26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.09.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Vur/Yağmala/Yeniden için Bursa’ya gitmeye değer

Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda sahnelenen Vur/Yağmala/Yeniden, bir ormanda zamanla, kendimizle, dünyayla yüzleşmeye davet ediyor
Vur/Yağmala/Yeniden için Bursa’ya gitmeye değer
Sinem Dönmez
[email protected] Mark Ravenhill’in 2007’de yazdığı 17 kısa oyundan oluşan Vur Yağmala Yeniden, öteki kavramının, bireyselliğin, paranoyanın, ayrımcılığın, demokrasinin, iktidarın, savaş ve barışın, iyi ve kötünün  insanlardaki karşılıklarını irdeliyor. Yazılalı 14 yıl olmuş bir metnin hâlâ gerçek ve güncel kalması tek başına bile düşündürücü. Murat Daltaban, 2009’da DotBilsarda projesinde yönettiği Vur/Yağmala/Yeniden’i Nilüfer Kent Tiyatrosu’nun genel sanat yönetmenliği görevine gelir gelmez ilk oyun olarak sahnelemeye biraz da bu nedenle karar vermiş. “Her şey daha beter oldu düzelmek yerine” diyor. Hayatı gözden geçirmeye vakit bulduğumuz pandemi dönemine ve yakın zamandaki yangın felaketleri üzerine cuk oturan bir oyun bu. En ufak meselede birbirimizi yiyebilme becerimiz, sosyal medyada bir şeye üzülmemenin bir kınama unsuruna dönüştüğü, birkaç hikaye/tweet paylaşınca üzerimize düşeni yapmış sayıldığımız bu zamana dışarıdan baktırabildiği için de kıymetli. Balat Atatürk Ormanı’nın içinde Ormandaki Kulübe’de sahnelenen oyunun dekoruna gökyüzünün altında kurulmuş sahnedeki ikişer bank, bir masa yetiyor. Oyun, 15 kısa oyundan oluşan beş episod olarak sahneleniyor. Pandemi dönemi sonrası yaşadığımız odaklanma sorununu da çözüyor bu durum. Episodlar sıralı değiller ancak izledikçe yazarının 15 oyunu da birbirine incecik teyellediğini fark ediyorsunuz. Bir yerde duyduğunuz karakter başka bir oyunda karşınıza çıkıyor. Oyunun her bir episodunun yönetmeni farklı. Mert Öner, Melisa İclal Yamanarda, Ebru Nihan Celkan, Gülhan Kadim ve Doğu Akal’ın yönettiği oyunların tamamının arka arkaya sahneleneceği özel gösterimler de olacak. Melisa İclal Yamanarda’nın yönettiği ikinci episodu ve Ebru Nihan Celkan ve Gülhan Kadim’in yönettiği üçüncü ve dördüncü episoddan birer oyun izliyorsunuz bir seferinde.  Tekinsiz sokaklardan, göçmenlerden, “tehlikeli” insanlardan uzak güvenlikli sitelerde yaşayan, televizyon açılmayan evlerinde çocuklarının neden başı olmayan asker resimleri çizdiklerine anlam veremeyen, işgal ettikleri ülkenin insanlarına önce üzülüp sonra işgal edildikleri için suçlayan, üzüntülerini Instagram’da yayınlayan sonra tamam artık üzül üzül içimiz şişti deyip “normal” hayatlarına dönen insanlarla tanışıyorsunuz.  Vur/Yağmala/Yeniden, “Dünya ne zaman bu kadar kötü bir yer oldu” sorusuna da cevap veriyor: “En başından beri.” Hepimizin bu oyunları izlemeye ihtiyacı var. Zamanın ruhuyla, kendimizle yüzleşmek ve tarihin tekerrürüne bir kol mesafesinden bakmak için biraz yol gitmeye değer.