Thomas L. Friedman/The New York Times
Gözümüzün önünde yaşanan Ukrayna savaşı II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en dönüştürücü olay ve Küba Krizi’nden bu yana dünyadaki en tehlikeli cepheleşme olma potansiyeli taşıyor. Hikayenin sonuna dair üç olası senaryo görüyorum. Bunları “topyekun felaket”, “kirli uzlaşı” ve “kurtuluş” olarak adlandırıyorum.
Felaket senaryosu
Bu senaryo şu anda zaten oynanıyor: Vladimir Putin fikir değiştirmediği veya caydırılamadığı takdirde bağımsız bir devlet ve kültür olarak Ukrayna’yı ve ülkedeki yönetimi haritadan silmek için gerektiği kadar insanı öldürmeye, altyapıyı yok etmeye hazır görünüyor. Bu senaryo Avrupa’da Nazilerden bu yana görülmemiş ölçekte savaş suçlarına yol açabilir. Bu suçlar Putin’i, çevresindekileri ve bütün Rusya’yı küresel paryalara dönüştürür.
Küresel dünya daha önce bu ölçekte savaş suçlarıyla itham edilen bir liderle uğraşmak zorunda kalmamıştı; üstelik bu liderin ülkesi 11 saat dilimini kapsayacak büyüklükte topraklara yayılmış durumda, dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz tedarikçilerinden biri ve hiçbir ülkenin sahip olmadığı kadar nükleer başlığa sahip.
Putin’in durmayı reddettiği her gün cehennemin kapısına bir adım daha yaklaşıyoruz. Putin’in gaddarlığını gösteren TikTok videoları ve cep telefonu görüntüleri geldikçe dünyanın olanları görmezden gelmesi zorlaşacak. Ancak müdahale de Avrupa’nın kalbinde nükleer silahların yer aldığı ilk savaşı tetikleme riski taşıyor. Öte yandan Putin’in – tıpkı Halep ve Grozni’yi fethederken yaptığı gibi – Kiev’i enkaza çevirmesine ve binlerce kişiyi öldürmesine izin vermek, onun Avrupa’da bir Afganistan yaratmasına, her yere mülteciler ve kaos yayılmasına sebep olacak.
Putin’in Ukrayna’ya bir kukla lider yerleştirip yola devam edecek gücü yok: Böyle bir kukla yönetim sürekli isyanla karşı karşıya kalır. Bu yüzden Rusya Ukrayna’yı kontrol etmek için on binlerce askeri kalıcı biçimde orada konuşlandırmak durumunda, üstelik her gün Ukraynalıların ateşine maruz kalacaklar. Putin’in, açtığı savaşın akıbetini bu kadar az düşünmüş olması ürkütücü.
Keşke tek motivasyon kaynağı Ukrayna’yı NATO’nun dışında tutma arzusu olsaydı; ama iştahı bunun çok ötesinde. “Büyülü düşünme” denen psikolojik rahatsızlığın pençesinde: Amerika’daki önde gelen Rusya uzmanlarından Fiona Hill’in geçtiğimiz pazartesi günü Politico’da yayınlanan röportajında söylediği üzere Putin “Rus Dünyası” diye bir şeyin varlığına, Ukraynalılar ile Rusların “tek halk” olduğuna ve “tarihin belli bir döneminde Rus Çarlığı’na ait olmuş farklı yerlerdeki Rusça konuşan herkesi bir araya getirme” görevinin kendisine düştüğüne inanıyor.
Putin bu hayali gerçekleştirmek adına Hill’in tabiriyle “ülkelerin isteklerini zor kullanarak elde edemediği, kurallara dayalı bir sisteme” karşı çıkmayı hakkı ve görevi olarak görüyor. ABD ve müttefikleri Putin’in yoluna çıkmaya – ya da Soğuk Savaş sonunda Rusya’ya yaptıkları gibi onu aşağılamaya – kalkarsa, çılgınlıkta herkesi geri bırakmaya hazır olduğunun sinyalini veriyor. Başka bir deyişle, nükleer gücünü yüksek alarm konumuna getirmeden önceki günkü uyarısında söylediği gibi, karşısına çıkan herkes daha önce “hiç görmedikleri sonuçlara” hazırlıklı olmalı. Putin’in ruh halini sorgulayan raporların giderek arttığı da düşünülünce, önümüzde korkunç bir kokteyl var.
İkinci senaryo: Uzlaşma
İkinci senaryo Ukrayna ordusunun ve halkının bu ‘blitzkrieg’ karşısında yeterince uzun süre dayanmayı bir şekilde başarması ve ekonomik yaptırımların Putin’in ekonomisinde derin yaralar açması üzerine, iki tarafın da kirli bir uzlaşıyı kabul etmeye mecbur kalması. Kaba hatlarıyla şöyle bir anlaşma olabilir: Ateşkes ve Rus birliklerinin çekilmesi karşılığında Ukrayna’nın şu anda fiilen Rus kontrolünde bulunan doğu anklavları resmen Rusya’ya bırakılır, Ukrayna da NATO’ya hiçbir zaman katılmayacağına açıkça söz verir. ABD ve müttefikleri de kısa süre önce Rusya’ya uygulanmaya başlayan tüm ekonomik yaptırımları kaldırmayı kabul eder.
