Mariana Mazzucato
Ekonomik büyümeye ilişkin kaygılar üst düzey politik tartışmalardan siyasi manifestolara ve günlük haberlere kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Almanya’nın son bütçesinin önceliği daha güçlü büyüme. Hindistan’ı yönetenler de ülkelerine en hızlı büyüyen ekonomi pozisyonunu geri kazandırmaya hevesli. Deflasyon tehlikesinin baş gösterdiği Çin’de dahi hükümet bu yılki yüzde 5’lik büyüme hedefini tutturma endişesi içinde.
İngiltere’de İşçi Partisi lideri Keir Starmer, iktidara gelirlerse G-7 ülkeleri arasında en yüksek sürekli büyümeyi sağlama sözü veriyor. İktidardaki Muhafazakârlar da benzer hedefleri dile getiriyor.
Ancak büyümeyi ekonomi politikasının merkezine koymak yanlış. Büyüme elbette önemli ancak soyut bir büyüme tutarlı bir hedef ya da misyon değildir. Hükümetler GSYH büyümesi ya da toplam üretim gibi belirli hedeflerden önce ekonominin ne yöne gittiğine odaklanmalı. Sonuçta, yüksek büyümeyi yakalamak için kötü çalışma koşulları veya daha büyük bir fosil yakıt endüstrisi gerekiyorsa bunun ne faydası var?