18 Haziran 2025, Çarşamba
Abone Ol Giriş yap
06.06.2025 04:30

Güney Afrika’da olmazsa olmazlar listesi

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Bu top 10’da neler var? Cape Horn Feneri, Waterfront restoranları, Stollenbach şarap ve gastronomi vadisi, Viktorya Şelaleleri, Chobe milli parkında safari, Johannesbourg’da Apartheid (ırkçılık/ayrımcılık) Müzesi, Cape’de Malezya Müslüman Mahallesi, Masa Dağı, Cape Town yerel sanatlar çarşısı; Johannesbourg’da siyahların ülkesi Soweto ve beyazların gökdelenleri Sandton City


Güney Afrika turu karmaşık. Birincisi, kısaca bir zaman diliminde Cape Town merkez olmak üzere 2-3 ülke ziyaret ediliyor. Biz Botsvana (safari) ve Zimbabve (Viktorya Şelaleleri) ekli ve bir günlük Johannesbourg soslu bir tur ile bu geziyi yaptık. Alternatif bu tura bir de Namibya eklenebilir. Namibya’da yerel kültür ve artizanal objelerle biraz daha fazla karşılaşabiliyor. Gerekir mi? Emin değilim.

Bu turların ortak özelliği ise şu: “Güney Afrika Top 10” gibi bir liste var. Neticede her unsuru olağanüstü etkileyici ve görkemli bu listeyi tamamlayıp eve dönüyorsunuz. Bunlar neler: Cape Horn Feneri, Waterfront restoranları, Stollenbach şarap ve gastronomi vadisi, Viktorya Şelaleleri, Chobe milli parkında safari, Johannesbourg’da Apartheid (ırkçılık/ayrımcılık) Müzesi, Cape’de Malezya Müslüman Mahallesi, tabii ki Masa Dağı, Cape Town yerel sanatlar çarşısı (Green Point Market) ve yine olmazsa olmaz bir durak; Johannesbourg’da siyahların ülkesi Soweto ve beyazların gökdelenleri Sandton City tezatını irkilerek yaşamak.

Bu arada bir de not: İbretlik ırkçılık / ayrımcılık yıllarını hissetmek için Soweto sokakları, eskiden üstünden cezalı siyahların atıldığı su kuleleri, Mandela ve Desmond Tutu’nun evlerinin bulunduğu mütevazi mahallenin yanı sıra müze gezisi de müthiş bir deneyim. Ama asıl Apartheid Müzesi’ni gezmeye zamanınız olmazsa, Soweto’daki Hector Pieterson Müzesi de çok etkileyici. (Ana dilde eğitim protestosu yapan 170 ilkokul öğrencisinin katliamıyla başlayan isyan anısına kurulan müze).

Pazar yerlerinde alışveriş yaparken pazarlık payı olduğunu unutmayın.

 

Gastronomi turizmi mi?

Cape Town, dünyanın ucuz ıstakoz cenneti olarak belki 30-40 yıldır rüyalarımı süsleyen bir gezi rotası alternatifiydi. Gidişim 2025’e sarkınca biraz hayal kırıklığı yaşadım. Baktım Cape Town’ın yeme içme merkezi Waterfront’un (liman mahallesi) Ocean Basket ve Fish Market gibi ünlü deniz ürünü dükkanlarında bile langust (böcek) ya da king prawn (büyük karides) tabaklarını Uzakdoğu çiftlik ürünleri süslemekte.

Ama yine de…

Güney Afrika son yıllarda bir gurme turizmi rotası olarak tüm dünyada şöhret kazanmaya başladı. 4-5 günlük bir Cape Town ve Johannesbourg deneyimi ile bir fikir beyan etmek güç. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim:

Fransa’nın Bourgogne bölgesi ya da ABD’nin Napa Vadisi kadar olmasa da Güney Afrika’nın Paarl, Franschoek ve özellikle de mahallenin tüm sakinlerinin sarışın olduğu Stellenbosch şarap vadileri muhteşem bir gezi parkuru. Şaraplar bizim marketlerin ithal ettiği gibi ortalama değil, mükemmele yakın ve inanılmaz ucuz. Bir de sürpriz: Cape civarında olağanüstü lezzetli peynir üretimi var.

Deniz ürünlerinde çok mutlu olmadım, ama ortalama restoranlarda bile harika et yemeği çeşitlemeleri mevcut. Mutfaklarda dünya lezzet kültürü eğitimi doyasıya hissediliyor.

