Barış Telli, Türkiye’nin gurur duyduğu milli sporcu. Ampute Futbol Spor Ligi’nin yıldız oyuncularından. Gol kralı olmuş bir isim. Barış Telli’yi MasterCard UEFA Şampiyonlar Ligi “umut elçisi” seçildikten sonra tanıma fırsatı buldum. 29 yıldır UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ana sponsoru olan Mastercard’ın Doğu Avrupa Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Yasemin Develioğlu Görgü ile birlikte Barış Telli ile buluştuk.
Barış izninle sen diye hitap edeceğim. Hikayenle ilgili haberleri, videoları izledim. Hikayen de bir topun peşinde değişmiş…
Dediğiniz gibi benim hikayem topun peşinde başladı ve hayatım beklemediğim biçimde değişti. Düşsem bile kalkmayı öğrendim. Başaracağıma olan umudumu hiç bir zaman kaybetmedim.
“Dünyaları sallayabilirsin sana eksik olduğunu söyleseler de” demişsin YouTube kanalında. Azmine hayran oldum…
Beni hayata bağlayan futbol oldu. Babam elinde futbol topuyla eve geldiğinde onun peşinden koşmak ve ayağımla dokunmak beni çok mutlu ediyordu.
4 yaşında kaza geçiriyorsun. Futbol oynarken sokakta topun peşinde koşarken değişen hayatın ardından yine futbolla değişiyor. Bize anlatabilir misin yaşadıklarını?
Futbola aşıktım. Biz ülke olarak futbola aşığız. Brezilya gibiyiz. Dediğiniz gibi ayağımı da futbol topu peşinde koştuğum için kaybettim. Beni hayallerim bu noktaya getirdi. Ama hayal etmek yetmiyor, çok çalışmak gerekiyor. Ben çok çalıştım. Peşinden koşmayınca hayalin anlamı kalmaz.
İlk jimnastik yaparak başlıyorsun. Karşılaştığın zorlukları nasıl yendin?
Küçük yaştan itibaren engelli birey olarak hayatına devam etmek zorundasın. Karşıdan gelirken insanların sana nasıl baktıklarını görüyorsun. Biz duygusal bir ülke de olduğumuz için açık konuşmak gerekirse genelde acıyarak, “Ne oldu yavrum, kıyamam, çok küçüksün” diyen çok oldu. Bu sözler beni ateşliyordu. Aile de çok önemli. Annem, babam ve kardeşlerim beni çok destekledi. Hep engeller çıktı. Okul çağım geldi okula alınmadım. Çünkü “Okulumuz engelliye uygun değil” dediler. Annem öyle iradeli bir kadın ki “Benim oğlum yapar” diyerek beni okula gönderdi.
Öğretmenlerinin hayatında etkisi var ve sonrasında da beden eğitimi öğretmeni olmuşsun.
Öğretmenliğe doğru giden bir sonuç oldu. Sporculuğum ilerledi. Okul süreci benim için hem zor hem güzeldi. Okulun tek engelli çocuğuydum, onlarla birlikte koşmaya çalışıyordum. İki koltuk değneğim vardı. Bir ayağım ve 2 koltuk değneğim oldu. 3 ayakla koşmuş oluyordum, bu dikkat çekti hep. Dışlanarak dışarıda kalmanın duygusunu yaşayarak büyüdüm. Hayat tecrübesi böyle başladı. Bunlar bana engel olmadı. Herkesin hayatında var engeller. “Yapamazsın, şunun oğlu bak yapıyor” gibi eleştiriler oluyor. Aslında iyi bir şey yapmak isteyen aileler de yanlış yerden bunu yapıyor. Annem ve babam bana güven verdi.
Annenin bir videosunu izledim. Dirayetli davranmışlar hep ve büyük emek sarf etmişler. Kutlarım aileni. Jimnastik nasıl değiştirdi hayatını?
