İkiz depremlerin Türkiye'nin güneydoğusunu ve komşu Suriye'nin bazı bölgelerini harap etmesinin üzerinden bir ay geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin 14 Mayıs'ta planlandığı gibi seçimlere gideceğini taahhüt etti. Bu açıklama, Erdoğan'ın felaketi oylamayı ertelemek ya da iptal etmek için bir bahane olarak kullanabileceği endişelerini yatıştırdı. Ancak bu durum Erdoğan'ı hükümetin verdiği tepkinin dürüst bir muhasebesini yapmaktan alıkoymuyor.
Büyük maliyetler yükleyecek
Türkiye'de deprem ve sonrasında yaşananlar 50 bine yakın kişinin ölümüne neden oldu. Korkunç insan kaybının yanı sıra bu felaket, yüksek enflasyon ve zayıflayan para birimi nedeniyle zaten yıpranmış olan ülkeye çok büyük maliyetler yükleyecek. Dünya Bankası, depremin Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 4'üne denk gelen 34,2 milyar dolarlık fiziksel hasara yol açtığını ve yeniden inşa maliyetlerinin daha da yüksek olacağını tahmin ediyor.
Hükümetin kriz yönetimi güven telkin etmedi. Yardımların mağdurlara ulaşması yavaş oldu. Bu felaketin boyutu göz önüne alındığında affedilebilir bir durum ancak Erdoğan, sosyal medyaya erişimi engelleyerek ve kendisini eleştirenleri tehdit ederek sorunu daha da derinleştirdi. Erdoğan şu an eleştirilere karşı özellikle hassas. Çünkü deprem seçmenlerin zihninde tazeyken, muhalefetin hükümetinin eksikliklerine dikkat çekmek için özel bir çaba göstermesine gerek kalmayacak.
Kurumlar birbirine güvenmiyorsa başkaları neden güvensin?
Bina yönetmeliklerinin uygulanıp uygulanmadığının düzgün bir şekilde denetlenmemesi kamu kurumlarına olan güveni azalttı. Bu işlevsizlik, depremin zararlarını artırmanın yanı sıra yabancı yatırımcıları caydırma ve yeniden inşa çabalarını baltalama riski de taşıyor. Türkiye Merkez Bankası'nın Hazine'yi atlayarak 1,6 milyar doları doğrudan depremzedelere bağışlaması ve banka başkanının hükümetin parayı başka bir alanda da kullanabileceğini söylemesi de eleştirilere neden oldu. Türkiye'nin devlet kurumları birbirlerine güvenmiyorsa, başkaları neden güvensin?
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, deprem bağışına dair, "Felaket büyük, bu nedenle de yardımı oraya yapmayı uygun bulduk. Hukuken, ahlaken, insani duygular açısından yerinde bir yardımdır. Aldığımız kararın arkasındayız. Eğer bu parayı Hazine’ye aktarsaydık, Hazine başka bir alanda kullanabilirdi. Biz bu payı direkt olarak deprem bölgesine tahsis ettik" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın yurtiçi ve yurtdışındaki imajına verilen zararın bir işareti olarak, Türk lider son zamanlarda eksiklikleri kabul etti ve depremzedelerden helallik istedi. Erdoğan, depremin vurduğu bölgeleri bir yıl içinde yeniden canlandırmak için bir inşaat sözü verdi. Yine de bu güven verici değil: Bu şekilde acele etmek genellikle kuralların çiğnenmesine yol açar.
Hatalarını önce kendi kabul etmeli
İhmalleri nedeniyle inşaat şirketlerinin yasaları göz ardı etmesine neden olanlardan hesap sormakla işe başlamak daha mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Başarısız olan ve reforme edilmesi gereken devlet kurumlarını tespit etmek için kapsamlı ve şeffaf bir soruşturmaya ihtiyaç var. Erdoğan, fonların adil bir şekilde dağıtıldığından emin olmak ve yolsuzlukları en aza indirmek için bağımsız sivil toplum kuruluşlarını devletin yeniden inşa faaliyetlerini izlemeye davet etmeli. Yeniden inşa için verilen onaylar STK'ların ve medyanın denetimine açık olmalı. Erdoğan'ın geçmişte çöken bazı binaları övdüğünü ve inşaatçılara, af çıkarmakla övündüğünü gösteren videolar ışığında, cumhurbaşkanının özür dilemesi de gereklidir.
Popüler liderler genellikle zayıf görünmekten korktukları için hatalarını kabul etmekte isteksiz davranırlar. Erdoğan hatalar yapıldığını inkar edemeyeceğini ve suçun bir kısmının kendisine ait olduğunu anlamalı. Seçmenler Erdoğan'ın hatalarını affedebilir ama önce bunu kendi kabul etmeli.