05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 26.11.2025 15:23 | Son Güncelleme: 26.11.2025 16:05

Yeni araştırma uykusuzluğun kökenine indi: Bazı insanların geceleri zihinlerini kapatamama sebebi ne?

Sleep Medicine'de yayımlanan araştırmaya göre, uykusuzluk sorunu yaşayanların düşünce kalıplarının gece saatlerinde bile gündüz odaklı kaldığı, beynin “sakinleşmeye” geçemediği görüldü
Yeni araştırma uykusuzluğun kökenine indi: Bazı insanların geceleri zihinlerini kapatamama sebebi ne?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Avustralyalı araştırmacılar, uykusuzluğun beynin doğal 24 saatlik zihinsel ritmindeki bozulmalarla bağlantılı olabileceğine dair güçlü kanıtlar buldu. Bu bulgular, bazı insanların geceleri neden bir türlü “zihni kapatamadığını” açıklamaya yardımcı olabilir.

Güney Avustralya Üniversitesi (UniSA) liderliğinde yürütülen araştırma, kronik uykusuzluğu olan kişilerde zihinsel etkinliğin gün boyunca nasıl değiştiğini sağlıklı uyuyanlarla karşılaştırarak inceleyen ilk çalışma olma özelliğini taşıyor.

Sleep Medicine dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, uykusuzluk toplumun yaklaşık %10’unu, ileri yaş gruplarında ise %33’e varan oranları etkiliyor. Pek çok kişi geceleri durmak bilmeyen, aşırı aktif bir zihinden şikâyet ediyor. Bu durum uzun süredir “bilişsel aşırı uyarılmışlık” ile ilişkilendirilse de, bu düşünce kalıplarının nereden kaynaklandığı net değildi.

Medical Press'te yer alan habere göre, araştırmacılar bu çalışmada, uykusuzluğun temel göstergesi olan gece zihinsel faaliyeti azaltamama sorununun, altta yatan bir sirkadiyen ritim bozukluğundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını inceledi.

Sıkı şekilde kontrol edilen laboratuvar koşullarında, 32 ileri yaş katılımcı (16 uykusuzluk sorunu olan, 16 sağlıklı uyuyan) 24 saat boyunca uyanık halde yatak istirahatinde izlendi. Bu yöntem, çevresel ve davranışsal etkilerin devre dışı bırakılmasını sağlayarak bilim insanlarının beynin iç ritimlerini izole etmesine imkân tanıdı.

Katılımcılar loş ışıklı bir odada, yatakta, kontrollü yiyecek ve aktivite düzeniyle 24 saat boyunca uyanık kaldı. Her saat başı, düşüncelerinin içeriğini, duygusal tonunu ve kontrol edilebilirliğini değerlendiren formlar doldurdular.

Hem sağlıklı uyuyanlar hem de uykusuzluk yaşayanlar, zihinsel etkinliklerinde öğleden sonra zirve, sabaha karşı ise belirgin düşüş gösteren açık bir sirkadiyen ritim sergiledi.  Sirkadiyen ritim vücudun 24 saatlik bir döngüde geçirdiği fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişikliklerin doğal döngüsü ve aynı zamanda vücudun iç saati olarak tanımlanıyor.

Ancak uykusuzluk grubunda dikkat çekici farklılıklar ortaya çıktı.

Çalışmanın baş araştırmacısı Prof. Kurt Lushington şöyle diyor:

“Sağlıklı uyuyanlarda gündüzün problem çözmeye odaklı bilişsel hali gece saatlerinde doğal bir şekilde gevşeme moduna geçiyor. Ancak uykusuzluk yaşayan kişilerde bu ‘vites değişimi’ çok daha zayıf.”

Uykusuzluk sorunu yaşayanların düşünce kalıplarının gece saatlerinde bile gündüz odaklı kaldığı, beynin “sakinleşmeye” geçemediği görüldü.

Ayrıca bu grubun bilişsel zirvelerinin yaklaşık 6,5 saat gecikmeli yaşandığı tespit edildi; bu da iç biyolojik saatlerinin gece geç saatlere kadar uyanıklığı teşvik ettiğini gösteriyor.

Prof. Lushington, “Uyku sadece gözleri kapatmak değildir,” diyor:

“Beynin amaç odaklı düşüncelerden ve duygusal yükten ayrılıp yavaşlaması gerekir. Uykusuzlukta bu kopuş hem zayıf hem de gecikmiş; muhtemelen sirkadiyen ritim bozukluklarından kaynaklanıyor.”

Eş yazar Prof. Jill Dorrian ise bulguların uykusuzluk tedavisi için yeni kapılar açtığını belirtiyor:

“zamanlanmış ışık maruziyeti veya yapısal günlük rutinler gibi sirkadiyen ritmi güçlendiren müdahaleler, bu düşünce salınımlarının doğal gün-gece döngüsüne dönmesine yardımcı olabilir,” diyor.

“Mindfulness uygulamaları da gece zihni sakinleştirmede etkili olabilir.”

Araştırmacılar, mevcut tedavilerin çoğunun davranışsal stratejilere odaklandığını ancak bu bulguların sirkadiyen ritim ve bilişsel süreçleri birlikte hedef alan yaklaşımların uykusuzluğa çözüm sunabileceğini vurguluyor.

Kaynak: Gazete Oksijen