Okulumda bir jimnastik kulübü vardı, orada çocukların takla attığını gördüm. Teneffüste oraya gittim, denedim. Nevzat Kankuş Hocam beni gördü. Çok korktum önce, “Bir daha takla at” dedi. Ben zaten evde deniyordum. Olimpiyatları izlerdim. Hoca inanamadı. “Artık sen de takımdasın” dedi. Okulda liseye kadar jimnastik takımında yer aldım. Jimnastik bütün bedeni tanımanıza yarıyor. Benim diğer branşlarda iyi olmamın nedeni jimnastik.
Yüksek atlama da yapmışsınız…
Aynen, atletizmin farklı dallarıyla uğraştım. Lisede Bekir Murat Altıntaş hocam da Ampute Futbol Takımı ile beni tanıştırdı. Yatılı okuyordum. Beni önce rüyasında görüyor bu hoca, atın üzerinde şahlanmışım. Hocam araştırıyor ve Ampute Milli Takımı’na ulaşıp, “Çok yetenekli öğrencim var” diyor. Tamamen gazilerden oluşan bir takım kurulmuş, ben lise öğrencisiyim. Gazilerin en küçüğü 22-23 yaşında. 14 yaşında onların arasında top peşinde koştum. Onlarla sahaya ilk çıktığım gün, ilk defa benim gibi tek ayakla top peşinde koşanları gördüm. 15 yaşında milli takım kampına gittim. Kırıkkale’de her gün antrenman yaptım.
Hiç umutsuzluğa kapıldığın zamanlar oldu mu?
Umutsuzluğa çok kapılmadım. Ben milli formayla çok gurur duydum, 2007’den itibaren hep kupalarla döndük. Hayallerle büyüdüğümüz için kupa alıp geldiğimizde her zaman ilgi görmeyi bekledik. Bir keresinde Brezilya dönüşü çok üzüldüm. Orada 20 binden fazla kişiye oynadık, sokağa çıktığımızda yanımıza gelip fotoğraflar çektiriyorlardı. “Neden kendi ülkemizde yaşayamadık bunu” diye üzülüyordum. 2017 yılında bunu yaşadık. Kenetlenmiş bir takım olduk. Avrupa şampiyonluğu yaşadık. Türkiye Futbol Federasyonu bizi destekledi. Bu yıl da Şampiyonlar Ligi Türkiye’de ve heyecanlıyız.
Deprem felaketi yaşadık. Tam rakamlara hakim olmamakla birlikte 1000’in üzerinde ampute olan vatandaşımızın olduğu söyleniyor. Ne söylemek istersin onlara?
Ben haberi aldığımda Survivor yarışmasındaydım. Bu kadar büyük bir felaket olduğunu tahmin edememiştik. Engelli olarak doğmamış olsalar da bundan sonraki hayatlarını engelli olarak devam ettirecekler. İki kolu olmayan, bacakları olmayan vatandaşlarımız olacak. Çok zor bir süreç olacak, hem aile hem çevre açısından zor. Kendi kendilerinin psikoloğu olmaları lazım. Yıkılmadan, umutsuzluğa kapılmadan devam etsinler. Aslında yalnızca bunu engelliler için değil gençler için de söylüyorum. Yapamayacaklarını düşünüyorlarsa önce yapabileceklerine kendileri inanacaklar. Hayal kurup bunun peşinde koşacaklar.
Mastercard’ın UEFA Şampiyonalar Ligi umut elçisi seçilmek sana ne hissettirdi?
Öncelikle Türkiye’nin ev sahipliği yapmasının paha biçilemez duygusunu birlikte yaşayacağız. Dünya yıldızı Messi ile birlikte bu duyguyu yaşayacağız. Bu noktada bir kişiye bile ilham olmak beni mutlu eder. Ben hep bana bakan gözleri gördüm ve hep şunu söyledim. “Dünyalarını sallayabilirsin sana eksik olduğunu söyleseler de” Siz de hatırlattınız. Mastercard’ın global umut elçisi olmak benim için tam da bunu kanıtladı.
Haber Giriş: 02.06.2023 04:30 | Son
Güncelleme: 03.06.2023 23:48
Hayallerim beni bu noktaya getirdi
4 yaşında top peşinde koşarken kaybettiği bacağı hayallerine koşmasına engel olmadı. MasterCard’ın UEFA Şampiyonlar Ligi “umut elçisi” Barış Telli’yle konuştuk