Türkiye ve Suriye'deki yıkıcı depremlerden ölenlerin sayısı şu anda 37.000'i aştı. On binlerce insan hala kayıp ve sosyal medya, kumdan kaleler gibi çökerek bina sakinlerini enkazın altına gömen yeni inşa edilmiş konut komplekslerinin görüntüleriyle dolu. Bu binaların birçoğu en son deprem güvenlik standartlarına uygun lüks konutlar denilerek satıldı.
Sorumlu müteahhitlerden bazıları Türkiye'den kaçmaya çalıştı. Güvenlik kurallarını ihlal ettiği iddiasıyla 130'dan fazla kişi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı ve çok sayıda inşaat şirketi sahibi tutuklandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bütün sorumlulardan hesap sorulacak" dedi.
Suç yalnızca onların değil
Ancak suç yalnızca onların yaptıkları değil. Bu konut kompleksleri, devlet tarafından verilen inşaat ruhsatları, sözde bağımsız yapı müfettişlerinin onaylayıcı imzaları ve inşaat malzemelerinin kalite kontrolünü yapan laboratuvarlardan gerekli raporlar olmadan inşa edilemezdi. Bu Türkiye’de ilk kez olmuyor. Ancak AK Parti yirmi yılı süredir iktidarda. İnşaat sektörüyle mücadele edecek, sorumsuz müteahhitleri dizginleyecek ve deprem eğilimli bir ülkede tüm vatandaşlar için güvenli, sağlıklı barınma sağlayacak zamana ve araçlara sahipti. Yapmamayı tercih etti.
Bunun yerine, toplumsal ve çevresel maliyetleri ne olursa olsun, ekonomik büyümenin temeli olarak devasa altyapı ve inşaat projelerine odaklanıldı. 2004'ten itibaren hükümet, inşaat, gayrimenkul, yerel yönetim ve konut finansmanı alanlarında önemli yasal ve kurumsal reformlar gerçekleştirdi. Bu, büyükşehir ve ilçe belediyelerine kentsel yenileme projelerini uygulamak, özel şirketlerle ortaklıklar kurmak ve kamuya ait arazi ve varlıkları özel müteahhitlere satmak için yeni kapsamlı yetkiler içeriyordu.
Binaların yarısından fazlası güvenlik yönetmeliklerini ihlal ediyor
Buna rağmen kentsel dönüşümle, konutları depremlere ve diğer afetlere karşı dayanıklı hale getirmek için çok az şey yapıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2018 yılında yayınlanan rakamlara göre, Türkiye'deki binaların yarısından fazlası inşaat ve güvenlik yönetmeliklerini ihlal ediyor. Yerel politikacılar ve uzmanlar yıllardır şehirlerin şiddetli sarsıntılara dayanamayacağı konusunda uyardı ancak sesleri görmezden gelindi. Sadece bu da değil. Yetkililer, bazı usulsüzlüklere göz yumarak başıboş inşaatı teşvik etti.
2011 ve 2013'te çıkarılan yasalar inşaat mühendisleri, mimarlar ve şehir plancıları gibi profesyonelleri inşaat projelerini onaylama ve denetleme sürecinden özellikle dışladı. Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nin (TMMOB) önde gelen üyeleri ve uzun süredir hükümeti eleştiren mimar Mücella Yapıcı, avukat Can Atalay ve şehir plancısı Tayfun Kahraman tutuklandı. Bu arada hükümet, güvenli ve düzenli inşaatı sağlama sorumluluğunu serbest piyasa güçlerine bıraktı. Bina teftişleri, uzmanlıktan çok kara öncelik verilerek özelleştirildi. Vicdan azabı çekmeyen müteahhitler ve para için çalışmaya hazır mühendisler, teftişleri formaliteden yapıyor.
Ayrıca mevcut binalar sözde inşaat aflarından yararlandı. İlk kez 1984 yılında gayri resmi konutlara uygulanan ve hükümetin vatandaşlarına bir armağanı olarak çerçevelenen bu resmi aflar, yasa dışı olarak inşa edilmiş veya değiştirilmiş tüm yapılara af getirildi. Bu türden en son af, genel seçimler öncesinde 2018'de kabul edildi. AK Parti tarafından cumhuriyet tarihinin en büyük inşaat affı olarak övülen yasa, yaklaşık 7,4 milyon binayı kapsıyor ve 24,19 milyar TL devlet geliri sağlıyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na göre, bu paranın binaları daha depreme dayanıklı hale getirmek için kullanılması gerekiyor.
Hükümet, bu afların düşük gelirli ve küçük ölçekli ev sahiplerine evlerini belediye altyapısına bağlamaları için yasal araçlar sağladığını savunuyor ancak eleştirmenler, bunların güvenli olmayan ve düzensiz konutların inşasını teşvik ettiğini söylüyor. İnşaat afları, tek katlı gecekondu ile 18 katlı lüks site ayrımı yapmıyor. Üst düzey İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve şehir plancısı Buğra Gökçe'nin erişime açtığı rakamlara göre, bölgede geçen hafta meydana gelen depremlerden etkilenen 294 bin kadar binaya inşaat affı verildi. 6 Şubat'taki depremler sırasında, bir başka af kanunu tasarısı mecliste onaylanmayı bekliyordu.
Ölümcül binalardan kaçının af kapsamına alındığı henüz netlik kazanmadı. Kurtarma ekipleri hayatta kalanları enkazdan çıkarmak için çalışmaya devam ederken, kanıt arayışı başladı. Uzmanlar, depremlerin ardından bağımsız hukuk kurullarının çöken binalardan beton, kiriş, çelik destek çubuklarından numuneler alması ve belediyelerden bina ruhsat ve ruhsat evrakları ile kanıtların istenmesi gerektiği konusunda uyardı. Deprem bölgesine sevk edilen avukatlar, bu tür delillerin yok edilmesi yönündeki girişimlere karşı meslektaşlarını ve halkı şimdiden uyardı.
The Guardian'ın eski Türkiye muhabiri olan Constanze Letsch, yakın zamanda İstanbul'un merkezindeki bir mahallede kentsel dönüşüm üzerine doktorasını tamamladı.