TSK’nın işleyişinde general kadroları büyük bir ağırlıkla özel kurmaylık eğitiminden geçen subaylara açıktı. Sınıf subaylarına ise ancak istisnai olarak şans tanınırdı. Fakat bu terfi sistemi, 15 Temmuz’dan sonra altüst oldu. Geçen ay yapılan düzenlemeyle de önemli bir değişime uğradı. Kurmay kadroların TSK’nın general kademelerinde sayıca yeniden ağırlık kazanması ancak 2030’lu yıllarda mümkün olabilir...
Geçen 10 Temmuz tarihinde TBMM Genel Kurulu’ndan geçen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 7553 Sayılı Kanun”un üçüncü maddesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde general düzeyindeki terfi sistemini ilgilendiren dikkat çekici bir değişiklik getirdi.
Kanunun kamuoyunda üzerinde pek durulmayan üçüncü maddesinde, 926 sayılı TSK Personel Kanunu’na bir geçici madde ekleniyordu. Geçici maddede şöyle deniyor:
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte tümgeneral, tümamiral, tuğgeneral ve tuğamiral rütbelerinde bulunan muharip sınıf personelin korgeneral ve koramiralliğe yükselebilmeleri için kuvvet harp enstitüleri komuta ve kurmay öğrenimini başarıyla tamamlamış bulunmak şartı aranmaz.”
Eskiden korgeneral ve üstü rütbeler kurmay olmayanlara kapalıydı
Yasada kurmaylık öğrenimi şartını kaldırarak getirilen istisna ne anlama geliyor?
Bu soruyu yanıtlayabilmek için daha önce işleyen sistemi kısaca hatırlamamız gerekiyor. Eski sistemde TSK’da general rütbesine terfi edebilmek için kurmaylık esas alınmakla birlikte, kurmay olmayan sınıf subaylarına da çok sınırlı bir şekilde yükselme kapısı açık tutuluyordu.
Burada sağlanan sınırlı esneklik, kurmay olmayan sınıf subaylarının tuğgeneral ve tümgeneral, benzer şekilde tuğamiral ve tümamiral rütbelerine kadar yükselebilmelerine izin veriyordu. Ancak üç yıldızlı korgeneral/koramiral aşamasına gelindiğinde bu kapı kapanıyordu.
Bunun sonucu olarak on yıllardır işleyen sistemde “kor” ve “or” kadroları, daha sonraki aşamalarda da kuvvet komutanlıkları ve genelkurmay başkanlığına giden güzergah, yalnızca kurmaylık eğitiminden geçmiş olan generallere/amirallere açıktı.
İşte Meclis’te kabul edilen yasa değişikliğiyle, kurmay olmadan “tüm” rütbesine kadar yükselebilmiş olan bir subaya ilk kez pekala korgeneral ya da koramiralliğe yükselme yolu açılmış oluyor.

İlk sonucu Ağustos Şura’sındaki terfi oldu
Yapılan bu düzenlemenin somut bir sonucu, geçen 5 Ağustos’ta toplanan Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) ardından aynı gün Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararında görüldü.
Buna göre, YAŞ’ta alınan bir dizi karar çerçevesinde Kara Kuvvetleri’nde 7 tümgeneral, bir üst rütbe olan korgeneralliğe terfi etmişti. Bu gruptaki ilk altı general kurmay kökenliydi. Yedinci sıradaki tümgeneral ise kurmaylıktan gelmeyen, Kara Harp Okulu 1987 yılı çıkışlı bir sınıf subayıydı: Ahmet Kurumahmut…
Tankçı sınıfından olan Kurumahmut, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra düzenlenen 28 Temmuz tarihindeki YAŞ’ta Kara Kuvvetleri’nde 35’inci sırada tuğgeneralliğe terfi etmişti. Kalkışma sonrası büyük bir tasfiyenin yapıldığı o şurada, bu kuvvette toplam 57 albay tuğgeneralliğe terfi ettirilmişti. Bu toplamın ilk 24 sırası kurmay, Kurumahmut dahil sonrakilerin hepsi sınıf subaylarından oluşuyordu.
