MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde "Liderlik ve Siyaset Okulu 19. Dönem Sertifika Töreni"nde konuştu. MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
- Türkiye'nin parlayan çehresini, güçlenen iradesini, yükselen itibarını gölgelemek, yapay iç sorunlara gömülmesini projelendirmek amacıyla iç ve dış mahreçli bir operasyon gün be gün ilerleyiş kaydetmektedir. Bu karanlık kampanya sürecinin 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri'ne kadar artarak devamı beklenmektedir.
- Riyad'da oynanması gündemdeyken ertelenen Süper Kupa finalinden sonra yaşanan sipariş heyecan dalgası, Türkiye'nin bölgesel ilişkilerini ve komşu ülkelerle kurmaya çalıştığı çok boyutlu diyalog köprülerini dinamitleme amacına hizmetten başka bir şeye yaramamıştır.
- Türk futbolunda olmayan sadece futboldur. Bunun dışında ne ararsa bulunacak. Türkiye Futbol Federasyonu, süreci yönetemediği gibi Fenerbahçe ve Galatasaray gibi futbol kulüpleri de aklı başında, sağduyulu ve soğukkanlı hareket edememiştir.
- Hiç kimse Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden siyasi hesaplaşma sayfası açmanın peşinde koşmamalıdır. Aziz Atatürk'ün bir futbol müsabakasında kaygı verici şekilde istismarı, müsabakanın günler öncesinde her ihtimalin hesaplanarak lazım gelen tedbirlerin alınmasından imtina edilmesi sadece ihmal veya öngörüsüzlük olarak değerlendirilemez.
"Türk futbolu duvara toslamış demektir"
- Eğer böyleyse Türk futbolu duvara toslamış demektir. Süper Kupa Finalinin oynanması için Riyad'ın niçin seçildiği kadar muhatap ülkeyle hazırlanan protokole neden uyulmadığı kafamızı bulandıran ve kuşkularımızı çoğaltan bir muammadır. Türkiye'nin siyasi, stratejik ve diplomatik gücünü tahrip etmek hiç kimseye verilmiş imtiyazlı bir hak olamaz.
- En başta Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olmak üzere Riyad krizine dahil olan her kim varsa kuru bir özürle veya bir şey olmamış gibi davranarak muafiyet kazanamaz. Türk sporunu siyasi çekişmelerin içine çekerek nefret söylemini yaymaya çalışmanın ne vatanseverlikle ne de milletseverlikle bağdaşır bir tarafı yoktur.
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye demektir"
- Muhalefet partilerinin Türkiye'nin saygınlığını kundaklamanın yanı sıra kötülemek ve kötü göstermek için çok çirkin yollara tevessül ettikleri saklanamaz bir gerçektir. Samimiyetsiz ve sahtekar bir siyasetin acıklı hal özetinden başka bir şey değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye demektir. Cumhuriyet demektir, milli mücadele demektir, istiklal demektir, istikbal demektir, biz demektir.
- Muhterem hatıraları ve müstesna emanetleri ilelebet yaşatılacaktır. Bayatlamış ezberleri tedavüle sokmak için fırsat kollayanlara sekülerizmle muhafazakarlığı çatıştırmak için zemin yoklayanlara milletimizin aldanması, prim vermesi, ortam açması eşyanın tabiatına aykırıdır.
- Bölücülere, teröristlere hak ihlali kararlarını cömertçe veren Anayasa Mahkemesi, milletimizin gasp ve ihanet edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak? Hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze olsa da sahip olduğunu ne zaman gösterecektir? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor, aldıkları kararı destekliyoruz.
Türkiye'de diktatörlük hakim olsaydı her akşam televizyonlara çıkıp ileri geri konuşanlar, Can Atalay davasıyla ilgili devlet ve yargıya meydan okuyanlar, bölücüleri ve teröristleri pervasızca destekleyenler, adliye koridorlarında 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' sloganı atan çapulcular, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek için vızır vızır ortalıkta gezenler, sorarım sizlere nasıl olacak, nasıl tutunacak, nasıl küstahça küfür ve hakaretlerini sıralayacaklardı?
