyeden oluşan bir para birliğine rağmen Avrupa siyasi açıdan bölünmüş kaldı ve bu durum para birimine olan güveni sarstı. 2012’deki borç krizi ve ardından gelen 10 yıllık ultra düşük faiz oranları dönemi, bölgedeki tahvillerin düşük getiriler sunmasına neden oldu.

Euro şu anda 20 üye ülke tarafından kullanılıyor ve dünya merkez bankalarının döviz rezervlerinin yaklaşık %20’sini oluşturuyor; bu oran son yirmi yılda pek değişmedi. Küresel ihracatın %30’u euro cinsinden faturalandırılırken, bu oran dolar için %50’nin üzerinde.

Forbes, yeni baskın para birimleri hakkında yapılan spekülasyonların "ihtiyatlı" bir şekilde ele alınması gerektiğini, ancak euro için daha fazla momentum oluştuğunu belirtti.

Forbes, “Bu sefer daha kalıcı bir ivme var gibi hissediyorum çünkü daha güçlü, daha birleşik bir Avrupa'nın kombinasyonunu görüyoruz. Aynı zamanda ABD doları varlıklarında daha fazla sorun ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Daha önce yabancı yatırımcıları caydıran bazı sorunlarda ilerleme kaydedildi. Günümüzde Avrupa tahvilleri daha iyi getiriler sağlıyor ve yatırımcılar Avrupa Merkez Bankası’nın son kredi mercii olacağına güveniyor, bu da bir ülkenin ekonomik sorunlarının tüm euro varlıklarını etkilemesi riskini azaltıyor.

Daha fazla güvenli varlık

Yatırımcılar için en umut verici yeni gelişme, Almanya’nın yaklaşık 1 trilyon euro ek devlet borcu, yani "bund" ihraç etme olasılığı. Bund, Almanya federal hükümeti tarafından dışarıya yapılan harcamaları finanse etmek için ihraç edilen bir egemen borçlanma aracı.

Yıllardır Almanya’nın sıkı mali muhafazakarlığı bund arzını sınırlamıştı. Ancak geçen ay parlamentoda, anayasadaki “borç freni” olarak bilinen borçlanma limitleri değiştirildi ve hükümetin orduya ve altyapıya yüzlerce milyar euro yatırım yapmak için borçlanmasına izin verildi.

Almanya’nın ek tahvil ihraç etmesinden önce bile bund'lara olan talep artmıştı. Son piyasa çalkantısı sırasında, bund fiyatları yükseldi ve getiriler düştü; bu da açık bir şekilde yatırımcı ilgisine işaret ediyor. Aynı zamanda, ABD Hazine tahvillerinin getirileri ters yönde hareket etti. Geçen haftanın sonunda, 10 yıllık bund getirisi %2,47’ye gerileyerek teşvik açıklamasının ardından gerçekleşen yükselişi neredeyse tamamen tersine çevirdi.

"Uzun ve zorlu bir yol"

Euro'nun rolü konusunda iyimserlik artıyor. Hollanda Merkez Bankası Başkanı Klaas Knot, Washington’daki toplantıların oturum aralarında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Euronun dışsal gücü, Avrupa’daki içsel gücün bir yansımasıdır”

Knot, hükümetlerin bu gücü artırmak için daha ileri gitmesi gerektiğini belirtti.

Knot, yetkililerin, 448 milyondan fazla insanı birbirine bağlayan ortak pazarı derinleştirmeye ve insanların serbestçe ticaret ve iş yapabilmesini sağlamaya devam etmeleri gerektiğini söyledi. Ayrıca, Avrupa sınırları arasında sermayenin daha kolay akmasını sağlayacak ortak bir sermaye piyasası inşa etmeleri gerektiğini vurguladı ve “Avrupa’da hala yapacak çok işimiz var” dedi.

IMF Avrupa Departmanı Direktörü Alfred Kammer ise, euroya yönelik geçişin 'fazla abartılmaması' gerektiği konusunda uyardı. Kammer'a göre euronun önünde hala uzun ve zorlu bir yol var.

Kammer ayrıca bölgenin, şirketlerin daha büyük pazarlara ve daha büyük sermaye havuzlarına erişmesini sağlayacak çok daha fazla yapısal değişikliğe ihtiyacı olduğunu belirtti.

Birçok yetkili, yatırımcıların dolar varlıklarını azaltırken, euronun birkaç öne çıkan varlıktan biri haline gelmesinin daha olası olduğunu söyledi.

© 2025 The New York Times Company