CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Özel, konuşmasının öncesinde İYİ Parti'den istifa eden Adnan Beker'e parti rozeti taktı. Beker de rozetin takılması ardından CHP'lilere teşekkür ederek “Buradayım çünkü birlik ve beraberlik içinde bir şeyleri değiştirebileceğimize inanıyorum. İnşallah partimizi hep birlikte iktidara taşıyacağız” dedi.
Ardından kürsüye çıkan Özel, grup toplantısı konuşmasına başladı.
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Belediye operasyonları
- Belediye başkanlarımız Ahmet Özer ve Rıza Polat’ın yanına Alaattin Köse başkanımızı da yolladılar. Köse’nin suçu, AKP’li bir belediyeyi CHP’li belediye yapmak. Gece yarıları yapılan bir aramayla başlayan, 65 yaşında seçilmiş belediye başkanını dört gün nezarette tutan, Adliye’ye götürüp tutuklayan zihniyete soruyorum. Bunu yapmakla iktidarda kalabileceğini düşünüyorsan avucunu yalarsın.
- İstanbul’da 35, Ankara’da ise Melih Gökçek ile ilgili 95 yolsuzluk dosyası var. Bunları konuşan var mı? Bundan sonra buradan konuşacağız arkadaşlar.
'Silah bırakma' gündemine ilişkin açıklama
- Erdoğan, bu sorunu inkar etmiş bir siyasetçidir. CHP, tüm meselelerin demokratik yollardan çözülmesini destekleyen bir parti. Bu yüzden süreci çok yakından takip ediyoruz. Her ne kadar CHP, DEM'e saygı duyarken CHP'yi terör ile suçlamasalar da biz bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesi gerektiği ısrarımızı tekrar ediyoruz. Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkların bu milletten izlenmesi istense de bu milletin her şeyden haberi olduğunu bildiklerini biliyoruz. CHP olarak, başta şehit ailelerinin Meclis'teki komisyonda temsil edilmesini, bu süreçte yapılacak işin ikiye ayrılması gerektiğini düşünüyoruz.
- CHP olarak, böyle bir süreç doğru, samimi ve yürütülmeli diyoruz. Bu ülkede gazeteciler, Gezi tutuklukları içerideyken, OHAL dönemi uygulamalar buradayken ağzını her açana terörist deniyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Eğer çıkar ilişkilerine dayalı bir ilişki olursa bunun alnında kim kazanır bilinmez ama Türkiye kaybeder. 2015'te doğru bir süreç yönetseydi ağlayan analar olmazdı. Eğer samimi bir iş yapılacaksa Meclis çatısı altında yapılacak.
- Erdoğan'ın çıkarına yapılacak pazarlıkların kıyısında köşesinde olmayız. Ama samimi şekilde bu ülkenin demokratikleşmesi için adım atılacaksa CHP olması gereken yerde olacak.
'Umut CHP iktidarında'
- 100 yıl önce olduğu gibi 100 yıl sonra da Umut Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarındadır. O iktidar olunduğunda bu bu meclise bir kez daha geldiğinizde belki bu salonda olmayacağız. İktidar partisi olduğumuz için daha büyük bir salonda olacağız. Koca koca grubumuz burada. Sizler yukarılarda olacaksınız ve sizin gözünüzün içine bakarak bugünü hatırlatacağım ve diyeceğim ki hoş geldiniz. Buraya size verilen sözü tutmanın mutluluğuyla çıkmış durumdayım.
Güllaç hesabı yaptı
- Tayyip bey bana kızıyor. Ey Özgür Özel, altın hesabını bırak diyor. 2018'de güllacın evdeki maliyeti 25 liraymış, bugünkü maliyeti 355 lira olmuş. Bu Recep Tayyip Erdoğan'ın güllaca ve memlekete maliyetidir.
- Milli gelirdeki görece artış, gelişmekte olan ülkelerdeki gibi. Gelişmiş ülkelerin gelirlerinin nasıl olduğu biliniyor. Türkiye'deki milli gelirdeki artış, kur olması olanın altında tutulduğu için milli gelir de olduğundan yüksek görülüyor.
Bakın teyzeme, Tayyip Erdoğan'ın bu 2018'den beri yani "Verin yetkiyi bu kardeşinize, enflasyon nasıl düşecek, fiyatlar nasıl düşecek, doların beli nasıl bükülecek" dediği, geldiğinde dolar 3,6 liraydı. Şimdi 35'lerde zorla tutuyorlar. Ve tutmakla, tutmak için dünya kadar rezerv yakıyorlar. "1 doları 1 lira yapmak mümkün" diyordu. Bunu saçı biryantinli ekonomi danışmanı sarayda. "Verin yetkiyi, görün etkiyi" dediğinde bakın hesap nasılmış. Teyzeme, Etimesgutlu teyzeme gösteriyorum: 2018'de bir tepsi güllacın evdeki maliyeti, yani bugün gelip de pastaneden aldığınızda bu fiyata almanız mümkün değil. Güllacı siz yaparsanız, bütün malzemesiyle 2018 maliyeti 25 liraymış teyzeciğim. Bugünkü maliyeti %1320 artışla 355 lira olmuş. 355 lira. 25 liradan 355 liraya. Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidarda tutmanın, o yetkileri ona vermenin ve onu seçimde yenememenin maliyeti güllaç üzerinden 25 liralık güllacı 355 liraya Ramazan'da evde yapmak olmuş. Bunu Recep Tayyip Erdoğan'ın güllaca, Ramazan'a ve memlekete maliyetidir. Bunu sona erdireceğiz.
