Alerjiler vücudun bağışıklık sistemi yabancı bir maddeye aşırı tepki verdiğinde ortaya çıkar. Sonbahar aylarında ise, hava sıcaklıklarının yavaş yavaş düşmesiyle, polen, küf sporları, toz akarları gibi bazı alerji türlerinde artış meydana gelir. Alerjiler, kişilere çoğunlukla kendilerini olduğundan daha halsiz ve yorgun hissettirir. Bu tip semptomlar insanların, günlük hayatlarını büyük ölçüde etkileyecek düzeylere dahi varabilir. İlkbahar, çoğu insanın açık hava alerjileriyle bağdaştırdığı mevsim olabilir ancak milyonlarca insan için sonbahar da aynı derecede bir yorgun düşme mevsimi.
Üç yetişkinden biri saman nezlesi
Amerika Astım ve Alerji Vakfı'na göre 2021'de yetişkinlerin yaklaşık yüzde 26'sına ve çocukların yüzde 19'una (yaklaşık 81 milyon Amerikalı) genellikle saman nezlesi olarak adlandırılan mevsimsel alerjik rinit teşhisi konuldu. San Diego'daki California Üniversitesi'nde Profesör Marc Riedl, “Birçok insan için, bu mevsimsel dış mekan alerjene maruz kalma, toz akarları ve hayvan kepeği gibi şeylere kronik iç mekan alerjenlere maruz bırakılmanın yanı sıra meydana gelir. Dolayısıyla, bazı düşük seviyeli kronik alerji semptomları olan bu insanlar için, dış mekân alerjenlerindeki bu mevsimsel artış, semptomlarını dayanılmaz bir seviyeye itebilir ve berbat bir sonbahar alerjisine neden olabilir" dedi.
Günlük aktiviteleri etkiliyor
Yabani ot polenleri ve küf sayımlarının Temmuz ayından itibaren arttığını söyleyen Nebraska Üniversitesi Tıp Merkezi'nde alerji ve immünoloji bölüm şefi ve tıp profesörü Jill A. Poole, “Her ikisine de alerjisi olan insanlar için insanlar genellikle dışarıda sonbahar yürüyüşlerinin, futbol maçlarının ve daha fazlasının tadını çıkardıkları için sonbahar özellikle sert geçiyor” dedi. Bu listeye bahçecilik ile uğraşmayı sevenleri de ekleyin: Semptomları kötüleştiren iki yaygın sonbahar etkinliği.
Bunun yanı sıra, tipik sonbahar alerjisi semptomları arasında burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, sulu ve kaşıntılı gözler, yorgunluk ve baş ağrısı sayılabilir. Hollanda’dan Kathryn Spinelli alerjisini, Gençken yılda iki kez sesimi kaybederdim. Biri ilkbaharda, diğeri sonbaharda. Üniversitedeki Fransızca öğretmenim, yalnızca alerjim tüm hızıyla devam ettiğinde düzgün bir aksan kullandığımı söylerdi" sözleriyle anlattı.
Astım hastaları için zorlu bir mevsim
Dahası, George Washington Üniversitesi Okulu'nda pediatri doçenti olan William Sheehan, yabani ot polenleri ve küflerin sıklıkla yaygın solunum yolu virüslerinin ortaya çıkmasıyla aynı anda ortaya çıktığını ve bu durumun astım, alerji ve diğer solunum yolu hastalıkları olan hastalar için sonbaharın özellikle zor bir mevsim haline geldiğini söyledi. Aynı zamanda Ulusal Çocuk Hastanesi Şiddetli Astım Programında alerji ve bağışıklık bölümünde uzman doktor olan Sheehan, “Çocuklar ve gençler için acil servis ziyaretleri ve astım ve solunum sorunları nedeniyle hastaneye yatışlar genellikle ekim ayında zirveye çıkıyor” diye ekledi.
