İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Küçükçekmece Ayamama-Kaynarca Yağmur Suyu Tüneli ile Gürpınar Yağmur Suyu Tüneli kazı başlama töreninde açıklamalarda bulundu. İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:
- Biz, burada yaptığımız bütün iş ve işlemleri, öz kaynaklarımızla yürütüyoruz ve yürütmeye devam edeceğiz. Sayın Genel Başkanım, insanlarımızın hayatına dokunan ve belki de imkansızlıklarla boğuşurken bir nefes aldıran, çok kötü bir ekonomik sürecin etkilediği toplumumuzun dayanışma ruhuna uygun işlerimiz, projelerimiz var.
- Biliyorsunuz Kent Lokantaları meselesi, İstanbul'un ve Türkiye'nin gündeminde. Görüyorum ki, birçok yerel yönetimimiz, sizin liderliğinizde yeni birçok adayımız, birçok yerde Kent Lokantası taahhüdünde bulunuyorlar.
- Bu değerli bir şey. Çünkü, bizim bu zor günleri atlatmamızda, yerel yönetimin güçlü ve çok ciddi bir katkısına ihtiyaç vardır. Tabii bizim Kent Lokantalarımızı ve süt dağıtımımızı, ‘bir çay bardağı süt, çorba’ gibi, böyle dalga geçerek, cümleler kurarak küçümsemeye çalışan bir aklın, İstanbul'da bir ithal adaya, bir acemiliğe dönüşmesini hayretle izliyorum.
- Ama esas olan şu: Dün, özrü kabahatinden büyük, ‘dil sürçmesi’ diye tariflemiş bu söylemlerini. Benim bildiğim dil sürçmesisin toplam süresi, birkaç saniyedir. Yani birkaç cümleyle dil sürçmesi olmaz. Bu birkaç cümleyi kurma meselesi önemli.
- Bunu çok ciddiye alıyorum. Bu aslında zihniyeti gösteriyor. Yani bir vicdanı gösteriyor. Bu öyle birkaç şeyle geçiştirilecek bir konu değil.
- O, milyonlarca insanın gelip yararlandığı, Kent Lokantasının önünde kuyruğa girdiği; öğrencisinden emeklisine, işçisinden emekçisine hepsinden özür dileyene kadar bunu dile getireceğim. Öyle dil sürçmesi yok. Özür dileyecek. Ağız dolusu özür dileyecek bizim insanımızdan.
- Bizim esas büyük işimiz; yoksulun, ihtiyaçlının yanında, görünmeyen bir el… Nasıl bir el? 16 milyon insanın eli; Ekrem İmamoğlu'nun eli değil. 16 milyon insanın eli olmaktır. Bu kadar net.
- Bir devri kapatacağız, yeni bir dönemi başlatacağız, dedik. Başardık mı? Vallahi başardık. Ben inanıyorum buna. Başardığımıza inanıyorum. İhmali, israfı, ihanetle dolu bir devri, tarihe gömdük.
- Artık bizim projelerimizi, vaat olarak kendi vaat listelerine koyuyorlar. Buna da mutlu oluyorum. Ağız dolusu anlatsınlar. Öğrenecekler. Onlara bile, demokrat olmayı öğreteceğiz. Halkçı olmayı öğreteceğiz.
- Bazı şeyleri artık hiç konuşmuyoruz. Neler? Mesela; kişiye özel bir parsele imar vermek, artık Büyükşehir Belediyesi’nde konuşulmuyor. 5 yıldır unutuldu. Ha pardon; özür dilerim! Şehircilik Bakanlığı’nda 5 yıldır hiç unutulmadı. Her gün yine konuşuldu.
- Ama oraya da unutturacağımız günleri, inşallah birlikte yakalayacağız. Yeşil alanların, dere yataklarının yapılaşmaya açılmasından artık bahsetmiyoruz. Tam aksine, oraları yaşam vadilerine dönüştürüyoruz.
