Geçen mayıs ayında Ankara’da, Galeri Nev’de Necla Rüzgar’ın Her Sayfada Adım Yazılıydı isimli solo sergisi açılmış, haziranın sonuna dek izlenmişti. Sanatçının, İstanbul’da 2018 yılında Galata Rum Okulu’nda açtığı, Çok Kalpli Varlık sergisinde anlattıkları, bu sergide kaldığı yerden devam ediyordu. Rüzgar, sanat üretiminde canlı türleri arasında, hiyerarşi yaratan ve ötekileştiren insan, hayvan, kadın, erkek gibi kavramları söküp atar ve varlık kavramına ulaşır. İnsan oluş yahut hayvan oluşun kendisi birbirinin içine geçen, birbirinden doğan, birbirini besleyen ve aynı zamanda yok eden bir bütündür. Rüzgar, Ankara’daki sergide izlediğimiz desen ve heykellerinde bu bütün oluşa yeni bir yaşama biçimi ihtimalini ekleyerek düşünmeye davet ediyordu. Yeryüzü üzerinde canlılık tüm hızıyla şiddete maruz kalıyor, insanın insana ettiği kadar öteki saydığı her şeye verdiği zarar bildiğiniz üzere yayılmacı bir arsızlıkla devam ediyor. Kırılgan, savunmasız, güzel olan ne varsa, yağmalayıcı ve işgal edici kendinden olmayanı bitirici bir zihniyetin kurbanı. Necla Rüzgar, Her Sayfada Adım Yazılıydı sergisinde kurban oluş/ediliş gerçekliğine karşı, tüm canlılığı bir oluşta birleştiriyor ve yeni bir tür yaratıyor demek mümkün. Birbirine yaslanan birbiri içinden geçen tek bir bedende çoklu oluşu sahiplenen eserler; tamamlanmamış halleriyle serginin adı gibi aynı ismi sahipleniyorlardı. Çok kalpli varlık oluş, bu sergide aynı isimle çağırılabilmenin düşüyle, bitmemiş eksiltilmiş ya da azaltılmış, kağıt üzerine mürekkep desenlerle, kendiliğinden doğuveren arı bir anlatının gölgesine dönüşüyordu. Bireysel hafızadan kollektif hafızaya
İstanbul’da Mixer’de açılan sergide ise; farklı anlatı biçimleriyle, bireysel hafızadan kolektif hafızaya atılan sıkı ilmeklerden oluşan eserler var.
Dizisi, 2021, Kağıt üzerine mürekkep, 65x56 cm.