Kurumahmut 2019 yılında tümgeneralliğe terfi etmiş, bu rütbedeki görev süresi dolduğunda da 2023 ve 2024 yıllarında iki kez uzatma almıştır. Terfi ettiği 2019 YAŞ’ından sonra önce 5’inci Kolordu, hemen ardından karargahı Ankara’da bulunan 4’üncü Kolordu Komutanlığı’na atanmıştır. Kurumahmut, 2019 Ağustos ayı sonundan bu yana 4’üncü Kolordu’nun başındadır.
Resmi Gazete’de 14 Ağustos tarihinde yayımlanan YAŞ sonrasında TSK’daki yeni atamalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı’nın atama kararına bakılırsa, Kurumahmut aynı göreve bu kez korgeneral rütbesiyle devam edecektir.
Sistemde değişikliğe neden gerek duyuldu?
Peki TSK’da on yıllardır yürürlükte olan sistemde getirilen bu değişikliğe neden ihtiyaç duyuldu?
Kanunun TBMM’ye sunulan gerekçesine bu konuda bir dizi neden sıralanıyor. Bunların en başında 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında TSK’dan önemli sayıda subayın ihraç edilmiş olması gösteriliyor. Şöyle deniliyor gerekçede:
“Harp akademileri eğitimi alan kurmay subaylarda ihraç sayıları çok daha yüksek olduğundan kurmaylık eğitimi alan general sayımız azdır. Yapılan ihraç işlemleri ve darbe girişiminden sonra geçen süre dikkate alındığında, halen general rütbesinde bulunan personel sayısında azalma mevcuttur” deniliyor.
Bir başka anlatımla, başvurulan düzenlemenin TSK’nın ihtiyaçları karşısında bir zorunluluk haline geldiği mesajı veriliyor.
Gerekçedeki bir diğer faktör, sahada “üstün hizmet” göstermiş olan generallerin takdir edilmesiyle ilgilidir:
”Son dönemde sınır ötesinde kahramanca mücadele eden mevcut generallerimizin çoğunun kurmaylık eğitimi bulunmadığından bu üstün hizmetlerine rağmen korgeneralliğe yükselememektedirler.”
FETÖ’nün kurmaylık sistemine yaptığı müdahaleler
Bunları tamamlayan ek bir neden daha gösteriliyor gerekçede: “15 Temmuz öncesi FETÖ mensupları tarafından terör örgütüne irtibatı veya iltisakı olmayan subayların harp akademilerine alınmalarının engellenmesine çalışıldığı da bilinmektedir.”
FETÖ’nün, kurmaylık eğitimi verilen harp akademilerinin sınav sorularını önceden kendi mensuplarına dağıttığı, önü açık çok sayıda subayın bu gibi çeşitli kumpas yöntemleriyle kurmay seçilmelerini engellediği, bu yönüyle geçmişte ölçülebilmesi güç ciddi mağduriyetlerin yaşandığı da bir gerçektir.
İktidar, işte bu mülahazaları gerekçe göstererek 2016-2025 döneminde terfi etmiş olan sınıf subaylarına korgenerallik kapısını açmış olmaktadır. Yasa metnine bakılırsa düzenlemeden, geçen 10 yıllık dönemde generalliğe terfi etmiş sınıf subayları yararlanacaktır. Bundan sonraki yıllarda terfi alacak olan sınıf subayları yine eski sistemde olduğu gibi ancak korgeneralliğe kadar gelebilecektir. Tabii sonradan yeni bir istisna getirilmezse…
15 Temmuz’un tetiklediği sıkıntılar sürüyor
Değindiğimiz konu, 2016 darbe girişiminin TSK içinde yarattığı altüst oluş ve bunun tetiklediği artçı dalgaların ciddi ölçekteki sonuçlarından biridir.
15 Temmuz öncesinde general/amiral rütbesine geçişte daha önce kurmaylık sistemi üzerinden işleyen sistem, bugün yayımladığımız grafikte izlenebileceği gibi ciddi bir değişime uğramıştır. Kurmay kökenden gelmeyen generallerin ağırlığının “tuğ” ve “tüm” kadrolarında kuvvetli bir şekilde genişlemekte olduğunu söylemek mümkündür.