Diktatörlük olsaydı, cezaevindeki bir terörist, Türk devletine nasıl işgalci diyecek, vatanımızın bir bölümünü hangi hakla sözde kürdistan olarak tanımlama cesareti gösterecekti? Diktatörlük olsaydı, müstevlilere yaranmak için memleketin ele geçirildiğini kimler ileri sürebilecekti? Çok başlı koalisyonların Türkiye'yi hangi zor ve içinden çıkılamaz hallere soktuğu ne çabuk unutulmuştur?
21 gün süren koalisyonları sahte demokratlar nasıl izah edeceklerdir? 'Demokrasi' diyorlar, devleti yıkmak için kudurmuş gibi çırpınıyorlar. 'Özgürlük' diyorlar, Mehmetlerimizi şehit etmek için kamufle oluyorlar. 'İnsan hakları, barış' diyorlar, kundaktaki bebeklere kurşun atmak, vatanımızı ve milletimizi parçalamak amacıyla kanlı silahlarını emperyalist ülkelerin istihbarat örgütlerinden alıyorlar.
"Muhalefet karanlıktır, karanlıktadır"
- Anayasa Mahkemesi, milletimizin gasp ve ihanet edilen haklarını ne yapacak, nasıl savunacak, hiç olmazsa adalet ve hukuk namusuna bir nebze olsa da sahip olduğunu ne zaman gösterecektir? Bütün dayatmalara ve baskılara direnerek Türk adaletinin onurunu müdafaa eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin şerefli hakimlerini de yürekten kutluyor ve aldıkları kararı destekliyoruz.
- Bu 20 maddeye bugün bile giren pek çok ülke vardır, ancak bunlardan birisi dahi Türkiye'nin sosyal, siyasal ve toplumsal bünyesini yansıtmamaktadır. Demokrasi aydınlık, diktatörlük karanlıktır. Bugün Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni asılsız ve ahlaksız isnatlarla karalamaya çalışanların hemen hemen hepsinin durdukları yer alaca karanlıktır. Diyebiliriz ki, muhalefet karanlıktır, karanlıktadır.
- Bu nedenle zillettedir, hüsrandadır, hezimettedir, ahlaken iflastadır. Mussolini demokrasiyi, 'Az veya çok kokuşmuş özgürlük kadavrası' olarak yaftalamış, Hitler, Salazar, Franko ve benzerleri demokrasiyi infaz etmişlerdi. Biz demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, milli egemenliğe yürekten bağlıyız. Nihayet siyasi mücadelemizi başkaları gibi savruk ve sorumsuz yapmayız, yapamayız. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' irademizi korumakla mükellefiz. 'Her şeyden önce Türkiye' demeyi inançla sürdürmenin azmindeyiz. Bir işi en iyi yapan bilir, siyaseti de insanı seven, sabır gösteren, milli ve manevi değerleri içselleştirmiş olanlar en doğru ve dengeli şekilde icra edeceklerdir.
- Kuşkusuz acele şeytandan, sükunet Rahman'dandır. 55 yıllık birikim, tecrübe, sabır, sebat, ihtiyat, tedbir, sağduyuyla; açık sözlülük ve kalenderlikle yurdumuzun her köşesinde insanımızın huzur ve refahı, milletimizin dirliği ve birliği için siyasetimizi şevkle yapacağız. Çok şükür, tutulmayan sözlerle silahlandırılmış uykusuz gecelerimiz yoktur. Anlaşmazlıkları çoğaltıp yaygınlaştıranlara, sonra da düşmanlığa dönüştürmek için gün sayanlara kesinlikle itibarımız yoktur. Zaif ve naif değiliz. Nefsimizle fani, ruhumuzla baki olduğumuzun idrakindeyiz.
"Osmanlı ile Cumhuriyet her anlamda kenetlenecektir"
- Osmanlı ile Cumhuriyet her anlamda kenetlenecektir. Geçmişle gelecek milli vicdanda kucaklaşacaktır.
