21 Aralık 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 29.05.2022 14:29 | Son Güncelleme: 29.05.2022 14:51

Uzmanlar fark etmeden oluşabilecek stres kırığına karşı uyardı

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Osman Lapçın, vücudun sınırlarını zorlayacak şekilde kemiğin uzun süre güce ve yüke maruz kalmasının stres kırığına neden olabileceğini belirtti
Uzmanlar fark etmeden oluşabilecek stres kırığına karşı uyardı

Vücut, günlük aktiviteleri sırasında yapmadığı şeylerle karşılaştığında farklı tepkiler gösterebiliyor. Genellikle aşırı kullanıma bağlı tekrarlayan baskı nedeniyle oluşan mikro düzeydeki ince çatlaklar, stres kırığı olarak adlandırılıyor. 

Çoğunlukla ayak ve tarak kemiklerinde görülen stres kırığına, vücudun sınırlarını zorlayan aktiviteler yapan profesyonel sporcular ve askerler ile uzun süre ayakta durmayı gerektiren meslek gruplarındaki çalışanlarda rastlanıyor.

Fiziksel stresten kaynaklanıyor

Stres kelimesi nedeniyle halk arasında genellikle psikolojik olduğu düşünülen stres kırığına ilişkin açıklama yapan İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Osman Lapçın, kırığa neden olan stresin psikolojik değil kemiğin maruz kaldığı fiziksel bir stres olduğunu söyledi. 

Bunun bir anda değil, kemiğin normalde etkilenmeyeceği bir yük veya kuvvetle sürekli karşılaşması sonucunda oluştuğunu dile getiren Lapçın, kırığın sıklıkla baldır, ayak, tarak kemiği ile uyluk kemiğinde görüldüğünü kaydetti.

Röntgende görülmüyor

Lapçın, röntgende görülmeyen stres kırığının tespiti için farklı bir görüntüleme yapılması gerektiğine dikkati çekerek, "Bu da MR oluyor. Çünkü MR, kemiğin içerisindeki sıvı düzeyini, ödemi çok rahatlıkla gösterdiği için röntgenin yakalayamayacağı bu süreci çok rahatlıkla yakalıyoruz" bilgisini verdi. 

Hastaların, ani bir travma ya da başlangıç olmadan aktiviteyle artan, dinlenince azalan, kırığın söz konusu olduğu bölgedeki hassasiyet şikayetiyle başvurduklarını aktaran Lapçın, buna şişlik ve ciltte kızarıklığın da eşlik ettiğini dile getirdi.

Tempolu aktiviteler risk oluşturuyor

Hastalığın yaş grubu ayırt etmediğine dikkati çeken Lapçın, ileri yaş gruplarında kalça eklemi gibi özellikli bölgelerde daha fazla görüldüğünü ifade etti.

Lapçın, modern tıpta bu hastalığın ilk olarak 1800'lü yılların sonunda Prusyalı askerlerde fark edildiğini aktararak, "Sporcularda, özellikle de kadın sporcularda daha fazla görülebiliyor. Askerlerde çok görülüyor. Bu iki meslek grubu da fiziksel olarak vücudun sınırlarını zorlayan aktiviteler gerektiriyor. Fiziksel olarak vücudun sınırlarını zorlayan herkeste stres kırığı gözükebilir" değerlendirmesini yaptı. 

Masa başında çalışanlar ile işçi ve ev hanımlarında da alışık olmadıkları bir aktiviteyi uzun süre yaptıklarında stres kırığının oluşabileceğine dikkati çeken Lapçın, hafta sonu alışık olmayan tempoda yapılan dağ yürüyüşünde böyle bir durumun gelişebileceğini vurguladı.

Alçı ve ameliyat gerektiren tedaviler uygulanabiliyor

Stres kırığında kemiğin birbirinden ayrılmadığını belirten Lapçın, "İlk süreçte kemiğin korteks denilen çeperi kırılmıyor. İlerleyen süreçte bu da söz konusu oluyor. Stres kırığında, kemik hareket etmediği için ilk anda yük vermeden aktiviteyi kısıtlamak, bazı durumlarda bu hareketi, yükü azaltmak için alçılar yapmak söz konusu olabiliyor. Ama bazen de kalça eklemi gibi kırığın bulunduğu bölgeye göre ameliyat ettiğimiz oluyor" diye konuştu. 

Tedavi sürecinde normal kırıktaki gibi hassas davranılması gerektiğini vurgulayan Lapçın, hastalara şu uyarılarda bulundu:

"Bu konuda genellikle, ayak bileğine en ufak bir yük vermedikçe ağrı olmadığı için önerilerimiz pek dikkate alınmaz. Hastalarımız yük vermeye devam eder. Birkaç gün sonra ya da saatler sonra ağrısı başlar. Dinlenince geçer. Hastalarımız bu şekilde tolere edebileceğini düşünür. Hayır, yani bir kırıkta ne kadar hassas oluyorsak bu iyileşene kadar ki süre boyunca da o kadar hassas olmalıyız. Yük verme diyorsa hekimimiz yük vermemelidir. Alçı diyorsa alçıyı yaptırmalıdır. Bu konuyu gerçekten kırıkmış gibi dikkate almak gerekir."

Spor yapılan zemine ve ayakkabı seçimine dikkat

Lapçın, vücut sınırlarını zorlayan antrenmansız sportif aktiviteler ve uzun yürüyüşlerden kaçınmak gerektiğini belirterek, şu önerileri sıraladı: 

"Tempoyu zaman içerisinde arttırmamız gerekir. Yürüdüğümüz zemin önemli. Çok taşlık, düzensiz zeminlerdeki aktiviteler bu riski artırır. Uygun olmayan ayakkabıyla bu tarz zorlayıcı aktiviteler yapmak, gün boyunca sıkışık, dar veya çok yüksek topuklu ayakkabıyı uzun süreli kullanmak, kemiği kırmayacak ama aynı noktaya tekrarlayıcı bir yük getireceği için risk olacaktır. Ayakkabı seçimine, yürüyüş ve spor yaptığımız zeminlere ve aktivitenin gücüne, süresine dikkat etmemiz yeterli olur."

Kaynak: AA