Türkiye'nin güneyinde meydana gelen şiddetli depremin yüz binlerce evi yerle bir etmesinden bir yıl sonra Fatma Kırıcı, kocası ve iki yetişkin çocuğuyla birlikte bir çadırda yaşıyor ve kaçtıkları çok katlı eve dönmekten korkuyor. Depremde 20 yaşındaki kızı ve damadını kaybeden 50 yaşındaki Kırıcı, "Evimiz uçurumun kenarında. Diğer çocuklarımı riske atmak istemiyorum" dedi.
Türkiye 6 Şubat'ta meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki depremin birinci yıldönümüne yaklaşırken, depremden en çok etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar ölen aile ve arkadaşlarının yasını tutuyor, geçim kaynaklarını yeniden inşa etmek için mücadele ediyor ve hala kayıp olan sevdiklerine dair bir iz bulmak için çabalıyor. Kızıl Haç'a göre işsizlik yaygın ve etkilenen bölgedeki ailelerin yaklaşık dörtte biri yardıma muhtaç.
İnşa çalışmaları sürüyor
Türkiye'de 50 binden fazla, Suriye'nin kuzeyinde ise en az 6 bin kişinin ölümüne neden olan depremin yıktığı bölgelerde büyük bir yeniden inşa çabası sürüyor. Hükümet, çoğu nakliye konteynırlarından yapılmış geçici evlerde yaşayan yerinden edilmiş ailelere 300 binden fazla ev inşa edebilmek için acele ediyor. Hükümete göre, Kırıcı'nın evi sadece hafif hasarlı olduğu için, aile ne inşaat halindeki sübvansiyonlu konutlara ne de konteyner eve hak kazanamıyor. Bu yüzden bir kışı daha açıkta geçiriyorlar: Soğuk yağmur düzenli olarak çadırlarının ve yatakların altındaki zemini ıslatıyor ve sık sık bir artçı sarsıntı Türkiye'nin güneyini ve ailenin sinirlerini sarsıyor.
"Aile olarak psikolojimiz tamamen bozuldu" diyen Kırıcı'nın çadırı, benzer koşullarla mücadele eden yarım düzine aileyle birlikte bir yol kenarında duruyor. Kırıcı, ailenin çadırda ne kadar yaşayacağından emin değil, ancak hükümetin yardımlarına koşacağından umutlu. Kırıcı'nın kızının ölümünü telafi etmek için hükümet kendisine 100 bin TL vermiş, oğlu da bu parayı eşi ve üç küçük çocuğu için bir konteyner ev satın almakta kullandı.
Uzmanlar bina yönetmeliklerine karşı uyardı
Kırıcı'nın evine dönmekle ilgili süregelen korkuları yersiz değil. Depremin hemen ardından uzmanlar, iki büyük jeolojik fay hattının üzerinde yer alan ülkede yaşanan yüksek ölüm ve yıkım seviyesinin en azından kısmen bina yönetmeliklerinin gevşek uygulanmasından kaynaklandığını söyledi. Aynı uzmanlar, bina yönetmeliklerini güncellemeden yeniden inşa etme telaşına düşen hükümetin geçmişteki hataları tekrarlayabileceği ve insanları bir sonraki büyük doğal afete karşı savunmasız bırakabileceği konusunda uyarıyor.
Antakya'nın da içinde bulunduğu Hatay ilinde mühendis ve mimarların oluşturduğu bir meslek grubunun başkanı olan Mustafa Özçelik, "Yönetmeliklerin değiştirilmesi gerektiği konusunda uyardık, ancak bunun zaman alacağını düşünüyorlar, bu nedenle zemini biraz iyileştirdikten ve başka önlemler aldıktan sonra evleri inşa ediyorlar" dedi. Ekim ayında Özçelik'in grubu, hükümetin Kırıcılar gibi ailelerin hasarsız ya da az hasarlı olarak belirlenen binalara dönüşünü hızlandırmak için gösterdiği çabayı eleştirdi ve bu binaların çoğunun yaşamak için güvenli olmadığını savundu.
