22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 16.02.2024 21:26 | Son Güncelleme: 16.02.2024 21:49

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2024 en yoğun dönem, 2025'ten itibaren daha rahat bir döneme geçiş yapacağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bütçede 1 trilyon lira üzerinde kaynağın deprem için ayrıldığını belirterek, "2024 en yoğun dönem. 2025'ten itibaren daha rahat bir döneme geçiş yapacağız. Enflasyonda da yüzde 15 civarında bir seviye tahmin ediyoruz. 2026'da ise tek haneli rakamlara ulaşacağız" dedi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: 2024 en yoğun dönem, 2025'ten itibaren daha rahat bir döneme geçiş yapacağız

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Diyarbakır'da kanaat önderleriyle bir araya geldi. Hükümet olarak ekonomi konusunda son derece kararlı, planlı, programlı bir takım adımlar attıklarını anlatan Yılmaz, kalkınma planını adım adım hayata geçirdiklerini belirtti.

Türkiye Yüzyılı'nı hep birlikte inşa edeceklerini, ekonomide programların adım adım sonuçlarını verdikçe daha güçlü şekilde yollarına devam edeceklerini kaydeden Yılmaz, ekonominin insan için olduğunu dile getirdi. Yılmaz, şöyle konuştu: "2023 yılını rekor seviyede bir istihdamla kapattık. Aralık ayı işsizlik oranı yüzde 8.8'e kadar geriledi. Biz orta vadeli programda yıl boyu 10.1 olur diye düşünüyorduk. Ama şimdi son ay bu veri ile tek haneli kapattığımız kesinleşti. Onun yıllık hesabının yapılması biraz zaman alıyor ama aylık bazdaki rakamlara baktığımızda 2023 yılını tek haneli işsizlik oranıyla kapattığımız kesinleşti diyebiliriz. Artık 32 milyonu aşkın çalışanı olan bir ülke konumundayız. İnşallah bunu da istihdam dostu politikalarımızla çok daha ilerilere taşıyacağız."

Geçen yıl ihracatı rekor bir rakamla kapattıklarını anımsatan Yılmaz, ihracatçıların gösterdiği bu performansın takdiri hak ettiğini bildirdi. Turizmde de Türkiye'nin çok ciddi performans sergilediğine dikkati çeken Yılmaz, bu yıl da turizm konusunda hedefleri adım adım gerçekleştireceklerini belirtti. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Temel meselemiz enflasyon. Vatandaşımızın sorunu bizim de sorunumuz. Dolayısıyla bu konuda da büyük bir gayret içindeyiz. Bir taraftan Merkez Bankamızın politikaları, bir taraftan maliye politikalarımız, diğer taraftan yapısal reform dediğimiz Türkiye'de kurumsal ve piyasaların verimliliğini, rekabet gücünü arttırıcı değişimlerle inşallah bunu da adım adım çözeceğiz. Özellikle bu yılın ortasından sonra enflasyonda belirgin düşüşleri hep birlikte göreceğiz inşallah. Bu tahminlerimizi hep birlikte yapıyoruz, arkadaşlarımızla bir ekip olarak bu gayretimizi, enflasyonla mücadelemizi sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle, siyasi iradesiyle, programımıza verdiği destekle bu süreci adım adım gerçekleştiriyoruz."

"2024 en yoğun dönemimiz"

Tarihin en büyük afetini yaşadıklarını, bu afetin en gelişmiş ülkede dahi olsa ekonomilerini büyük oranda etkileyebilecek ölçekte olduğunu vurgulayan Yılmaz, depremin yaralarını sardıklarını aktardı. Yılmaz, şöyle devam etti: "Geçen yıl önemli harcamalar yaptık. Bu sene de sadece depremin yaralarını sarmak ve şehirlerimizi bu afetlere hazırlamak için 1 trilyon liranın üzerinde bir kaynağı bütçemize koymuş durumdayız. Daha üzerinden 1 yıl geçti depremin, Sayın Cumhurbaşkanımız bazı illerde deprem konutlarını dağıtmaya başladı, kura çekimlerine iştirak etti. Diyarbakır'da da 1300'ün üzerinde tamamlanmış konutumuzu teslim edeceğiz. Daha sonra hak sahiplerine peyderpey bu teslimler yapılacak. Sadece konutlardan ibaret değil harcamalarımız. Bir taraftan kalıcı konutlar yapıyoruz diğer taraftan alt yapıyı tamir ediyoruz. Deprem bölgesindeki illerimizin ekonomik ve sosyal kalkınması için gayret ediyoruz. Bu yönde de çeşitli teşvikler, programlar, çalışmalar yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz. 2024 bu anlamda en yoğun dönemimiz. 2025'ten itibaren daha rahat bir döneme inşallah geçiş yapacağız.

