İrem Uzunhasanoğlu / [email protected]
Her ülkenin geçmişine dair kendine has bir sessizliği vardır. Tarihteki büyük savaşlara, katliamlara baktığımızda hiçbir ülkenin pirüpak olmadığını ve hep vicdan çatışmasıyla boğuştuğunu, o ülkenin kültür ve sanat endüstrisinde üretilen eserlere bakınca anlarız.
Atom bombası, kölelik, soykırım gibi dünyanın tarihini değiştirmiş olaylar sonrasında normalleşmek, olanları yok saymak mümkün olmadığı gibi sanatın da kırılma ve değişim dönemlerine şahit oluyoruz. Nesiller geçse de insanın atalarının suçlarıyla hesaplaşması bitmiyor. Yakın tarihe ve en yakınımızdaki coğrafyaya yüzümüzü çevirdiğimizde, Avrupa’nın göbeğinde yapılmış büyük bir soykırımın izlerinin silinmediğini, hesaplaşmaların bitmediğini ve kolay kolay da bitmeyeceğini görüyoruz.