16 Nisan 2024, Salı
Haber Giriş: 05.02.2023 18:04 | Son Güncelleme: 05.02.2023 18:23

Depresyon semptomları araştırıldı: Beslenme şekliniz nasıl hissettiğinizi etkiliyor

Hollanda'da yapılan yeni bir araştırma beslenme düzeniyle zihinsel sağlık arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koydu. Örneğin bağırsak mikrobiyomu analizine göre depresyon semptomları olan kişilerde birkaç bakteri türü önemli ölçüde artıyor
Depresyon semptomları araştırıldı: Beslenme şekliniz nasıl hissettiğinizi etkiliyor

Araştırmalar uzun zamandır beslenme şekliyle ile ruh sağlığı arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor. Bağırsak mikrobiyomu ruh halini ve zihin yapısını etkiliyebiliyor. Aralık ayında yayınlanan, depresyon ve bağırsak mikrobiyomu üzerine bugüne kadar yapılan en büyük analiz, depresyon belirtileri gösteren kişilerde çeşitli bakteri türlerinin belirgin şekilde arttığını veya azaldığını ortaya koydu.

"Ne yerseniz osunuz"

Hollanda'nın Rotterdam kentindeki Erasmus Tıp Merkezi'nde genetik araştırmaları yapan çalışma yazarı Andre Uitterlinden, "Bu çalışma, ne yerseniz o olduğunuza dair gerçek hayattan bazı kanıtlar sunuyor" diyor. Daha doğrusu, nasıl hissettiğiniz tükettiklerinizle yakından ilişkili. Gastrointestinal sistem yüzyıllardır beyin araştırmalarında yer alıyor. 1800'lerin başında, Londra'da popüler bir doktor olan John Abernethy, tüm ruhsal bozuklukların kökeninde mide dengesizliği olduğunu savunuyordu. 

Psikiyatrik hastalığı olan kişilerde gastrointestinal semptomlar sıklıkla görülüyor. Kilo ve iştah değişiklikleri, ergenlikten ileri yaşlara kadar depresyonu olan kişiler arasında yaygın. Anksiyete, mide bulantısı, mide ekşimesi, ishal ve kabızlık riskinin artmasıyla ilişkilendiriliyor. 

Bağırsak-beyin eksenine olan ilgi son 20 yılda yeniden canlandı. Bir dizi çalışma, bağırsak sisteminde yaşayan mikrobiyota ile hafıza, ruh hali ve bilişsel beceriler de dahil olmak üzere zihnimiz arasında bir bağlantı olduğuna işaret etti. Bu tür araştırmalar probiyotikler, prebiyotikler ve fermente edilmiş her şeyden oluşan bir endüstri doğurdu. Sağlıklı insanlarda en yaygın olarak bulunan bakterilerden ikisi olan bacteroidetes ve lactobacillus gibi bilimsel isimler ev terimleri haline geldi. 

Sağlık trendi kanıtların biraz önüne geçti. Örneğin depresyon ve bağırsakları ilişkilendiren çalışmaların çoğu hayvanlar üzerinde yapılmış ve insan katılımcıları içeren çalışmalar küçük çaplı olmuştur. Yine de şimdiye kadarki kanıtlar ikisi arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Transferring the Blues başlıklı kayda değer bir çalışmada, majör depresyon teşhisi konmuş insanlardan alınan dışkı örnekleri verilen bakterisiz sıçanlar endişeli ve zevkli aktivitelere karşı ilgisiz hale geldi. Depresyonla bağlantılı bir kimyasal olan triptofan metabolizmaları değişti. 

Depresif belirtileri öngören bakteriler

Oxford Üniversitesi'nde nüfus sağlığı araştırmaları yapan Najaf Amin liderliğindeki araştırmacılar, yerel nüfusun sağlığını anlamak için on yıllardır süren Rotterdam Çalışması'ndan elde edilen verileri analiz etti. Amin ve meslektaşları, bu çalışmanın özellikle binden fazla kişiden dışkı örneği alınmasını içeren bir aşamasına odaklandı. Bu katılımcılar ayrıca 20 maddelik bir değerlendirme kullanarak depresyona ilişkin bir öz bildirim sundular.