Enflasyonda da yüzde 15'ler civarında bir seviye şu anda tahmin ediyoruz. 2026'da ise tek haneli rakamlara Allah'ın izniyle hep birlikte tekrar ulaşacağız. Niye hemen yapmıyorsunuz diye bir soru gelebilir aklınıza. Bir anda niye düşmesin diye düşünebilirsiniz. Birçok denge var. Sadece buna odaklansanız çok kısa sürede de düşebilir belki ama bunun maliyeti çok büyük olur. Büyüme, istihdam, sosyal dengeler üzerinde maliyetleri olur. Dolayısıyla biz niçin daha aşamalı bir şekilde gidiyoruz? Bütün dengeleri gözeterek. Bir taraftan enflasyonu düşüreceğiz ama bir taraftan da büyümemizi, istihdamımızı sürdürme, çeşitli sosyal kesimleri destekleme, bu enflasyon karşısında alım güçlerindeki erimeyi engelleme, bütün bu çabaları bir arada sürdürmek durumundayız. Bunun getirdiği bir yol haritası var. Bunu adım adım uyguluyoruz. Enflasyonun özellikle geniş toplumsal kesimler üzerindeki etkilerini en aza indirmek için gayret ediyoruz. Dar gelirli, ücretli kesimlere dönük elimizdeki tüm imkanları, yaşadığımız depreme rağmen, çevremizdeki jeopolitik gerginliklere rağmen, terörle mücadele ve başka konulardaki sıkıntılara rağmen her türlü imkanımızı da bu anlamda değerlendiriyoruz. Değerlendirmeye de devam edeceğiz." Son dönemde Aile ve Gençlik Fonu kurduklarını, bunu da ilk olarak deprem bölgesinde uygulayacaklarını anımsatan Yılmaz, daha sonra tüm Türkiye'ye yaygınlaştıracaklarını söyledi.

"Ekonominin de temeli siyasi istikrardır"

Geçen yıl yapılan seçime değinen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: "Genel itibariyle baktığımızda gerçekten iftihar edeceğimiz bir seçim süreci yaşadık. Çok da yüksek bir katılım oranı gördük. Meclis'te Cumhur İttifakı'na çok güçlü bir destek, net bir destek verilmiş oldu. Bununla birlikte siyasi belirsizlikler azaldı, güven ve istikrar, siyasi istikrar pekişmiş oldu. Öngörülebilirlik de artmış oldu. Ekonominin de temeli siyasi istikrardır. Siyasi istikrarın olmadığı, güven veren politikaların olmadığı yerde ekonomik sorunlar da çözülmez, tam tersine daha da ağırlaşır. Ama çok şükür halkımız bu güveni ortaya koydu ve şu anda adım adım dünyanın şartlarına rağmen Türkiye güçlü politikalarıyla yoluna devam ediyor. Demokraside reformlar yaptık. Temel hak ve hürriyetleri genişlettik. Vatandaşımızın daha özgür bir ortamda hayatını devam ettirecek şartlar oluşturduk. Bir taraftan da Türkiye'yi her alanda, savunma, sanayi başta olmak üzere farklı bir noktaya taşıdık. Sağlıkta, ulaşımda bir devrim yaşandı, birçok alanda Türkiye gerçekten çok farklı bir noktaya gelmiş durumda. İnşallah önümüzdeki dönem yeni hamlelerle buna devam edeceğiz."

"Çok büyük dolaylı maliyetler ödedi bu bölge"

Yılmaz, huzur ve güven ortamının çok kıymetli olduğunu, huzurun ve güvenin olmadığı yerde ekonomik gelişmenin olamayacağını, temel hak ve hürriyetleri insanların kullanamayacağını dile getirdi. Özellikle bölge ve Diyarbakır'da uzun yıllar terörün acısını yaşadıklarını, terör nedeniyle büyük maliyetler ödendiğini aktaran Yılmaz, tüm Türkiye olarak bunun maliyetini ödediklerini ama bölgede yaşayan insanların çok daha ağır bir faturasını ödediğini belirtti. "Bugün Diyarbakır ekonomik olarak belki çok farklı bir yerde olacaktı. Terörün iki türlü zararı var. Bir doğrudan zarar yani yaptığı şiddet ve terör eylemleriyle cana, mala getirdiği zarar var. Bir de ekonomik ve sosyal açıdan bir bölgeye verdiği dolaylı zararlar var. Terör nedeniyle gelmeyen turist, doktor, mühendis, yaylasına gidip hayvancılık yapamayan insan, yatırım yapmayan yatırımcı. Tam aksine sermayesini buradan alıp başka yerlere götüren insanlar. Bütün bunlar terörün dolaylı maliyetleri ve gerçekten çok büyük dolaylı maliyetler ödedi bu bölgemiz. Hem nitelikli insan gücünü hem sermayesini kaybetti" ifadelerini kullanan Yılmaz, ama şimdi farklı bir ortamda bulunduklarını bildirdi. Huzur ve güven ortamı içerisinde bulunduklarını, çok etkili ve kararlı politikalarla terörle mücadele ettiklerini vurgulayan Yılmaz, sınırların içinde ve dışında vatandaşın huzuru için her türlü gayreti sarf ettiklerini bildirdi.