Bu senaryo muhtemel görünmüyor çünkü bunun için Putin’in gerek ekonomik gerekse asker kaybı açısından ödediği büyük bedele rağmen Ukrayna’yı yeniden ana vatan Rusya’ya dahil etme hayalini gerçekleştirmediğini kabul etmesi gerekiyor. Dahası, Ukrayna’nın toprağını resmen devretmesi ve buranın Rusya ile Avrupa’nın geri kalanı arasında kalıcı bir tarafsız bölge olmasını kabul etmesi gerekiyor. Ayrıca herkesin Ukrayna konusunda Putin’e güven olmayacağı dersini unutması gerekecek.
Üçünçü senaryo: Putin’in gitmesi
En uzak görünen ancak en iyi sonucu getirecek son bir senaryo daha var. Rus halkı cesaret ve kendi özgürlüğüne bağlılık konusunda Ukrayna halkı kadar yürekli davranarak Putin’i koltuğundan indirip kurtuluşu getirecek.
Birçok Rus başlarında Putin olduğu sürece kendileri için bir gelecek kalmadığı kaygısını taşımaya başlamış olmalı. Putin’in çılgın savaşını protesto için binlerce kişi sokaklara dökülüyor. Bunu yaparak şahsi emniyetlerini riske atıyorlar. Söylemek için henüz erken olsa da, gelen tepkiler korku duvarının aşılma ihtimalinin olup olmadığını ve kitlesel bir hareketin süreç içinde Putin’in saltanatına son verip veremeyeceğini sorduruyor.
Sessiz kalan Rusların hayatı bile irili ufaklı darbeler alıyor. Meslektaşım Mark Landler durumu şöyle özetliyor: “İsviçre’de Luzern Müzik Festivali bir Rus orkestra şefinin yöneteceği iki senfoni konserini iptal etti. Avustralya milli yüzme takımı Rusya’yla karşılaşmamak için dünya şampiyonasını boykot edeceğini açıkladı. Vermont’daki Magic Mountain Kayak Merkezi’nde bir barmen şişelerce Stolichnaya votkasını döktü. Birçok alanda dünya Putin’in Ukrayna işgalini protesto etmek için Rusya’ya sırtını dönüyor.”
Bir de her Rus’un böyle bir başkana sahip olduğu için belirsiz bir süre boyunca ödemek zorunda olduğu yeni “Putin vergisi” var. Medeni dünyanın Rusya’ya yönelik artan sayıdaki yaptırımların etkisinden söz ediyorum. Pazartesi günü Rusya Merkez Bankası paniğe dayalı erimeyi önlemek için Rus borsasını kapatmak ve insanların rubleyi elden bırakmamasını teşvik için gösterge faiz oranını bir günde yüzde 9.5’ten yüzde 20’ye çıkarmak zorunda kaldı. Buna rağmen ruble dolar karşısında yaklaşık yüzde 30 değer kaybetti. Şu anda bir ruble 1 sent bile etmiyor.
Tüm bu nedenlerden dolayı şu anda Rus istihbaratı ve ordusundan Putin’e yakın üst düzey yetkililerin Kremlin’de gizli bir odada toplanıp, düşünüyor olmaları gereken şeyi yüksek sesle söylediklerini umuyorum: Putin ya pandemideki izolasyonu sırasında stratejist becerisinin bir kısmını kaybetti ya da Ukraynalıların, Amerika’nın, ABD müttefiklerinin ve genel anlamda küresel sivil toplumun gücünü ne kadar yanlış hesapladığını tamamen inkar ediyor.
Putin savaşa devam edip Ukrayna’nın en büyük şehirlerini ve başkent Kiev’i yıkıp geçerse hem kendisi hem de kafadarları hırsızlıkla edindikleri servet sayesinde Londra ve New York’ta satın aldıkları evleri bir daha asla göremeyecek. Bundan sonra Davos ve St. Moritz olmayacak. Onun yerine Rusya adındaki büyük hapishanede kapalı kalacaklar; sadece Suriye, Kırım, Belarus, Kuzey Kore ve belki Çin’e gidebilecekler. Çocukları İsviçre veya Oxford’daki yatılı özel okullardan atılacak.
Ya Putin’i kapı dışarı etmek için iş birliği yapacaklar ya da onunla aynı tecrit hücresine girecekler. Rus halkının geneli için de aynısı geçerli. Bu son senaryonun en uzak görünen olduğunun farkındayım, ama 1989 yılında Berlin Duvarı yıkıldığında kurduğumuz, Britanya Adalarından Vladivostok’a kadar uzanan tek ve özgür Avrupa hayalinin gerçekleşmesini mümkün kılmaya en yakın seçenek bu.
© 2022 The New York Times Company