- İstanbul'un kaynaklarının bazı imtiyazlı kişi, dernek veya kuruluşlara aktarılmasını, kızının, oğlunun, damadının, yakınının… Yani bir kişinin ne işi var kızını, oğlunun, damadının siyaset mecralarının içerisinde? Gitsin evine, işine, gücüne baksın.
- Yahu, siyaset meslek mi? Makam, birinin sahip olduğu bir şey mi? Yok. Onun için bu anlamdaki bütün o yakınlık ilişkilerini tarihe gömdük.
- İstanbul'un kaynaklarının bazı imtiyazlı kişi, dernek veya kuruluşlara aktarılmasını, kızının, oğlunun, damadının, yakınının… Yani bir kişinin ne işi var kızını, oğlunun, damadının siyaset mecralarının içerisinde? Gitsin evine, işine, gücüne baksın.
- Yahu, siyaset meslek mi? Makam, birinin sahip olduğu bir şey mi? Yok. Onun için bu anlamdaki bütün o yakınlık ilişkilerini tarihe gömdük.
- Kanal İstanbul için diyor ki, ‘Ya İstanbul'un gündeminde yok ki o, benim de gündemimde olmaz’ diyor. Ama bir yandan kendi bakanlığı, ihalelere devam ediyor. Konuştuğu lafın bir değeri olmadığı için, esas sözün değerli olacağı kişi, konuşmuyor.
- Bekliyoruz. Gelecek, konuşacak. Bakalım ne diyecek? Az önce anlattığım o güzel hizmetlerimiz; Kent Lokantaları, kreşler, Halk Süt… Tabii her ne kadar onlar küçümsese de biz, işimize devam ediyoruz. Şunu söyleyeyim: Halkın yoksulluğuyla alay eden, ruhunda vatandaşa saygısının zerresinin barındırmadığı bu kibir, 31 Mart'ta ne olacak?
- Hak ettiği karşılığı bulacak Allah'ın izniyle. Ben hani 31 Mart'ı da çıkarabilir mi; emin değilim. Ama 31 Mart'tan evine gidecek. Yani hatta diyorum, tasfiye etmek için mi aday yaptılar onu emin değilim.
- Şunu ifade etmek isterim: Öğrenmeye gönlü olmayanın, İstanbul'a hizmet etmeye gönlü olmayanın, İstanbul'u bilmeyenin, İstanbul'a hizmet etme şansı yoktur.
- 31 Mart seçimleri, bu iki farklı zihniyet, bu iki farklı yönetim ahlakı arasında olacak; onu söyleyeyim. Önümüzdeki seçim ne olacak biliyor musunuz? Ayrımcılıkla birleştiricilik arasındaki bir seçim olacak. Onlar ayrıştırmacı, biz birleştiriciyiz. Bu kadar net. Bu seçim, tek adamcılıkla halkçılık arasındadır.
Murat Kurum ne demişti?
Cumhur İttifakı'nın İBB Başkan adayı Murat Kurum, daha önce kent lokantalarıyla ilgili, "İstanbul’daki o korkuyu ve güvensizliği giderecek ve İstanbul’da yeniden huzuru yeniden getireceğiz. Şu anda kent lokantasını bir proje olarak bu İstanbul’a sunmak çok büyük bir projeymiş gibi de bahsetmek, bizi hayretlere düşürüyor. Değerli arkadaşlar iki gece de İstanbul’un 39 ilçesinde lokanta sosyal tesisi açarız. Bunu sanki bir işmiş gibi, marifetmiş gibi anlatıp, yarım çay bardağı su, süt verip bunu bir hizmet gibi milleti kandırmaya yönelik söylemlerden artık biz sıkıldık, yorulduk" ifadelerini kullanmıştı.
Kurum, İmamoğlu'nun ilk tepkisi sonrası yaptığı açıklamada "Dil sürçmelerimizden medet umuyorlar. Hiçbiri Murat Kurum trafik sorununu çözemez, İstanbul’u depreme dayanıklı hale getiremez diyebiliyor mu? Diyemez! Onlar da biliyor ki; Murat Kurum verdiği tüm sözleri tutar, dediğini yapar!" demişti.