Bir diğer, bir diğer husus da hepimizin yüreklerini yakan, bir şey daha göstereceğim: Asgari ücretli emekli Ramazanda iftar sofrasına bir lokma et koyabilmek için buz gibi havada saatlerce kuyrukta bekliyor. Bir zamanlar Türkiye'nin etini sağlayan Erzurum'da, Van'da, Diyarbakır, Yozgat, Sakarya, Sivas'ta Et ve Süt Kurumlarının önündeki kuyrukları Tayyip bey ya görmüyor, ya kendisine göstermiyorlar. Bakın Tayyip bey.
- 4 kişilik bir ailede milli gelire göre olması gereken bir paranın sekizde biri var.
- Bilirkişi davasında yargılanan gazetecilere desteğimiz tam.
2024'te 445 kadın öldürüldü
- İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe koyana kadar, mücadeleniz mücadelemizdir.
- Açılışta selamladım. Bugün ülkenin dört bir yanından gelen emekçi kadınlar aramızda. En başta şehit anneleri gaziler, eşleri engelli evladı olan anneler, çiftçi kadınlar, emekli kadınlar, kooperatifçi kadınlar, afetzede kadınlar salonumuzdalar ve her biri dertlerini, her bir hafta bu kürsüden dile getiren ve bu kürsüyü onların kürsüsü haline getiren Cumhuriyet Halk Partisi'yle tüm bir yıl gösterdikleri dayanışmayı 8 Mart'ın öncesindeki salı günü göstermek için buraya koştular, geldiler.
- Başımız gözümüz üstüne geldiler. Hepinizin karşısında saygıyla eğiliyorum. Ayrıca son yıl Polonez işçilerinin, Agrobay Seracılık'taki emekçi kadınların mücadelelerinin, Perfetti Van Melle'deki işçi kadınların, Mersin Tarsus sebze meyve halindeki kadınların mücadelesinin, Sakarya'nın Organize Sanayi Bölgesi'nde alın teri akıtan kadınların bu grup her daim yanında oldu.
- Bundan sonra da kim haksızlığa uğruyorsa, kim mücadele ediyorsa onların yanında, kadın mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye geniş tanımlı kadın işsizliğinde yüzde 38'le tarihi zirvede. Yani bugün 100 kadından 38'i Türkiye'de işsiz. Kayıt dışı işlerde çalışan kadınların oranı ise yüzde 34. Bu tablo kadınların emeğinin sistematik olarak görmezden gelindiğinin, sömürüldüğünün, sosyal adaletin erezyona uğratıldığının en önemli kanıtı.
- Türkiye'de en önemli sorun kadına karşı şiddet durmuyor. 2024 yılını 445 kadın cinayeti ile kapattık. 2025'in bu kısa 2 ayında rakam 64'ü buldu bile. Kadınların maruz bırakıldığı şiddetin kaynağı sistemin ta kendisi. Ne oluyorsa bu ülkede, ne oluyorsa bu kadınlara iyi gelmiyor. Kadına karşı şiddete iyi gelmiyor. Kadın cinayetlerine iyi gelmiyor. Bu konuları uzun uzun konuştuk. Hafta boyunca konuşmaya devam edeceğiz. Madem ki Meclis çatısı altındayız, buradan salondaki kadınların huzurunda Türkiye'deki tüm kadınlara bir sözümüzü bir kez daha hatırlatalım.
'O canların hesabı sorulmadan bu ateş dinmez'
- Biz pazar günü bugünü de organize eden Kadın Kolları Genel Başkanımızın önerisiyle öncülüğüyle Bolu Kartalkaya'daydık. Yanan o utanç otelinin önündeydik. Karanfilleri bıraktık. Mevlütler okundu camilerde. Orada duamızı yaptık ve Bolu'da hayatını kaybeden bir aileden 8 kişinin iki anne, iki baba dört torun. Onları mezara koymuş, bir başına kalmış bir dedenin yanındaydık kırkında. Ya da bir anneannenin torunu ve annesi, kendi evladı kızı ve kızının kızını toprağa vermiş bir annenin yanında. Bu büyük acı 40. gününde ilk gün 40 mum yanıyordu yüreğimizde. Söndü söndü söndü. O bir mum kaldı. Yüreği taş kesenlere karşı işte bu salon ve bu salonla birlikte Kartalkaya'ya adalet isteyenler o bir ateşi yüreklerinin altını yakan bir mumu hiç söndürmeyecek olanlardır. Biz o bir mumu Soma için de söndürmüyoruz. Biz o bir mumu infilak eden havai fişek fabrikasında hayatını kaybedenler için de söndürmüyoruz. Afyon için de söndürmüyoruz. Çorlu tren kazası için de söndürmüyoruz. Ermenek için de söndürmüyoruz ve Sivas Madımak için de söndürmüyoruz
- Nerede yüreğindeki o mum yüreğini yakmaya devam edenler varsa ahlaklı insanlar varsa iyi insanlar varsa onlara söz veriyoruz. Unutmuyoruz. Unutturmuyoruz, affetmeyeceğiz ve teker teker hesabını soracağız. Bir yanda rapora Korsa diyen sonra mahcup olan, kendi yazılarıyla mahcup olan Adalet Bakanı koltuğunda otursun. Bir yanda 10 güne bütün sorumlular hakim karşısına çıkacak deyip o günden beri susmuş olan İçişleri Bakanı otursun. Bir yandan bütün raporlar her şey sorumluluğunu işaret ettiği halde 78 candan sorumlu Turizm Bakanı otursun.
