Araştırmacılara göre, uzay araştırmaları yapanların, Kaptan Kirk'ün Uzay Yolu mürettebatının müdahale etmeme ilkesine sadık kalmaları, keşiflere yönelik sömürgeci yaklaşımlarının sona erdirmeleri gerekiyor. NASA şimdiye kadar Ay'da metal madenciliği yapma arzusunu gizlemedi, Çin de Ay kaynaklarını çıkarmaya oldukça hevesli; bu çekişme de yeni bir uzay yarışı olarak yorumlanıyor. Ancak Carnegie Bilim Enstitüsü'nden Dr. Pamela Conrad'ın fikirleri, keşiflerin odak noktasının sömürme arayışından uzaklaşması gerektiği yönünde.
Bilimkurgu serisi Uzay Yolu evreninde, Kaptan Kirk'ün evreni keşfeden Yıldız Filosu'nun asıl ilkesi, mürettaebatın üyelerinin karşılaştıkları uzaylı uygarlıkların doğal gelişimine müdahale etmesini yasaklıyor.
Conrad cumartesi günü Washington DC'deki Amerikan Bilimin İlerlemesi Derneği (AAAS) toplantısında uzay araştırmalarının etiği üzerine düzenlenecek bir panel öncesinde yaptığı konuşmada "Eğer bunu sadece bir olasılık değil, bir zorunluluk olarak görmeye istekli olsaydık, o zaman garip bir şekilde Uzay Yolu serisi ve kültürü, uzayı nasıl keşfedebileceğimize dair temel bir yönerge haline gelirdi: Müdahale etmemeye çalışmak" sözlerini kullandı.
Conrad, insanların uzaya sahip olmak ya da uzaydan kaynak almak için yola çıkmak yerine nazik kaşifler olması için çaba göstermeleri gerektiğini söyledi. "Dışarıda kim ya da ne olduğuna bakılmaksızın, keşfin neredeyse sömürüyle eşanlamlı olduğu yaklaşımı, uzay keşfine insana belirli bir bakış açısı kazandırıyor" diyen bilim insanı, "Çünkü Dünya'da olmayan bir şey, sömürülmeye hazır bir kaynak olarak görülürse, bu sömürgeciliğin devamından başka bir şey değildir" ifadelerini kullandı.
Conrad, bu tür tutumların önemli olduğunu çünkü sömürgeci bir yaklaşımın, ister uzayda ister Dünya'da başkalarının keşfetme haklarını engelleyebileceğini söyledi. Araştırmacılar daha önce ışık kirliliğinin tam da böyle bir sorun yarattığını, alçak yörüngeli uyduların gökbilimcilerin yeni keşifler yapmasını engelleme tehdidinde bulunduğunu ve kentsel genişleme ve LED kullanımıyla ilişkili aydınlatmanın yıldızlara bakarken takımyıldızları seçmeyi giderek zorlaştırdığını savunmuşlardı.
Bazıları, yıldızların ve onları gözlemleme yeteneğinin birçok yerli gelenek ve bilgi sisteminde kilit bir rol oynaması nedeniyle, ışık kirliliğinin kültürel soykırım anlamına geldiğini savunuyor.
Toprak haklarında yükseklik sınırı bulunmuyor
Mikmaklı ve Newfoundland ve Labrador Memorial Üniversitesi'nde bilim insanı olan Dr. Hilding Neilson, Kanada'da yerli halkların emsalsiz ve anlaşmalı topraklar üzerinde hak ve sorumlulukları olduğunu, yükseklik sınırının bulunmamasının bu kaygıların gökyüzünü de kapsadığı anlamına geldiğini söyledi. Profesör aynı zamanda yerli halkın Ay gibi cisimlerle derin bağları olduğunu paylaştı.
Mikmaklar, daha çok Kanada'da, çok az bir kısmı da Amerika Birleşik Devletlerinde Maine eyaletinde yaşayan Doğu Algonkin yerlilerinden bir Kızılderili halkı.
AAAS paneline katılacak olan bilim insanı, "Bu bağlantının bir kısmı kültüre, yaşam ve bilme biçimine içkindir" dedi ve bu nedenle bu tür cisimlere verilecek herhangi bir zararın endişe verici olduğunu sözlerine ekledi.
"Birçok halk, Ay'ı soğuk bir kara parçası olarak görmüyor"
Neilson, Ay'da uzun vadeli bir varlık oluşturmayı ve nihayetinde Mars'a insan göndermeyi amaçlayan NASA Artemis programı gibi uzay misyonları üzerinde çalışanların önceden yerli halklarla iletişim kurması gerektiğini söyledi. Bilim insanı, "Şu anda uzay misyonları ve kolonileşme açısından Ay'a baktığımızda Ay'ı fethedilecek ölü bir kara parçası olarak görüyoruz. Ama birçok yerli halk onu bu şekilde görmüyor" dedi.
Nielson açıklamasına "Yani Ay'da madencilik gibi şeyler yaptığımızda bilmeden zarar mı veriyoruz? Bilmeden birçok halka zarar veren sömürgecilik tarihini alkışlıyor muyuz?" sözleriyle devam etti, ayrıca Ay'da ya da diğer gezegenlerde koloniler kurma söyleminden uzaklaşılması gerektiğini vurguladı.
"Uzaya gitmek, Quebec'e yerleşmek gibi"
Bilim insanı, "Bir gün oturup, çok büyük bir şirketin CEO'sunun uzaya gitmenin insanların şu anda Quebec olan yere yerleşmesiyle aynı şey olduğundan bahsetmesini dinledim," diyerek bu tutumun sadece sömürgeciliği ve tarihini yüceltmekle kalmayıp uzay sömürgeciliğinin olumsuz etkilerini de görmezden geldiğini sözlerine ekledi.
Bugünkü Quebec'te Fransız kolonizasyonunun gerçek başlangıcı 1608 yılında Samuel de Champlain'in bir kale kurmasıyla başladı. Yerli halk, Lawrence Iroquoianları 17. yüzyılın başlarında gizemli bir şekilde St. Lawrence Nehri'nin kuzey kıyısından kayboldular.