24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.02.2023 04:30 | Son Güncelleme: 11.02.2023 23:05

Başkaları için üzülmek bizi onlara yakınlaştırır

Deprem kaynaklı travma çalışmalarıyla bilinen Prof.Dr. Mehmet Sungur: “Bu aşamada insanlar ‘Siz anormal değilsiniz, yaşadığınız olay anormal’ cümlesini asla unutmamalı”
Başkaları için üzülmek bizi onlara yakınlaştırır

Prof. Dr. Mehmet Sungur ülkenin en tecrübeli psikiyatrlarından. Birçok depremin ardından çalışmalar yürütmüş, “Deprem Sonrası Ortaya Çıkan Psikolojik Tepkileri Anlamak ve Kendi Kendine Yardım Etme Yöntemleri” kitabını hem çevirmiş hem de yaygınlaşmasını sağlamış.

Sungur her meslektaşı gibi depremden zarar görenlere verilecek sosyal desteğin önemini hatırlatıyor. Ama daha önemlisi, başkaları için üzülmenin bizi onlara yakınlaştıracağını ve dünyamızın ancak tanımadığımız insanlarla kurduğumuz bağlar kadar geniş olduğunu hatırlatıyor.

Mehmet Sungur

Sizin de Instagram’da paylaştığınız gibi toplumsal belleğimiz çok zayıf, neden bu kadar çabuk unutuyoruz?
Sadece Türk toplumunda değil, insan türünün temelinde acıdan kaçmaya eğilim vardır. Oysa acı muhteşem bir bilgi olabilir. Tabii acıdan öğrenebilenler, acının gösterdiği adresi görmeye cesaret edenler için. Kolektif bellekteki şeyler göz ardı edilseler bile asla unutulmazlar, onu acısı ve yası daha sonradan yaşanır.

Bu süreçte neler travmatize eder? İnsanların psikolojik yardıma ne aşamada ihtiyaçları var?

Psikolojik yardım, her şey stabilize olduktan sonra daha anlamlı. Ayrıca dışarıdan ve profesyonelce ve organize bir şekilde yapılması gerek. Yoksa burada da travmalar yaratılır.

Ne gibi travmalar?

Yardımın zarar görmüş insanlara eşit olmasa bile benzer şekilde ulaştırılabilmesi gerekir. Eğer ulaşmıyorsa bu yeni bir travmaya neden olacaktır. Düşünün kamyonun üzerine çıkmış birisi, battaniye fırlatıyor, bir grup insan üç tane battaniye alırken, birisi hiç alamıyor. Bu tür şeyleri onuruna yediremedikleri için battaniyelere atlamayanlar oluyor, bir kısmı ise depresyonda olduğu için yaklaşmıyor yardıma. E şimdi bu insanlar için bir yardım var ama yardım onlara ulaşmıyor. Nasıl hisseder insan? Umutsuz, çaresiz… Sadece bugün yaptıklarınız değil, yapamadıklarımız da yarını belirleyecek.

Ne göreceğiz yarın?

Negatif olarak sağlam gözüken evlerin fiyatları aniden yükselmeye başlayacak. Para alabilmek için sağlam duvarları yıkanlar olacak. İnsanlar başlarına gelen şeylerden dolayı sorumlu tutulacaklar ve toplum ikiye bölünecek. İnsanlar bu süreçte tanıdıkları tanımadıkları insanların cansız bedenlerini, parçalarını görecekler. Bunlar her seferinde çok ağır toplumsal travmalar yaratır. Hepsi ileriye yönelik düşünmemiz gereken şeyler.

Bunları yaşayanları neler bekliyor?

Bu aşamada insanların psikolojik olarak bilmeleri gereken en önemli cümle “Siz anormal değilsiniz, yaşadığınız olay anormal. Verdiğiniz tüm tepkiler anormal olaya verilmiş normal tepkiler.” Olay gözlerinin önünde tekrar tekrar canlanacak. Bu hayal ya da halüsinasyon görüldüğü anlamına gelmez. O tekrarlama fenomeni ne yaşadığımızı anlamak için yaşanır. Gündüz düşüncelerde, gece rüyalarda tekrar tekrar yaşanan kabus şeklindeki yaşanan olaylar bir hastalık belirtisi değil, tamamen iyileşmeye yönelik doğal süreç.

Başka ne yaşanabilir?

En çok beklediğimiz tablo depresyon. Düşünün ki insanların yakınları göçük altında kalmış, seslerini duyuyorlar ve hiçbir şey yapamıyorlar. Sadece çaresiz bir bekleyiş değil, bunun insanda oluşturabileceği kayıp duygusu, çaresizlik, umutsuzluk… Burada yaşam kaybı yanında bir de ekonomik kayıp var. Dolayısıyla bu kaybın nasıl telafi edileceğinin de mutlaka şimdiden düşünülmesi gerekir. Travmayla başa çıkmak kolay değildir, hatta “başa çıkmak” değil “yönetmek” demek gerekir. Başa çıkamayız.