Hazırladığımız grafikte geçen on yıl içinde yalnızca albaylıktan tuğgeneralliğe geçiş aşaması esas alınmakla birlikte, buradaki yukarı doğru hareketlilik tümgeneral kadrolarına geçişe de teşmil edilebilir.
Somut bir örnekle açıklayalım. Bu yılki Şura’da tuğgeneral rütbesinden tümgeneral rütbesine geçen 15 general var. Terfi alıp yeni tümgeneral olmuş 15 askerden ilk 6’sı kurmay kökenli olup diğer 9’u sınıf subaylığından gelmektedir.
Yöneliş 2018 sonrası kuvvetlendi
Tabloda çarpıcı olan bir nokta, özellikle 2018 sonrasında terfilerde sınıf subayları ağırlığının iyice belirginleşmesi, hatta neredeyse standart bir örüntüye dönüşmesidir. Kara Kuvvetleri’nde 2016’da tuğgeneralliğe terfi edenler içinde kurmayların oranı yüzde 42.1 iken, 2019’da bu oran sert bir şekilde yüzde 8.7’ye düşmüş. Bu kuvvette son iki yılda söz konusu kategoride kurmayların oranı yüzde 28-30 aralığında seyretmiştir. Sınıf subaylarının oranı giderek genişlemektedir.
Kuvvetlere göre dağılıma bakıldığında, kurmay kökenli askerlerin oran itibarıyla en çok gerilediği kesim Hava Kuvvetleri olarak beliriyor. Örneğin, 2021 yılında tuğgeneralliğe yükselen tek bir kurmay subay dahi olmamıştır. Ancak Hava Kuvvetleri’nde FETÖ’nün tasfiyeleri dışında geçmişte gönüllü olarak erken emekliliğe yönelip özel hava yollarına geçen subayların çokluğu da dikkate alınmalıdır. Zaten bu kuvvette 15 Temmuz’dan sonra pilot kadrolarında beliren boşluklar nedeniyle ayrılanların dönüşü teşvik edilmiş, bu konuda bazı önlemlere de başvurulmuştur.
Deniz Kuvvetleri’nde ise geçen on yıl içindeki oranların yarı yarıya olduğu söylenebilir.
Genel bir toplam alındığında geçen 10 yıl içinde her üç kuvvette generalliğe yükselen toplam 596 askerin yüzde 32.7’si kurmay, buna karşılık yüzde 67.3’ü sınıf subayı kökenlidir.
Eski sistemde altın oran neydi?
Karşımıza çıkan tablo, eski sistemde tahayyül bile edilemezdi. Çünkü belirttiğimiz gibi, TSK’nın işleyişinde general kadroları büyük bir ağırlıkla yalnızca özel kurmaylık eğitiminden geçen subaylara açık tutuluyordu.
Bu durumu yine somut verilerle açıklayalım. 2002 yılı ağustos ayında Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde AK Parti’nin iktidar olmasından bir önceki YAŞ’ta Kara Kuvvetleri’nde 24 albay tuğgeneralliğe terfi ederken, bunlardan ilk 21’i kurmay kadrosundan çıkmıştır. Kalan üçü sınıf subayıydı. Buradaki 21/24 oranı bazen çok küçük değişiklikler göstermekle birlikte AK Parti iktidarının ilk döneminde de büyük ölçüde devam etmiştir.
Örnek vermek gerekirse, 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarında bu oran hep 21/24 eşiğinde seyretmiştir. Darbe girişiminden bir önceki 2015 YAŞ’ında oran 23/26’ydı. Bu arada, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nde generalliğe yükselme aşamasında da çok bariz bir kurmay ağırlığı söz konusuydu.
Oysa grafiğin gösterdiği gibi 2016 yılından itibaren tablo önemli ölçüde değişmiştir.
Komando tugaylarının başına saha tecrübesi olan subaylar
Kuşkusuz, bu tablonun altını çizdiği yönelişi tek bir nedenle izah edebilmek mümkün değildir. Birçok faktör yan yana gelip birleşiyor ve bu sonucu yaratıyor.
Bir kere, 15 Temmuz kalkışmasının yol açtığı sarsıntının izleri TSK’da hala tam olarak geride kalmamıştır.