Araştırmacılar, dışkı örneklerindeki bakteri popülasyonları ile depresyon değerlendirmesinden alınan puanlar arasındaki ilişkiler için verileri ayrıştırdı. Daha sonra aynı testleri, farklı etnik kökenleri kapsayan bin 539 Hollanda vatandaşından elde edilen verileri kullanarak gerçekleştirdiler. 

16 bakteri türü belirlediler

Analiz, yazarların depresif semptomların değişen derecelerde önemli belirleyicileri olarak adlandırdıkları 16 bakteri türünü ortaya çıkardı. Örneğin, Nature Communications'da yayınlanan çalışmada, depresyonda olan kişiler arasında Eubacterium ventriosum'un azaldığı tespit edildi. İlginç bir şekilde, aynı azalma, her ikisi de depresyonla bağlantılı olan travmatik beyin hasarı ve obezite mikrobiyom çalışmalarında da tespit edildi ve bu bakteri türünün duygudurum bozukluğu ile bir ilgisi olduğu fikrini destekledi.

"Depresyona neden olan bir gen yok"

Çalışmanın yazarları aynı zamanda büyük soruyu da yanıtlamaya çalıştılar: Belirli bir bağırsak florası depresyona neden olur mu? Bu zor bir cevap. Majör depresyon bozukluğu 80'den fazla farklı genetik mutasyonla ilişkilendirilmiştir ve bu bağlantıların hepsi zayıftır. Bağırsak-beyin bağlantısını inceleyen ve bu çalışmaya dahil olmayan UT Southwestern'de psikiyatri profesörü Jane Foster, "Depresyona neden olan bir gen yok" dedi.

Nedenselliği açıkça ortaya koyacak teknoloji mevcut değil. Bu yüzden araştırmacılar Mendel rastgeleleştirmesi olarak bilinen ve gen-hastalık bağlantısı güçlü olduğunda etkinin yönünü ortaya çıkarabilen istatistiksel hesaplamaya başvurdular.  Bu hesaplama depresif semptomların olası bir nedeni olarak depresyonlu kişilerde Eggerthella bakterisinin fazla miktarda olduğunu ortaya çıkardı. Amin, Eggerthella'nın depresif bireylerin bağırsaklarında sürekli olarak bol miktarda bulunduğunu söyledi. 

Ruh halinizi iyileştirmek için diyetinizi değiştirin

İşte bu noktada diyet devreye giriyor. Amin, örneğin yeterince lif tüketmeyen bir bireyin bütirat üreten bakterilerde azalma yaşayabileceğini, bunun da stres ve iltihaplanmaya ve potansiyel olarak depresyon semptomlarına yol açabileceğini söyledi.

Tüm bu çalışmalardan çıkan mesajın bol meyve ve sebze yemek ve fazla şeker tüketmemek olması bir hayal kırıklığı gibi gelebilir. Ancak sağlıklı bir bağırsağın gücünü doğrulayan araştırma sayısı, Gilbert de dahil olmak üzere bundan şüphe duyan birçok kişi için inkar edilemez hale geldi. 

Foster, bakterilerin profilinin çıkarılmasının depresyon riski taşıyan kişilerin belirlenmesine yardımcı olabileceğini söyledi. Foster'ın araştırma laboratuvarı, bağırsak florası arasında depresyondan muzdarip birine hangi ilacın fayda sağlama olasılığının en yüksek olduğunu gösteren işaretler arıyor. Tüm bu araştırmalar Uitterlinden'i bağırsakları iyileştiren bir diyet uygulamanın tek bir önemli yan etkisi olduğuna ikna etti: Daha mutlu olacaksınız.