Tarihten husumet çıkarmak için her puslu havayı kullananlara Allah'ın izniyle müsaade edilmeyecek, yeni yüzyılın hedefleri bütüncül tarih zemininden elhak cihanı kavrayacaktır. - Değerlerin, davranışları yargılarken ve hayattaki amaçları seçerken, toplumsal olarak paylaşılan, amaçları ve davranışları belirlemede neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ifade eden standartlar olduğunu ifade eden Bahçeli, değerler krizinin temelinde, insanın psikolojik ihtiyaçlarının geri plana atılarak maddiyatın bütün hayatı sarması olduğunu söyledi.
"Görevimiz Türkiye'yi, soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi savunmaktır"
- Türkiye'nin müessir ve müthiş siyaseti doğrultusunda, bölgesel kuvvet dengesi tersine döndükçe zalimler yeni oyunlar kurmaktadır. Maalesef komşu coğrafyalarda gönüller yıkılmakta, mazlumlar katledilmektedir. Bölücü terör örgütü, sözde müttefik ülkelerce silahlandırılıp üzerimize salınmaktadır. Türkiye'ye sızdırılan, dinimizi istismar eden, FETÖ taktikleri kullanan namussuz casuslar enselenmiştir.
- Irak ızdırap içinde, Yemen bıçak sırtında, Somali yangın yeridir. İran'ın Kirman şehrinde yaşanan bombalı terör saldırısı 100'ü aşkın masum insanın can vermesine, yüzlerce masumun da yaralanmasına neden olmuştur. Buradan dost ve kardeş ülke İran'a başsağlığı diliyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Terör devleti İsrail kontrolden çıkmış, Beyrut'ta suikast düzenlemiştir. Bizim görevimiz Türkiye'yi, soydaşlarımızı ve din kardeşlerimizi amasız, fakatsız savunmak, arkalarında durmaktır. Tevarüs ettiğimiz medeniyetimizin icap ve iradesi budur.
"Zaman Türk devri, zemin tüm dünyadır"
- Ancak Göktürk Anıtlarında zafer ve zulümlerle övünmek şöyle dursun, sadece Türk milletinin felaket günlerinde derya gibi akan kanlarından, dağ gibi yığılan kemiklerinden bahsedilmektedir. Göktürk hakanları daima barışı kurmak ve korumakla övünmüşler, savaşı da müdafaa zorunluluğu ile yaptıklarını belirtmişlerdir. Türkçede il kelimesi hem devlet hem de devletin ilk vazifesi olan barış manasına gelmiş ve bu nedenle barışın tesisine memur olan kimselere 'ilçi' denmişti. Türk töresinde, 'İlçiye zeval yoktur' sözü de bu vazifenin ehemmiyet ve kutsiyeti ile alakalıydı. Özellikle Osman İmparatorluğu 'Devlet-i ebed müddet'in milletler arası yüksek ve mudil bir siyasi dayanak olduğunun farkındaydı. Maziyi atiye taşıyacak feyizle, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti, yeni yüzyılda dünyaya adalet, barış, huzur, istikrar, hakkaniyet, insaniyet ve adil paylaşım alanlarında örnek olacaktır.
- Türk asrı olan 16'ncı yüzyılda İstanbul'u anlatan bir Fransız elçisinin tespitleri şu şekildeydi; 'Nizam ve asayiş inanılmaz derece kuvvetli idi. Geceleyin şehirleri muhafaza için elinde bir sopa ve fenerle gezen tek bir kimsenin dolaşması kafiydi. Halbuki Paris’te aynı vazife bir kıta askerin başında bir kumandan tarafından zorlukla yapılıyordu.' Gelecek Türk milletinindir. Yeni bir Türk asrı önümüzdedir. Geleceğin süper gücü Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hiçbir bozguncu, hiçbir devlet ve millet muhalifi milli ülkülerimizin gerçekleşmesini engelleyemeyecektir. Zaman Türk devri, zemin tüm dünyadır. Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib’ten ilham alarak diyorum ki; 'Nice bulanık işi el sürünce süzeriz, nice ters düğümü bakınca çözeriz. Kaçana yetişir, uçanı tutarız. Kırığı sarar, bozuğu düzeltiriz. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz, biz Cumhur İttifakı'yız, biz Türk milletiyiz, hep birlikte Türkiye'yiz, 31 Mart’ta da mutlaka başarılı olacağız.