05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 20.11.2025 13:53 | Son Güncelleme: 20.11.2025 13:56

Kalp sağlığını tehdit eden ikili: Şeker mi daha zararlı tuz mu?

Günlük beslenmede sıkça yer verdiğimiz şeker ve tuz, kalp sağlığını en çok tehdit eden iki unsur olarak öne çıkıyor. Ancak uzmanlara göre asıl tehlike, bu ikiliden hangisinin daha kötü olduğundan çok, ikisinin de kontrolsüz tüketilmesinde yatıyor
Kalp sağlığını tehdit eden ikili: Şeker mi daha zararlı tuz mu?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Kalp sağlığı söz konusu olduğunda, suç genellikle iki basit mutfak malzemesine yüklenir: şeker ve tuz. İkisi de mutfağımızda sessizce durur, atıştırmalıklarımızın arasına gizlenir ve “sağlıklı” sandığımız yiyeceklerde bile karşımıza çıkar. Peki hangisi gerçekten kalp için daha zararlıdır? 

Çoğu kişi tahmin yürütür, ancak yanıt basit bir “kötü ve iyi” hikâyesi değildir. Şeker ve tuzun kan basıncı, iltihaplanma, damar sağlığı ve uzun vadeli kalp-damar hastalığı riskine nasıl etki ettiğini anlamak, hem kalbi koruyan hem de yaşamdan keyif almayı sürdüren akıllı beslenme seçimleri yapmayı sağlar.

Şeker kalbe nasıl zarar verir?

The Times of India'nın haberine göre; özellikle “eklenmiş şeker” fazlalığı, kalp-damar sağlığını doğrudan birçok mekanizma üzerinden etkiler. Sürekli yüksek şeker alımı; obezite, tip 2 diyabet, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı ve metabolik sendrom riskini artırır. Bu durumlar ise yüksek trigliserid, düşük HDL (iyi kolesterol), yüksek tansiyon ve sistemik iltihaplanma gibi kalp hastalıklarının temel nedenlerini tetikler.

The American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, en fazla şekerli içecek tüketen yetişkinlerin, en az tüketenlere kıyasla hipertansiyon ve kalp hastalığına yakalanma olasılığı yüzde 12’den fazla. Mekanizma açısından bakıldığında, özellikle fruktoz gibi eklenmiş şekerler kalbin oksijen ihtiyacını artırır, kalp atış hızını yükseltir ve kan basıncında dalgalanmalar yaratır. Tüm bunlar kalp ve damar sistemine fazladan yük bindirir.

Ayrıca sürekli yüksek şeker alımı, düşük düzeyde ancak kronik bir iltihaplanmaya neden olur. Bu durum, damar sertliği (ateroskleroz) sürecinin merkezinde yer alır ve damar plaklarının yırtılma riskini artırarak kalp krizi olasılığını yükseltir. BMJ ve benzeri saygın dergilerde yayımlanan uzun dönemli kohort çalışmaları, günlük enerjisinin yüzde 20’sinden fazlasını eklenmiş şekerden alan kişilerde kalp hastalığı riskinin belirgin şekilde arttığını, yüzde 25’i aştığında ise riskin katlandığını göstermektedir.

Tuz kalbe nasıl zarar verir?

Tuz (sodyum klorür), vücut için gerekli olsa da fazla tüketildiğinde kalp sağlığını özellikle kan basıncı yoluyla tehdit eder. Yüksek sodyum alımı, hipertansiyonun (yüksek tansiyon) başlıca nedenlerinden biridir. Hipertansiyon ise kalp krizi, inme ve kalp yetmezliği riskini artıran en yaygın faktör olarak kabul edilir.

Fazla tuz, vücudun su tutmasına yol açar, bu da kan hacmini artırarak damar duvarlarındaki basıncı yükseltir. Yıllar içinde damarlar sertleşir, kalp büyüyerek daha fazla çalışmak zorunda kalır ve damar iç yüzeyi hasar görerek plak oluşumuna açık hale gelir.

Yaklaşık 100.000 katılımcıyı kapsayan INTERSALT çalışması ve UK Biobank verileri, önerilen sınırların üzerindeki sodyum tüketimi ile kalp hastalıkları arasında doğrudan ve doğrusal bir ilişki bulunduğunu göstermektedir. Bu etki özellikle yaşlı bireylerde, hipertansiyonu olanlarda ve metabolik sendrom hastalarında daha güçlüdür.

Küresel etki ve öneriler

Kalp hastalıklarının dünya genelindeki yükü, hem şekerin hem de tuzun fazla tüketimiyle ciddi şekilde artmaktadır. Ancak her ikisi de farklı yollarla zarar verir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), eklenmiş şekerin günlük kalorinin yüzde 10’unu geçmemesini, ideal olarak yüzde 5’in altına inmesini önermektedir. Sodyum için ise günlük sınır 2 gramdır (yaklaşık 5 gram tuz).

Gerçekte ise bu sınırlar sıklıkla aşılmaktadır. Hem sanayileşmiş ülkelerde hem de hızla kentleşen toplumlarda, işlenmiş gıdalar tehlikeli miktarda şeker ve tuz içermekte; bu da hipertansiyon, obezite ve kalp-damar hastalıklarında küresel artışı tetiklemektedir.

Yüksek miktarda alındığında hem şeker hem de tuz kalp sağlığına ciddi zarar verir. Kalbi korumanın en etkili yolu, işlenmiş gıdalardan uzak durmak, hem sodyum hem de eklenmiş şeker miktarını kontrol altında tutmak ve doğal, besin değeri yüksek gıdaları tercih etmektir. Bu yaklaşım, farklı kıtalarda yürütülen kapsamlı çalışmalar ve meta-analizler tarafından da desteklenmektedir.

Kaynak: Gazete Oksijen