- Onları atayan her birini atayan Recep Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyorum. Bu işin siyaseti olmaz. Bakan koruması olmaz. Yandaş kayırması olmaz. Bu iş can meselesidir. O canların hesabı sorulmadan bu vicdanlardaki bu ateş dinmez. Bunu ya hissedeceksin ya hissedenlere saygı duyacaksın.
Madımak tepkisi
- Bir diğer taraf yüreğimiz Madımak için yanıyor dedik. Yanmaya devam ediyor 32 yıldır. Ama maalesef 35 canımızı yakarak öldürenlere yapılan muamele vicdanları kanatmaya devam ediyor.
- İçerideki sanıklardan bir tanesinin 4 yıl önce AYM'ye yapmış olduğu bir başvuru kendisi açısından sonuç verdi. Bir anda bütün Madımak katilleri açısından sonuç verdi. Başvurusu şuydu. 2023'te başvurdu. Şubat 2025'te uygulamaya kondu. Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay Selahattin Demirtaş, Osman Kavala için verdiği kararları uygulamayanlar Anayasa Mahkemesi'nin Sivas katilleri için iyi halden yararlanabilirler terör örgütü üyesi değiller kararı üzerine aslında insanlığa karşı bir suç olduğu için zaman aşımı olmayacağı halde bazı sanıkları zaman aşımından yararlandırtanlar. Bazılarını çok daha beter durumdaki insanlar koğuşlarında can çekişirken onlara kullandırtmadığı hakları Hayrettin Gül ve Ahmet Turan Kılıç için af yetkisi kullananlar bu sefer de bir AYM kararını araçsallaştırarak bu şubat ayı içinde 29 caniden 23'ünü serbest bıraktılar. 6 suçlunun da ilerleyen günlerde tahliye edilmesi bekleniyor. Ve Erdoğan zamanaşımı kararında mikrofon tutulduğunda şunu demişti. Milletimiz için hayırlı olsun. Sayın Erdoğan her zamanki gibi safını seçmiş. Biz de safımızı belli edelim.
Edip Akbayram'ı andı
- Geçtiğimiz pazar akşamı Büyük Usta Edip Akbayram'ın vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Bu dakikalarda çok sayıda milletvekili arkadaşımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, belediye başkanlarımız, il örgütümüz cenaze törenindeler. Edip Akbayram yalnızca şarkılarıyla her birimizin hayatında iz bırakmış bir müzisyen, bir sanatçı değil, aynı zamanda yaşantısıyla da bizlere örnek olan bir mücadele insanıydı.
- Her daim işçinin, emekçinin, ezilenin hikayesini anlattı. Kendi tabiriyle ezilenlerin melodik sesiydi. Cumhuriyetin sanatçısıydı. Cesaretini halktan alıyordu. O yüzden herkesin hocaefendi diye peşinden koştuğu zamanlarda FETÖ örgütünün ödülünü reddetme cesaretini gösterebilmişti. Türküler Yanmaz albümünü Madımak'a adadı. Her dönemin insanı olmadı. Her dönem insanlıktan yana oldu. Bizler bu salonda bulunan herkes ne zaman ayağımız takılsa, sendelesek ayağa kalkarken hep onun bir şarkısıyla ayağa kalktık.
- Şehirleri, ilçeleri kaybettik. Büyük şehirleri kaybettik zaman zaman. Seçimleri kaybettik. Bir sonrası için inanın çocuklar dedi. İnanın motorları maviliklere süreceğiz. Güzel günler göreceğiz dedi. Düştüğümüz yerden kalktık. Birbirimizin elinden tuttuk. Ayağa kalktık. Sonra sonra Edip ağabey haklı çıktı. Çıkmadı mı? Ankara'da güzel günler görmedik mi? İstanbul'da güzel günler görmedik mi? İnanın çocuklar, inanın güzel günler göreceğiz ve hep birlikte motorları maviliklere süreceğiz. Türkiye'de de güzel günler göreceğiz. Edip ağabey sana söz veriyoruz. Selam olsun sana. Güzel günler göreceğiz ve senin huzuruna bir kez de böyle geleceğiz.