"81 ili eşit mesafede görerek hizmete devam edeceğiz"

Yılmaz, bu mücadelede şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazilere şükranlarını sunduğunu dile getirerek, onların fedakarlıkları sayesinde bugün huzur ortamında yaşadıklarını, demokratik ortamda haklarını kullandıklarını anlattı. Terörün ortadan kalkmasının en büyük faydasının bölgeye olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları dile getirdi: "Burada yatırım ortamı farklılaştı son yıllarda. Niçin arttı bu turistler; İşte huzur güven ortamı sebebiyle. Yeni yeni yatırımlar yapılıyor, organize sanayi bölgeleri büyüyor, ticaret ve ihracat artıyor. Bunlar bu huzur güven ortamının sonuçları. Henüz tam da görmüş değiliz. Şundan dolayı tam görmüyoruz. Terörün olumsuz etkileri daha kısa süreli çıkıyor ortaya. Yani gelip yakıp yıktıklarında bir yeri hemen bunun zararı çok hızlı çıkıyor. Ama terörün ortadan kalkması sonrası rehabilitasyon diyebileceğimiz süreç zaman alıyor. Yeniden o güvenin oluşması, sonuçlarının ortaya çıkması biraz zaman alıyor. Göreceksiniz önümüzdeki yıllarda bu huzur güven ortamıyla çok daha farklı bir noktaya ekonomik ve sosyal olarak bölgemiz gelmiş olacak. Biz de kararlı şekilde devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Diyarbakır'a, bölgeye hiçbir ayrım gözetmeksizin, 81 ilimizi aynı eşit mesafede görerek hizmet etmeye devam edeceğiz. Gerçekten bu bölgeye emek veren, alın teri döken halk hizmetine koşan herkese müteşekkiriz. Bu anlayışla devam edeceğiz."

"Şiddete müsamaha gösterirken barış kelimesini kullanmak samimiyetsizlik"

Yerel seçimlerde de aynı anlayışla hareket edeceklerini aktaran Yılmaz, gerçek belediyecilikten yana olduklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti: "Türkiye Yüzyılı diyoruz. Bu Diyarbakır'ın da yüzyılı. Neden Silvan Barajı bittiği zaman tarımda muazzam bir üretim patlamasının olduğu bir Diyarbakır'dan bahsetmeyelim, bunlarla birlikte sanayisi hızla gelişen değişik alanlarda madencilikte başka çok daha katma değeri yüksek bir sanayi inşa eden bir Diyarbakır olmasın? Gençlerimize daha fazla iş imkanları, girişimcilik imkanları sunan bir Diyarbakır olmasın? Bu gayet mümkün. Son dönemlerde yapılan hizmetler de bunun gayet mümkün olduğunu, kaynaklar doğru kullanılırsa nelerin yapılabileceğini gayet güzel gösteriyor. Birtakım ideolojik çevrelerin gerçeklikten kopuk algıları zihnimize nakşetmesine müsaade etmememiz, algılara değil hakikate bakmamız lazım. Hakikat neyse sözlere değil davranışlara bakmak lazım, yapılana bakmak lazım. Her türlü şiddete müsamaha gösterirken barış kelimesini kullanmasının en hafif deyimiyle samimiyetsizlik olduğunu görmemiz lazım. Hizmet, diyenin hizmetleri bir taraftan baltalarken bundan bahsetmesini hiçbir şekilde doğru olmadığını görmemiz lazım. Diyarbakır'ın ihtiyacı olan enerjisini boşa sarf etmek değil, ideolojik çatışmalarla zaman geçirmek değildir. Diyarbakır'ı daha iyi yerlerde görmek istiyoruz. Daha kalkınmış, gelişmiş ve imkanlar sunan Diyarbakır istiyoruz. Bunu yaptığımızda inanın sadece Diyarbakır değil, çevresi de daha geniş coğrafyalarda çok olumlu etkilenecektir." Diyarbakır-Erbil uçuşlarına değinen Yılmaz, uçuşların haftada 3 gün yapılacağını bildirdi.

Kaynak: AA