Soğuk aylarda insanlar kapalı mekanlara taşındıkça, alerjik hastalar iç mekandaki çevresel alerjenlere maruz kalıyor. Sheehan, "Kentsel ortamlarda fare ve hamamböceği alerjenleri alerjik hastalar için sorun yaratabilir. Hastalar sadece içeride daha fazla vakit geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda pencereler genellikle kapalı olduğundan havalandırma ve hava değişimi de azalıyor" dedi.
İklim değişikliği alerjileri arttırıyor
Araştırmacılar ayrıca iklim değişikliğinin alerjileri daha da kötüleştirdiğini söylüyor. Örneğin kanarya otunun daha önce hiç olmadığı yerlerde filizlendiğine ve yeni çıktığı yerlerde çoğaldığına dair kanıtlar var. Artan sıcaklıklar erken ilkbaharları, geç biten sonbaharları, daha kısa ve ılıman kışları ve büyük miktarda nemi beraberinde getirdi. Bütün bunlar küflenmeye neden oluyor ve polen üreten ağaç ve bitkileri besliyor. Sheehan, "Yaban otu için sonbaharda tozlaşma mevsimi daha erken başlıyor ve geçmiş yıllara kıyasla daha uzun sürüyor. Sonbahar mevsiminin sonundaki ilk donlar, önceki on yıllara kıyasla son yıllarda daha geç geliyor. Daha önce yalnızca güney bölgelerde bulunan bazı ağaçlar, otlar ve yabani otlar artık daha kuzey bölgelerde de büyüyebiliyor” dedi.
Bununla beraber, trendin kırsal alanlarla sınırlı olmadığını ekledi. Uzman, "Kentsel alanlar bu çevresel değişikliklere karşı özellikle duyarlı olabilir. Zira, kentsel ortamlardaki yakup otu bitkileri daha hızlı büyüyor, daha erken çiçek açıyor ve daha fazla polen üretiyor" ifadelerini kullandı. Bütün bunlar alerjisi olan kişilerin soğuğu sabırsızlıkla bekleyebileceği anlamına geliyor.
Sonbahar alerjileriyle nasıl başa çıkılacağı konusunda uzmanlardan bazı tavsiyeler verildi. Bunlar alerjiye benzer semptomlar varsa ve spesifik alerjiler için daha önce test yapılmamışsa alerji testi mutlaka yaptırılmalı. Böylece, hangi maddelerden kaçınılması gerektiği öğrenilebilir.
Hijyene önem verilmeli
Maskeler Covid-19 sonrasında rafa kaldırılmış olabilir ancak maske takmak, özellikle açık havada bahçe işleri yaparken yardımcı olabilir. Herhangi bir maske yardımcı olabilse de UCLA Health'e göre N95 maskeleri daha da etkili. Polen miktarının yüksek olduğu günlerde, pencereler kapalı ve klimalar veya hava temizleyicileri açıkken mümkün olduğunca içeride kalınmalı. Alerjenlerin içeri girmesine izin veren pencereler açılmamalı.
Dışarıda vakit geçirdiyseniz yüz yıkanmalı veya duş alınmalı. İçeri girildiğinde de kıyafetler değiştirilmeli. Sheehan, "Hastaların yapabileceği en kötü şey akşamları dışarıdan geldikten sonra hemen içerip girip yıkanmadan hemen yatağa gitmek. Bu, tüm gece boyunca maruz kaldıkları tüm polenleri çarşaflarına ve yastıklarına taşıyor" dedi.
Bazı burun spreyleri rahatlatabilir
Tuzlu burun spreyleri gibi medikal ilaçlar, özellikle açık havada bir gün geçirdikten sonra kullanıldığında alerjenlerin üst solunum yolundan uzaklaştırılmasında yardımcı olabilir. Uzun süreli, şiddetli semptomları olan hastalar, enjeksiyon veya ağızdan ilaç tedavisi şeklinde bağışıklık tedavisi düşünmelidir.