Emre Özcan
Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki ilk derbi, sezon seyri açısından yine enteresan bir yere denk gelmiş durumda. Süper Lig’deki konjonktür itibarıyla bir süredir belirleyici olmaktan uzak gözüken bu rekabet, içinde bulunduğumuz durum itibarıyla bu kez ilk maç itibarıyla fark yaratabilir. Fenerbahçe çok çalkantılı girdiği sezon başından sonra Domenico Tedesco’yla doğru yola girmiş ve performansını artıran bir periyot içindeyken Galatasaray’daysa durum tam tersi. Sezona güçlü başlayan ve Şampiyonlar Ligi’nde de istediği sonuçları alan Galatasaray’da bunun faturası ligde puan kayıplarına denk gelen ve son Union St. Gilloise maçını da kaybettiren bir sakatlık krizini beraberinde getirdi ve sarı-kırmızılılar şu anda alarm veriyor. Dolayısıyla maçı incelemeye başlarken Galatasaray’ın bu durumundan bağımsız davranmak mümkün değil.
Son üç senenin şampiyonu St. Gilloise maçına hiç istemediği bir 11’le ve yedek kulübesinde fark yaratabilecek sadece iki oyuncuyla (Arda Ünyay ve Ahmed Kutucu) başlamak zorunda kaldı. Bunun sonucu sahadaki oyunu ve skoru beklendiği gibi olumsuz etkiledi. Galatasaray, salı akşamı oynadığı maçta çok güçsüz göründü. Bunun nedeni sahadaki 11’in çok zayıf olması değildi. Jakobs’un ve İlkay’ın sakatlık dönüşünde sahaya çıkmak zorunda kalmaları -ki Jakobs muhtemelen bu nedenle maçı tamamlayamadı- ve Mauro Icardi’nin fiziksel durumunun korkunç devam ediyor olması Galatasaray’ı atletik performans yönünden çok sorunlu gösterdi. Bunun sonucu olarak rakibi oyunu istediği gibi kontrol etti ve gole de maç boyunca Galatasaray’a göre daha yakın göründü.
Okan Buruk’un zor seçimi
Galatasaray’ın Fenerbahçe maçına nasıl bir kadro hasarıyla çıkacağı şu anda belirsiz. Yunus ve Singo’nun olmayacağı şimdiden kesin gibi. Sallai de cezalı. Eren Elmalı ve Metehan Baltacı’nın aldıkları cezaları düşününce Galatasaray’ın savunmada şimdiden problemli olacağı açık. Ama sıkıntılar arka tarafla bitmiyor. Victor Osimhen’in oynama ihtimaline dair haberler çıkıyor ama sakatlığın bölgesi düşünülünce Singo’da olduğu gibi erken döndürülen bir oyuncunun daha uzun süreli sakatlık yaşaması da muhtemel. Osimhen yokken Icardi’nin performansını düşününce Galatasaray gerçekten oyun olarak birkaç gömlek aşağı iniyor. Barış Alper ve Leroy Sane’den başka bir kenar oyuncusu olmaması da Barış Alper’in santrforda başlama ihtimalini epey düşürüyor. Hal böyleyken Okan Buruk’un oyun standardından önce düşünmesi gereken ilk şey mantıklı bir kadro ki bunu yapmak mevcut durumda çok kolay değil.
Tedesco’nun topsuz oyunu
Fenerbahçe’deyse Ferencvaros maçı öncesi Sebastian Szymanski ve Çağlar Söyüncü’den başka bir sakatlık problemi yoktu. Bu oyuncuların da derbi için durumları belirsiz. Sarı- lacivertliler ligde son 5 maçını kazandı ve bu periyotta genellikle iyi performanslar üretti. Son üç maçlarında kalelerinde 6 gol gördüler fakat bu 5 maçta rakip kalelere toplam 18 gol bırakarak ligin en skorer takımı haline geldiler. Çok kısa bir aralıkla iki zorlu deplasmanda 2-0’dan dönerek aldıkları 6 puanla rakiplerine de ciddi bir gözdağı verdiler. Fenerbahçe iyiye gidiyor ve bunu öncelikle topsuz oyunla başardılar. Bir takımın başına geçen herhangi bir teknik adamın fark yaratmak için yapacağı en öncelikli şey, topsuz oyuna odaklanmaktır ve Domenico Tedesco da bunu yapmış gibi görünüyor. Fenerbahçe önce presi yukarı çıkardı ve skor kazanılan toplardan sonra gelmeye başladı.
Bu yönden Alman hocanın yaptığı en kritik hamle merkez orta sahada Marco Asensio’yla birlikte kullanmaya başladığı Edson Alvarez-İsmail Yüksek ikilisi oldu. Sahaya bu oyuncuları üçlü bir orta saha gibi dizen ve derindeki Edson’un yanında İsmail’i biraz daha “box to box” rolünde kullanan Tedesco, İsmail’in ürettiği enerjiden takımına çok olumlu bir reaksiyon gücü devşirdi. Bu iki oyuncu, Marco Asensio’nun performansını da maksimize etti. İspanyol oyuncunun son bir ay içinde kendi oyununun zirvesine çıkması da sürpriz değil. İşin fiziksel kısmında eksikleri bulunan oyuncu yanında iki fiziksel ve defansif oyuncuyla oynamaya başlayınca sahada özgürleşti ve bu da skoruna olumlu etki etti.
