Diyarbakırlı bir arkadaşım yıllar önce beni yemeğe davet etmişti. Masaya geçtiğimizde ortaya, kocaman bir sini içinde pilavın üzerine oturtulmuş bütün kaburgalar geldi. Her kaburga eti kemikleri ile beraber neredeyse bir A4 kâğıt boyutundaydı. Kaburgaların uzun kemikleri pilavın üstündeyken eti ise yukarı bakıyordu. Nar gibi pişmiş kaburganın içi ise iç pilav ile doldurulup dikilmişti. Servis sırasında kaburgaya dokununca etler dağılıyor, içindeki iç pilav ortaya çıkıyordu. Hangisi daha lezzetliydi bilmiyorum ama hem kaburganın etini hem de içindeki iç pilavı afiyetle yedim. İç pilavda farklı dokular ve aromalar vardı. Mesela pilavdaki bütün kavrulmuş bademler harika bir doku yaratıyordu. Kuş üzümleri meyvemsilik verirken bir de apayrı bir koku ve tat vardı ki ancak sorunca öğrendim ne olduğunu. Pişiren usta bu lezzetin, içine bolca eklenen kuru reyhandan geldiğini söyledi. Etler kurumamış, tam kıvamında pişmiş, iç pilav ise diri ama tam da kıvamında demlenmişti.
22.11.2024 04:30
Kaburgayı da doldurduk
Biz her şeyi doldurmayı severiz. Sebzeleri, etleri, ne bulursak içine iç pilav koyup pişiririz. Kaburga dolması da bu güzel mirastan payını almış şahane bir yemeğimiz
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Sıvı kahvenin atası Türk kahvesi
05 Aralık 2025
Karalahanayı çiğ mi alırsınız, pişmiş mi?
21 Kasım 2025
Kuru kaymak yok olmamalı
14 Kasım 2025
Bizim beyaz peynirden Yunanların feta’sına
31 Ekim 2025
Bu neyin reçeli?
Tüm Yazıları
24 Ekim 2025