25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 02.08.2023 14:31 | Son Güncelleme: 02.08.2023 14:50

Wednesday bölüm başı 20 milyon dolarla maliyette rekor kıracak

Geçen yılın hit dizisi Wednesday bölüm başına 20 milyon dolar maliyetle yeni bir rekor kırarak tarihe geçmeye hazırlanıyor. Bloomberg Netflix'in ne pahasına olursa olsun bu parayı ödeyeceğini çünkü dijital yayın platformlarının başarılarını değil başarısızlıklarını gizlediğini yazdı
Wednesday bölüm başı 20 milyon dolarla maliyette rekor kıracak

Netflix'te geçen yıl izlenme rekorlarını alt üst eden Wednesday'in ikinci sezonu planlanandan çok daha pahalıya mal olacak. Beklenmeyen başarı sonrası Addams Ailesi'nin ruhsuz kızlarına hayat veren Jenna Ortega, dizinin yaratıcıları Alfred Gough ve Miles Millar gibi, muhtemelen bölüm başına 1 milyon doları aşacak bir ücret artışı için pazarlık yapıyor. Tim Burton yönetmen koltuğuna tekrar oturmak için daha fazla kaynak istiyor. Toplamda maliyet bölüm başına 20 milyon doları aşabilir ki bu da Wednesday'i tarihteki en pahalı dizilerden biri yapacak.

Maliyeti ne olursa olsun ödenecek

Bloomberg'ün haberine göre; MGM maliyetleri azaltmak için elinden geleni yapacak, ancak başarısız olsa da durum değişmeyecek. Bu ek masraf, dizinin lisansını alan Netflix'e aktarılacak. (Netflix yorum yapmayı reddederken, yukarıda adı geçen katılımcıların temsilcileri de yorum taleplerini reddetti ya da yanıt vermedi) Netflix de maliyeti düşürmeye çalışacak ama ikinci sezon için ne gerekiyorsa ödeyecek. Neden biliyor musunuz? Çünkü dizi hit oldu ve bunu herkes biliyor.

Sendikalar izlenme oranlarını saklamak istiyor

Netflix, Wednesday'in şimdiye kadar en çok izlenen İngilizce orijinal dizi, Nielsen ise geçen yıl ABD'de en çok izlenen 12. dizi ilan etti. İzlenme oranları hakkında elimizde eskisi kadar veri yok ve basında kimin ne izlediğini bilmediğimizi söylemek popüler hale geldi. Sendikalar şeffaflığın görece eksikliğini kullanarak yayın hizmetlerinin başarılarını paylaşmamak için izlenme oranlarını gizlediğini savunuyor ama bu doğru değil. 

İzlenme oranlarını belirlemenin yolları var

Dijital platformlar ve TV stüdyoları bir projenin ne zaman büyük bir hit olduğunu bilir. Apple TV+'da Ted Lasso, Hulu'da Only Murders in the Building ya da HBO'da Euphoria gibi. Televizyondaki raytingler gibi ölçümlemeye sahip olmasak da bir projenin hit olduğunu belirlemenin pek çok yolu var. Nielsen ve Netflix haftalık olarak en popüler 10 filmin listesini yayınlıyor. Bu listede kalma süresi yeterince belirleyici. Sosyal medya ve ürün satışlarını da başka bir veri olarak öne çıkıyor. Ancak bir dizinin popüler olup olmadığını anlamanın kesin bir yolu var: Dijital yayın platformunun projeyi devam ettirme isteği.

Dev kazanç eşit dağıtılmıyor

Dizileri hit olan sektör çalışanları servet kazanıyor. Friends, The Office ve South Park'ın yaratıcıları şu anda dizilerin ilk yayınlandığı dönemden daha fazla para kazanıyor. Shonda Rhimes'ın yayın maaşından şikayet ettiğini ya da Stranger Things'in oyuncularına ödeme yapılıp yapılmadığına dair endişelerini duymuyorsunuz. Bu herkesin ödeme aldığı ya da serveti eşit paylaştığı anlamına gelmiyor. Geçtiğimiz haftalarda, Orange Is the New Black'in oyuncuları hakkında New Yorker'da çıkan haber ya da Squid Game'in yaratıcısının megahit'in ilk sezonundan telif alamadığını söylediği Los Angeles Times'daki röportajında anlattığı gibi dijital platformlar tarafından aldatıldığını düşünen insanları anlatan birçok hikaye vardı.