FETÖ, TSK’daki kurmay havuzuna kuvvetli bir şekilde nüfuz ettiği için, burada geniş bir tasfiye gerçekleşmiş, kurmay seviyesindeki insan kaynağında belli bir daralma ortaya çıkmıştır.
Bu arada, 15 Temmuz sonrasındaki sarsıntıya ve küçülmeye rağmen TSK’da sistemin aksamadan işletilmesi ve birçok cephede yürütülen askeri harekatlarda ortaya konan özveri ve sağlanan başarılar nedeniyle teşvik amacıyla da sınıf subaylarına böyle bir pencerenin açıldığı söylenebilir.
Kayda değer bir nokta daha var. 15 Temmuz sonrası dönemde TSK’da komando tugaylarının sayısının 3 iken önce 18’e, daha sonra da 23’e çıkartılması da hesaba katılması gereken bir faktördür. Bu tugayların başına sahada uzun yıllar tecrübe kazanmış sınıf subaylarının terfi ettirilerek getirilmesi, genelde kabul gören bir uygulama olmuştur.
Havuzdan tam olarak yararlanıldı mı?
Buraya kadar sıraladıklarımız anlaşılabilir faktörlerdir. Bununla birlikte, geçen on yıl içinde bu konuda yapılan tartışmalarda sıkça telaffuz edilen bir mevzuya daha dikkat çekmeliyiz.
Şöyle ki, YAŞ öncesinde terfi hazırlıkları yürütülürken mevcut kurmay subay havuzunda pekala değerlendirmeye alınabilecek, sırası gelmiş adaylar olmakla birlikte, tercihin bu yönde kullanılmadığı durumların da yaşandığı sıkça dile getirilen bir başlıktır. Bu yönde kullanılan tercihler, ibrenin sınıf subaylarına daha çok kaymasına yol açmıştır. Konuyu çok yönlü değerlendirirken, bu eleştirileri de not etmek gerekir.
Ayrıca, son dönemde terfilerde Milli Savunma Bakanlığı’nın kuvvet komutanlıkları karşısında eskiye kıyasla çok daha belirleyici bir konum kazanmış olması da bu tabloyu tamamlıyor.
Yeni kurmaylar ne zaman denkleme girer?
Tabii kurmaylık tartışmasına bakarken, bir konuyu daha hesaba katmalıyız. O da 15 Temmuz’dan sonra kurmay akademilerinin bir süre kapalı kalmasının ardından yapılan bir düzenlemeyle Milli Savunma Üniversitesi altında ‘harp enstitüleri’ adıyla yeniden devreye girmiş olmasıdır.
Yeni sistemde ilk mezunlar 2019 yılında verilmiştir. Kuvvet Harp Enstitüleri 7’nci Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi Mezuniyet Töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla geçen 18 Temmuz’da İstanbul’da yapılmıştır.
Kabul edelim ki, mezun olan yeni dönem kurmay subayların generallik için terfi potasına girebilmeleri bir hayli zaman alacaktır. Kademe ilerlemelerindeki ölçütler dikkate alındığında, yeni sistemden çıkan kurmay kadroların TSK’nın komuta kademesinde ağırlıklarını koymaya başlayabilmesi 2030’lu yılların başlarına ve ortalarına doğru uzanabilecektir.
Abdülmecid zamanından beri var
TSK’da kurmaylık sisteminden vazgeçilmesine dönük herhangi bir niyet söz konusu değildir. Kurmaylık eğitiminin başlangıcı 1848 yılına, Padişah Abdülmecid’in ordudaki reform çabalarına kadar gidiyor. Bu sistem, Osmanlı’da başlayıp Cumhuriyet döneminde süreklilik içinde devam etmiş ve yakın zamana kadar TSK’nın komuta kademesinde de yükselme sisteminin temelini oluşturmuştur.
Ancak general kadrolarında yeniden kurmay subayların sayıca ağırlık kazanacakları döneme kadar geçecek sürede TSK’daki sistem muhtemelen bugün olduğu gibi ‘hibrit’ bir model üzerinden devam edecektir. TSK’da başka alanlarda gözlenen kural esnekliklerini bu değerlendirmeye dahil etmiyoruz.