05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 29.07.2025 18:05 | Son Güncelleme: 29.07.2025 19:01

İki maddeye şerh konuldu: Türkiye, Lahey Grubu bildirisini imzaladı

Türkiye, Lahey Grubu'nun İsrail'e karşı alınacak önlemlere ilişkin Bogota Bildirisi'ne katıldı. Bildirideki iki maddede atıf yapılan "Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi" ile ilgili ifadelere şerh konuldu
İki maddeye şerh konuldu: Türkiye, Lahey Grubu bildirisini imzaladı
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Türkiye, Lahey Grubu tarafından 15-16 Temmuz tarihlerinde Bogota'da yapılan ve İsrail'e karşı alınabilecek önlemlerin ele alındığı Lahey Grubu Olağanüstü Bakanlar Konferansı sonucunda kaleme alınan ortak Bildiriyi imzaladı. Türkiye, bildiride Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (UNCLOS) yapılan atıflara şerh koydu. Bildiride Türkiye'nin şerhi, "Türkiye Cumhuriyeti, Ortak Bildiride 10 Aralık 1982 tarihli 'Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne yapılan atıflarla bağlı değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu Ortak Bildiriye katılması, söz konusu Sözleşme'ye ilişkin mevcut hukuki tutumunda herhangi bir değişiklik doğurmayacaktır" ifadeleriyle belirtildi. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı çıkan 30 ülkenin temsilcileri Kolombiya'nın başkenti Bogota'da 15-16 Temmuz'da bir araya geldi. Türkiye'yi Dışişleri Bakan Yardımcısı Zeki Levent Gümrükçü'nün temsil ettiği Lahey Grubu Olağanüstü Bakanlar Konferansı'nda İsrail'e karşı alınabilecek önlemler ele alındı. Ardından ortak bildiri yayımlandı.

İsrail'e karşı alınacak 6 maddelik önlemin yer aldığı bildiride Türkiye'nin eylem planına katılmadığı yönündeki iddialar üzerine Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Toplantı sonunda yayımlanan ortak bildiride yer alan hususlardan bazıları, ülkemizin uluslararası hukuki yükümlülükleri bakımından kurumlararası eş güdüm gerektirmektedir. Bu çerçevede, ortak bildiriye katılım öncesinde ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın gerekli hazırlıkları tamamlaması icap etmektedir. Esasen, ortak bildiride zikredilen tedbirlerin tamamına yakını ülkemiz tarafından halihazırda uygulanmaktadır. Türkiye, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da Filistinlilerin haklarını koruyan her türlü girişimi en güçlü şekilde destekleyecektir" ifadelerine yer verilmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 25 Temmuz'da katıldığı NTV yayınında, Ortak Bildirinin son imza tarihinin 30 Eylül olduğunu belirterek, Bildiride UNCLOS'a atıfta bulunan bir madde olduğunu ve Ege Denizi'ndeki statü sorunu çözülemediği için Türkiye'nin buna taraf olmadığını kaydetmişti.

Şerh konulan maddeler

Dışişleri Bakanlığı, 25 Temmuz'da Türkiye'nin ortak bildiride Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (BMDHS) yapılan atıflara bağlı olmadığını belirten bir notayı Bogota hükümetine gönderdi. Lahey Grubu'nun resmi internet sayfasında yer alan bilgilere göre, Türkiye, bildirinin ikinci ve üçüncü maddelerinde geçen BMDHS ifadelerine şerh koyarak, ortak bildiriye katılımının, BMDHS'ye ilişkin mevcut hukuki tutumunda herhangi bir değişiklik doğurmayacağını iletti. Türkiye'nin şerhi, ilgili maddelerde yer alan BMDHS atıflarına ilişkin olup, söz konusu iki maddenin geri kalanını kapsamıyor.

Ortak bildirinin söz konusu ikinci ve üçüncü maddeleri şu şekilde:

"Gemilerin İsrail’e silah, mühimmat, askeri yakıt, ilgili askeri teçhizat ve çift kullanımlı malzemeleri taşıma amacıyla kullanılma riskinin açıkça bulunduğu tüm durumlarda; kara sularımız ve limanlarımızın soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve diğer uluslararası hukuk ihlallerini mümkün kılan veya kolaylaştıran faaliyetlere aracılık etmemesini teminen; kendi yetki alanımızda, uygun olduğu hallerde, BMDHS dahil olmak üzere ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam riayetle, herhangi bir limanda gemilerin geçişine, demirlemesine ve hizmet almasına engel olunması.

Bayraklarımızı taşıyan gemiler aracılığıyla İsrail’e silah, mühimmat, askeri yakıt, ilgili askeri teçhizat ve çift kullanımlı malzemelerin taşınmasının önlenmesi; bu yasağın ihlali halinde, bayraktan çıkarma dahil olmak üzere tam hesap verebilirliğin sağlanması; bu süreçte BMDHS dahil olmak üzere ilgili uluslararası hukuk kurallarına tam riayetle hareket edilmesi ve İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki hukuka aykırı varlığının sürdürülmesine hiçbir surette yardım veya destek sağlanmaması."

Bildirinin en sonunda Türkiye'nin şerhi, "Türkiye Cumhuriyeti, ortak bildiride 10 Aralık 1982 tarihli 'Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne yapılan atıflarla bağlı değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu Ortak Bildiriye katılması, söz konusu Sözleşme'ye ilişkin mevcut hukuki tutumunda herhangi bir değişiklik doğurmayacaktır" ifadeleriyle belirtildi.

Türkiye'nin BMDHS'ye yönelik tutumu

Okyanuslarda geçerli olacak şekilde tüm devletler tarafından yeknesak uygulanması hedefiyle hazırlanan 10 Aralık 1982 tarihli uluslararası sözleşme BMDHS, Ege Denizi gibi özgün coğrafi ve tarihsel koşullara sahip yarı kapalı denizlerin hassasiyetlerini dikkate almıyor. 1982 tarihli BMDHS, Ege Denizi'ni bir "Yunan gölüne" dönüştürebilecek nitelikte hükümler içeriyor. Türkiye, Sözleşmenin özellikle karasularının genişliğini düzenleyen 3. maddesi, bitişik bölgeyi düzenleyen 33. maddesi ve adaların rejimini düzenleyen 121. maddesi başta olmak üzere, Ege Denizi'ndeki hak ve menfaatlerine aykırı hükümlerine karşı itiraz ediyor.

BMDHS'nin Ege Denizi'nde uygulanması halinde, Yunanistan'ın karasularını 12 deniz miline çıkarması ve Ege’deki karasularının denizin yüzde 70’ini kapsaması ihtimali bulunuyor. Türkiye, BMDHS'ye yalnızca taraf olmaktan değil, aynı zamanda bu Sözleşmeye doğrudan ya da dolaylı atıfta bulunan her türlü uluslararası belgeye de temkinli yaklaşıyor.