"Yerleşim yerleri titizlikle seçiliyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mart ayında yapılacak önemli yerel seçimler öncesinde gelecek aya kadar 319 bin yeni konut teslim etme sözü verdi. Hükümet yetkilileri inşa edilmekte olan yeni konutların güçlü depremlere dayanacak şekilde tasarlandığını söylüyor. Antakya'nın 15 kilometre kuzeyindeki Gülderen'de yeni evlerin inşasına öncülük eden devlet kurumunda inşaat mühendisi olarak görev yapan Osman Alan, "Yerleşim yerleri büyük bir hassasiyet ve titizlikle seçiliyo," dedi. Geçen yılki depremden önce kendi kurumu tarafından inşa edilen evlerin hala ayakta olduğunu ve önemli bir hasar görmediğini söyledi.
Akrabalarını arıyor
Depremden sağ kurtulan ve hala kalacak bir yeri olanlar bile belirsizlik nedeniyle travma yaşamaya devam ediyor. 22 yaşındaki Sevda Köse, hala enkazdan çıkamayan aile üyelerinin izini arayan onlarca kişi arasında yer alıyor. Kardeşi, baldızı ve küçük yeğeni, çökerken alevler içinde kalan sekiz katlı bir apartmanın yedinci katında yaşıyordu. Binada yaşayan 100 kişinin çoğu hayatını kaybederken, akrabalarının da aralarında bulunduğu 25 kişi kayıp olarak kayıtlara geçti.
Köse'nin ailesi çeşitli illerdeki morgları, mezarlıkları ve hastaneleri araştırdı. DNA örnekleri gönderdiler, ancak hiçbiri kimliği belirlenemeyen kurbanlarla eşleşmedi. Ancak hala onları canlı bulma umudunu kaybetmeyen Köse, "Her olasılığı düşünüyoruz" dedi. Antakya'ya giden yollar sıra sıra konteyner evlerle kaplı. Burası Kızıl Haç'a göre, felaketten en çok etkilenen 11 ilde tahminen 430 bin kişinin yaşadığı konteyner kentlerden sadece biri.
Antakya merkezi terk edilmiş durumda
Antakya merkezi neredeyse terk edilmiş durumda. Eski bir belediye binası, kilise ve camiler yeniden inşa edilmeyi bekliyor. Yıkılan ya da ciddi hasar görmüş binaların çoğunun enkazı kaldırılmış olsa da duvarları çatlamış ya da çökmüş bazı terk edilmiş binalar hala ayakta. Çok az sayıda bina zarar görmeden duruyor. Birkaç işyeri yeniden açılmış olsa da zor durumdalar.
Gelir kaynakları artık yok
Orhan Öztürk, önündeki molozların temizlenmesinin ardından iki hafta önce kuyumcusunu yeniden açtı, ancak henüz pek müşterisi olmadı. Öztürk, "Buradan ayrılmayı düşündük ama nereye gidebiliriz ki? Burası bizim vatanımız" dedi. Kızıl Haç, deprem bölgesinde gelir kaynaklarını kaybeden yüz binlerce insanın hala desteğe muhtaç olduğunu söylüyor. Türkiye'deki yardım kuruluşunu yöneten Jesse Thomson, "Yeniden inşa ve toparlanmaya giden yol uzun ve sürekli uluslararası destek gerektiriyor" dedi. 30 yaşındaki Cevdet Dönmez, hükümetten konteyner ev alabilecek kadar şanslıydı ancak pencere montajcısı olarak çalıştığı işi artık yok. Dönmez, annesi, eşi ve üç çocuğuna destek olabilmek için yıkım için ayrılan hasarlı binalardan mobilya sökme işine başladı. Dönmez, "Kötü bir durumdayız. Her şeyimizi bir anda kaybettik. Kendimizi nasıl toparlayacağız? Çocuklara nasıl iyi bir gelecek sağlayabiliriz? Bilmiyorum" diye konuştu.
Emre Ceylan depremde dokuz aile üyesini kaybetti ve berber dükkânı yıkıldı. Kısa süre önce bir konteynır satın alarak burayı bir berber dükkânına dönüştürdü ve elektrik bağlatır bağlatmaz burayı açmak istiyor. Ceylan, "Deprem her şeyimizi elimizden alana kadar hayatımızın ne kadar iyi olduğunu fark etmemiştik" dedi.