Fenerbahçe’de oturmaya başlayan bir konu da kenar oyuncuları. Kerem Aktürkoğlu hâlâ beklenen gol katkısına ulaşmış değil. Ama tersindeki Dorgeles Nene’nin çalışkanlığı takımla birlikte onu da rahatlatıyor. Nene işin hem pres hem de kazanılan toplar sonrası geçiş kısmında oldukça iyi iş çıkartıyor. Skor olarak yeterli, işin defansif kısmında da dikkat çekici. Teknik kaliteyi yukarı çıkarmadığı aşikar ama şu anda Fenerbahçe’de önemli bir role sahip. Levent Mercan’ın son maçlarda daha çok kullanılması da mevcut teknik kalite problemlerine Tedesco’nun bir işareti olabilir. Arkadan oyunu başlatma yönünden pek de üst düzey olmayan iki stopere bekten destek sağlamak için Levent’i sol beke monte eden Tedesco, bundan da kısa vadeli bir sonuç almış gibi görünüyor. Özellikle son Çaykur Rizespor maçında maça sol bekte başlayıp Mert Müldür oyundan çıktıktan sonra sağ bekte bitiren Levent, sağa geçtikten sonra performansını artırarak hem şaşırttı hem de muhtemelen Fenerbahçe teknik kadrosunu ziyadesiyle mutlu etti.
Fenerbahçe’nin yine pres oyunundan güç almaya çalışacağı açık. Burada maçın tonunu belirleyecek olan kısıtlı kadrosuyla Okan Buruk olacak. Zira Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı deplasmanda oyun kurup kurmayacağı maçın senaryosunda çok büyük bir rol üstlenebilir. Her ne kadar sarı-kırmızılılar bu maça arka tarafta Abdülkerim, Davinson, Torreira ve Lemina dörtlüsüyle başlayabilecek gibi görünse de bu maçta oyunu düzenli bir şekilde birinci bölgeden başlatmaya çalışmak Galatasaray’a eksi yazabilir.
Ama Galatasaray’ın asıl sorunu ön tarafta. Onlar da Okan Buruk’la 3.5 yıldır bir pres takımı haline geldiler ve bunu bir takım kültürüne çevirmeyi başardılar. Ligdeki başarılı derbi performanslarının ve Avrupa’da kazanılan büyük maçların hemen hemen tamamında pres oyunu çok büyük bir katkı sağladı. Okan Buruk bu maçları tamamen ön alan baskısı üzerinden kurgulamak istiyor ve Fenerbahçe’ye karşı da bunu değiştirmek istemeyecektir ama bunu ne kadar üst seviyede yapabilir? Sorulması gereken kritik soru bu.
Icardi ile pres olur mu?
Victor Osimhen oynasa bile kendi fiziksel standardının muhtemelen altında olacak. Oynamadığı denklemde zaten Galatasaray’ın Icardi’yle bir pres başlatma şansının olmadığı bu sezon birçok kez kanıtlandı. İşin kötüsü santrforun arkasında oynayacak olan İlkay da sakatlık dönüşü nedeniyle kendi fiziksel standardının oldukça altında. Dolayısıyla öndeki iki oyuncunun da çok sağlıklı olmadığı bir ortamda arkadaki tutucu da (Lemina) sorunluyken şiddetli ve yoğun baskı yapmak oldukça zor. Galatasaray derinde bekleyerek ya da orta blok karşılamasıyla güçlü oyunlar çıkarmakta zorlanan bir takım. Ama Okan Buruk’un kırmızı alarm veren kadroda bir şeyleri değiştirerek bir maç planı yapması gerekiyor gibi görünüyor.
Kim ne bekliyor?
Dolayısıyla Fenerbahçe hem daha formda hem de daha sağlıklı olması itibarıyla derbide öne çıkıyor. Galibiyet ivmeyi tamamen onlara çevirebilir. Ama geçtiğimiz sezonlarda da böyle fırsatları iç sahada harcamışlığı olan sarı-lacivertliler bu kez daha farklı bir karakter testinden geçecek. Okan Buruk bu maçları defalarca oynadı ve zor durumlarda genellikle iyi reaksiyonlar da verdi. Buradan kaybetmeden çıkmak onları zorlu durumda tazeleyecek ama buna izin vermek istemeyen ve ivmeyi kaybetmek istemeyen bir rakibe karşı bu zor bir görev. Kolay olansa bu maçın gerçekten yüksek kalite vaat ettiğini düşünmek. İki pres takımının kapışmasından Avrupa’nın yüksek standardına yakın bir maç çıkarabilirsek bu rekabetin yarattığı heyecandan daha fazlasını da belki umut edebiliriz.