Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkındaki davaya ilişkin, "Temennim odur ki yargının bu şekilde manipüle edilmesine istinaf son verir. İstinaf, hepimizin su gibi hava gibi ihtiyaç duyduğumuz hukukun üstünlüğünü bize yaşatır" dedi. İmamoğlu, TBB'de yapılan Encümen Toplantısı'nın ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hakkındaki davayla ilgili soru üzerine İmamoğlu, "İstinaftaki dosyanın ya da dosyaların elbette bir ortalama görüşme zaman dilimi vardır fakat çok da belirgin olmaz. Ancak istinafta mevzubahis olan davanın, 'ahmak davası' diye tariflenen biçimiyle ne zaman, nasıl görüşüleceğini hukuki teamüller mi belirliyor ya da birtakım siyasi atmosferler mi belirliyor onu anlamakta zorluk çekiyorum. Elbette bize de akan dedikodular veya bu davanın tartışılacağı, konuşulacağı duyumları söz konusu. Neredeyse hazirandan beri yoğunlaşan biçimde kulağımıza geliyor. Bunun dedikodu veya bilgi akışının tarifi net olmadıkça bunu kamuoyuyla paylaşmamız doğru değil." ifadesini kullandı.
"Demokrasi, siyaset böyle işletilemez, sürdürülemez"
İmamoğlu, son birkaç haftadır yoğun biçimde davanın kamuoyuna yansımasının birkaç yönü olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Bir, toplumun vicdanını rahatsız ediyor. İki, böyle bir dava olmaz. İki kere iki dört. İki kere ikiyi beş yapmaya gayret etmenin bir anlamı yok. Birinci derecede mahkemede nelerin döndüğünü trajikomik biçimde hep beraber inceledik, izledik, yaşadık. Yargının siyaset mecrası tarafından, bugünkü siyaseti yöneten insanlar tarafından bir silah gibi kullanıldığını düşünenlerdenim. Demokrasi, siyaset böyle işletilemez, sürdürülemez. Temennim odur ki yargının bu şekilde manipüle edilmesine istinaf son verir. İstinaf, hepimizin su gibi, hava gibi ihtiyaç duyduğumuz hukukun üstünlüğünü bize yaşatır. Benim en büyük temennim bu. Oradaki hukuk temsilcilerinden, yargı temsilcilerinden en büyük isteğim bu. Dilerim ve isterim ki o tarihi görevi yerine getirirler ve toplumu rahatlatırlar."
"Bu bağlamda dedikodular her gün var"
Kendi davasıyla beraber hukuktaki sorunların çözülmeyeceğini ama en azından ışık görüneceğini ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi: "En azından deriz ki 'Bazı bir düzelme emareleri var.' Yani bunu dünyanın hiçbir yerinde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarının hiçbirine anlatamazsınız. Böyle bir davanın varlığını, gerekçesini, doğruluğunu, yargılanmayı bile anlatamazsınız. Bu bağlamda dedikodular her gün var. Memleketin esas meselelerini konuşabilme adına, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz yargının tesis edilmesidir. Yargıçların, karar vericilerin, savcıların bu konuda tarihi görevlerini, omuzlarındaki büyük yükün karşılığını vermelerini, yürekten bir vatandaş olarak, bir aile ferdi, bir baba olarak diliyor ve istiyorum. Ülkemin geleceği için istiyorum. Aksi taktirde bu, güvensiz ortam, sıkıntılar yaratır. Bu kadar ekonomik sorunun tartışıldığı, dünyada yeniden güven sağlamak için gayret gösterildiğinin ifade edildiği ortamda bundan daha büyük bir güven kaybı yaşayacağınız bir mesele yoktur."
"Bu, gerçekten Türkiye'nin demokrasi ve hukuk meselesidir"
İmamoğlu, davasıyla ilgili çıkacak karara ilişkin yol haritasının ne olacağı sorusu üzerine, "Şahsi olarak benim yol haritası açıklama meselem değil. Bu, gerçekten Türkiye'nin demokrasi ve hukuk meselesidir. Birçok hukuksuzluk ve sorunların olduğu bir ortamdayız. Onun için şahsileşmemesi, tek başına 'Ekrem İmamoğlu meselesi' üzerinden yorumlanmamasını arzu ediyorum" dedi. Bu anlamda partisinin de çalışmaları bulunduğunu dile getiren İmamoğlu, birçok siyasi partiden ve sivil toplum örgütünden destek aldığını söyledi.
İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in isteğiyle parti heyetinin davaya ilişkin toplandığını ifade ederek, "Hafta sonu tekrar bir araya gelinmesi noktasında bir prensip kararı vardır. Genel başkanımız döner dönmez günü, saati belirlenecek ve yol haritası belirlenmesi noktasında da kararlar alınacaktır. Elbette bu kararların salt bir partinin kararı değil, meselenin toplumsal bir mesele, ülkenin demokrasisine, hukukuna dönük bir mesele olarak ele alınması ve karar verilmesi de benim kişisel olarak talebimdir" diye konuştu.
"Geniş zamanda bir yemeğini yerim"
Bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile görüşüp görüşmeyeceği sorusuna İmamoğlu, şu yanıtı verdi: "Ben Ankara'ya 20 gelişim varsa, bunun 17-18'inde mutlaka Mansur Bey'i ararım ve buluşma talep ederim. Bazen makamına giderim, bazen bir yerde çay, kahve içeriz. Ankara'ya geldiğimiz noktada bunu bırak dostluğumuzu, yol arkadaşlığımızı, bir mevkidaş ve aynı partide görev yapan iki insan olarak da önemserim. Bugün çok sıkı bir zamanda geldim. Toplantıya da geç kalarak girebildim. Buradan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığına iadeiziyaret yapacağım. Sonra yine bir toplantım var. Ardından İstanbul'a dönmek zorundayım. Alacağım olsun. Bu dar zamanda kahvesini içmek yerine, geniş zamanda bir yemeğini yerim." İmamoğlu, "Mansur Yavaş'ın kendisine yönelik destek açıklamaları ve adaylık tartışmalarına" ilişkin değerlendirmeleri konusundaki soruya karşılık, "Mansur Bey'in destek cümlelerine teşekkür ederim. Diğer söylediklerine katılıyorum." dedi.
"Umarım yargı mensupları da bir hata yapmaz"
Hakkındaki davanın İBB'nin hizmetlerini ve vatandaşları nasıl etkilediği sorulan İmamoğlu, şunları kaydetti: "Şimdi desem ki 'çalışanlarımızın hararetini artırıyor, daha çok çalışıyorlar' bunlar kalkar yarın ceza verirler. Öyle de demek istemiyorum ama İstanbul'umuzun motivasyonu yüksek. Çalışma arkadaşlarım, alın terlerini dökmekten memnunlar. Vatandaşlarımızın sevgisi, saygısı ve bu yapılan haksızlığa karşı duruşu çok yüksek. Çalışanından pazardaki vatandaşımıza, sarılıp dua ederek 'bu kötü kararı alamayacaklar, bundan da sıyrılacağız' diyen hanımefendilere, annelere, babalara, mini minnacık çocuklara, gençlere baktığımda, zaten toplum kararını vermiş. Umarım yargı mensupları da bir hata yapmaz."
'Ahmak' davası
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, İmamoğlu'nun 2019 yerel seçimleri sürecinde bazı YSK üyelerine "ahmak" dediği iddiasıyla açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 5 yıl siyasi yasak cezası vermiş, karar istinaf mahkemesine taşınmıştı.
Kaynak: AA