Selek Keçeli / [email protected]
Mindfulness/farkındalık, uzun zamandır pek çok kişinin yaşam felsefesini etkileyen bir kavram. Özetle, duygu, düşünce ve bedensel duyumları sakince kabul edip geçmiş ve geleceği düşünmeden ana odaklanmak olduğu söylenebilir. Mindfulness şemsiyesinin altında yer alan ‘mindful eating/farkındalıklı beslenme’ ise 2022’de başlayan ve hızla ivme kazanıp 2023’ün yeme içme trendlerinde yükselen bir kavram. Çok fazla ilgi görmesinin nedenlerinden biri de giderek daha önem kazanan sürdürülebilirlik kavramı. Çünkü bu tarz beslenen kişiler sofralarında yerel tohumlarla üretilmiş ürünleri tercih ediyor, karbon ayak izine önemli etkisi bulunan et tüketimini sınırlandırıyor.
Farkındalıklı beslenmede yemeğe başlamadan önce kişinin kendine sorduğu bazı sorular var. “Bugün ne yedin?”, “Yemeğin içinde neler vardı?”, “Tadı, kokusu nasıldı?” Mindful eating diyor ki; sadece yediklerinizin tadı, kokusu ve yemek anındaki hislerinize odaklanarak daha sağlıklı olmak mümkün. Mindfulness’ın babası olarak tanınan Zen Budist Thich Nhat Hanh ve beslenme uzmanı doktor Lilian Cheung’un yazdığı çoksatan ‘Savor: Mindful Eating, Mindful Life’ kitabı farkındalık ilkelerini beslenmeye uyarlayarak ‘dikkatli yeme manifestosunu’ ortaya koyuyor.
Tek öğünle başlayın
Mümkünse günlük alışveriş yapılıyor. Yerken tüm duyular harekete geçiriliyor. Yenilen şey bir elma ise rengine, şekline, kokusuna, ağızda bıraktığı tada ve uyandırdığı hisse odaklanılıyor. Lokmalar küçük küçük yeniyor ve uzun çiğneniyor. Çiğneme konusu biraz sabır gerektirebilir, 30-32 kez!
Farkında beslenmeye niyeti olanlara başlangıçta tek öğünle başlamaları tavsiye ediliyor. Yemek zamanı TV yok, telefon yok, tablet yok sadece yemek var. Zihinsel olarak sadece ‘an’da fiziksel ve duyusal olarak tabağınızdasınız. Güzel tabaklar, şık bir masa örtüsü, küçük bir vazo çiçeği ve hatta bir mum... Bu şekilde yemenin beslenmeden daha fazlası olan keyifli bir deneyim haline geldiği anlatılıyor bu kavramda.
Thich Nhat Hanh yiyeceklerin ‘evrenin elçisi’ olabileceğini söylüyor. Tabağa konan lezzetlerin üstündeki güneşi, yağmuru ve çiftçinin emeğini düşünmeye ve tohumdan yemeğe uzanan bu serüvene katkı sağlayanlara teşekkür etmeye davet ediyor ve bu şükran ritüelinin gıdaların şifasını artırdığını iddia ediyor.