Eşitsizlik Hollywood'a özgü değil

Yıldızların herkesten çok daha fazla maaş aldığı ve maaşların başarıyla birlikte arttığı Hollywood'u takip ediyorsanız, bu hikayelerin hiçbiri şok edici değil. İnsanlar bir şey büyük bir başarı elde ettikten sonra daha yüksek maaşlar ve gelecekteki gelirlerden pay almak için pazarlık yapabilirler. Ücret eşitsizliği ve ucuz işgücü sömürüsü yayıncılık ya da Hollywood'a özgü de değil. Ortalama bir CEO, ortalama bir çalışandan 100 kat daha fazla maaş alıyor. Ortalama bir profesyonel beyzbol oyuncusu, kariyerinde yıllar geçene kadar para kazanamıyor.

Bu durumu doğru yapmaz; pek çok işçi sendikasının greve gitmesinin bir nedeni var. Hollywood'daki sendikalar yıldızlar için değil, ortalama işçiler için daha güçlü korumalar yaratmak üzere müzakere ediyorlar. Orta sınıf yayıncılığa geçişte zarar gördü. Ancak şeffaflığın artırılması sendikaların en büyük taleplerinden biri olsa da, bu tüm yaratıcı insanların yararına olmayabilir. Mevcut şeffaflık eksikliği, yayın hizmetlerinin en büyük hitlerini gizlemesine izin vermiyor; başarısızlıklarını örtmelerine müsaade ediyor.

Başarısızlıklarını gizlemek için servet harcıyorlar

Her yıl üretilen ve hiçbir zaman ilk 10 listesinde yer almayan yüzlerce yeni diziyi düşünün. Yine de dijital platformlar bu dizilere hitmiş gibi davranıyor. Tüm sezonları çekiyorlar. Haklarını önceden satın alarak yapım maliyetini şişiriyorlar. Bu da çoğu dizi başarısız olsa bile ilgili kişilerin mütevazı bir başarı elde etmiş gibi ödeme aldığı anlamına geliyor. Yapımcı Jason Blum'un uzun süredir savunduğu gibi bu durum piyasayı bozdu. Pek çok insanı dizilerinin gerçektekinden daha popüler olduğuna ikna etti. Sosyal medya herkesi dizilerinin popüler olduğuna ikna edebilir. Ancak diziler yeterli sayıda kişi izlemediği için iptal ediliyor. Dijital yayın platformları yetenekleri memnun etmek ya da başarısızlığı kabul etmemek için dizilerin ikinci sezonlarına onay veriyor ya da ne pahasına olursa olsun Wednesday'deki gibi büyük hitleri iptal etmiyorlar.

Netflix 5 milyar dolardan fazla kâr açıklayacak

Daha da önemlisi bu, şirketlerin insanların izlemediği programlara çok para harcadığı anlamına geliyor. Wall Street onları böyle yapmaya teşvik etti. Bu şirketlerin hepsi şimdi yaklaşımlarını değiştiriyor, harcamaları konusunda daha temkinli davranıyorlar. Bu yaratıcı sınıf için kötü bir durum. Harcamaları kısmak yeterli değil ve yayın akışı da tek başına yeterli değil. Bunun nedeni yayıncılığın kötü bir iş olması değil. Netflix bu yıl 5 milyar dolardan fazla kâr açıklayacak. Yıllarca Netflix'in asla para kazanamayacağı söylendikten sonra, şu anda dünyanın en karlı eğlence şirketlerinden biri. Diğer yayın hizmetleri de kâr edebilir. Onlara zaman verin.

Dizileri istismar etmenin yeni yolları aranıyor

Hollywood her zaman bir ürünü (bu bir dizi, film ya da şarkı olabilir) alıp onu farklı şekillerde satarak para kazanmıştır. Disney bir filmi sinemalarda yayınladı, sonra DVD olarak ya da indirilmek üzere sattı, sonra kiraladı ve sonra Netflix ya da Starz'a lisansladı. Bir ürünü alıp beş farklı pencerede ücretlendirebilirseniz, daha fazla para kazanırsınız. Sinemalarda para kaybeden filmler uzun vadede yine de karlı olabilir. Netflix ile rekabet etme telaşına düşen pek çok şirket içerik lisanslama, reklam ve sinema salonlarından vazgeçti. Netflix bu işlerin hiçbiri ya da bunlarla birlikte gelen maliyetli altyapı olmadan büyüdü. Bunlara ihtiyacı yoktu, kütüphanesi yoktu. Şimdi reklamcılık ve video oyunlarına doğru genişliyor.

Medya şirketleri kablolu TV ve sinema salonlarından kazandıkları paranın tamamını dijital platformlara bağlayamazlar. Video oyunları, sendikasyon ya da başka bir şey olsun, başka gelir kaynakları - yeni pencereler - bulmaları gerekiyor. Yetenekler, medya şirketlerinin yaptıkları hatayı düzeltmelerini destekleyecektir. Hollywood stüdyoları bir dizi ya da filmi istismar etmenin yeni yollarını bulursa, sendikalar üyelerine fazladan ödeme yapılmasını sağlayacaktır.