Afrika’da Kenya’dan güneye doğru -maalesef- Avrupalı sömürge deneyimi yaşamış ülkelerde hala mükemmel bir şekilde korunan bir “lodge kültürü” var. Dolayısıyla Güney Afrika, Zimbabve ve Botsvana’da tüm turistik tesislerde yüksek hizmet standardı bulunuyor. Biraz abartarak örnekleyelim; Fransa’da garson tabağı kafanıza vurur, İtalya’da üstünüze salça döker… Lodge aslında eski safari günlerinin “kulübe”sidir. Ve beyaz adam o kulübede kusursuz hizmeti şart koşmuştur. Genlere kazınmış bu hizmet kültürünü Güney Afrika’da hâlâ hissediyorsunuz. 

Masa Dağı: Dünyanın 7’nci doğa harikası

11.11.2011’de Zürih’te 500 milyon kişinin oylarıyla seçilen dünyanın 7 doğa harikası açıklandı. Bunlardan biri de Güney Afrika’nın doğal simgesi Masa Dağı oldu. 3 kilometre uzunluğundaki bu dağ Cape Town’a gelenlerin cebindeki yapılacaklar listesinde daima ilk sırada yer alır.

Kritik soru ise şudur: Teleferikle çıkılan bu dağın zirvesinde yapılacak 1 saatlik gezinti listede ilk sırada yer alır da bakalım doğa izin verecek mi? İlk engel okyanusun kıtanın ucunda patlayan sert rüzgarları, ikinci engel bu soğuk rüzgarla oluşan bulutlar. Afrikalıların “masa örtüsü” adını verdiği bu bulutlar nedeniyle Masa Dağı’nın ziyarete kapalı gün sayısı yılda ortalama 184.

Dikkat: Otelden sabah 08.30’da çıkarsanız 30 dakika bekleyip teleferiğe binebilirsiniz. Öğle saatlerinde 1.5-2 saatlik teleferik kuyruğu olabilir. Cape Town’a inerken eğer hava bulutsuz ise Masa Dağı’nı doya doya seyretmek için uçağın sancak (sağ) tarafında oturuyor olmanız gerekir. Cap’den havalanıyorsanız doğal olarak ters (uçağın iskele-sağ) tarafında olmanız lazım.

Ümit Burnu: Afrika kıtasının güney ucu

Güney Kutbu’na en yakın noktada çekilecek bir hatıra fotoğrafı ve yalçın kayalıkların tepesindeki Ümit Burnu Feneri’ni ziyaret ötesinde burada yapılacak 3 önemli aktivite var. Balina geçişlerini ve açıktaki kayalıklarda konuşlanmış deniz aslanlarını ve kürklü fokları izlemek için özel teknelerle okyanusa açılmak. Son olarak da sayısız macera filmine heyecan unsuru olarak eklenmiş kayalara oyulmuş kemerli tüneller ile ünlü daracık Cape of Good Hope yolunda (Chapmans-Peak) otobüs şoförünüzün sürat denemesine tanık olmak.

Yolun sonunda deniz kıyısında ünlü bir ahşap tabela var. Üstünde “Afrika kıtasının güneydeki en uç noktasındasınız” yazıyor. Burada hatıra fotoğrafı bir mecburiyet. Ümit Burnu penguen, deniz aslanı, köpek balığı ve balinaların çok sevdiği bir yer. Deniz seviyesinden 162 metre yükseklikte kayalıklar üstüne kurulu fenere çıkmak da önemli bir ritüel. Ama tırmananlar iyice azan rüzgâr nedeniyle çoklukla yerde sürünerek bu ritüeli tamamlıyorlar.

Zimbabve ve Botsvana’da doğanın görkemi

Güney Afrika tur programlarında iki ülkeye daha gidiyorsunuz: Zimbabve ve Botsvana. Afrika kıtasının güney ucunu biraz kokladığınız bu kısa geziler esasında tam bir doğa şöleni.

Victoria Şelaleleri: Güney Afrika turlarına dünyanın en etkileyici ikinci akarsu harikası olan Viktorya Şelaleleri’ni ziyaret için bir günlük Zimbabve gezisi ekleniyor. 130 metre yüksekliğinde ve 1.7 kilometre genişliğindeki bu şelaleleri ormanın kıyısındaki bir patikayı takip ederek 15’e yakın gözlem noktasından izliyorsunuz. Halk arasında “Kükreyen Duman” olarak isimlendirilen bu şelale Zambezi nehrinin debisi arttığında göğe sıçrayan su zerrecikleri ile yüzeyde 700-800 metre yükseklikte bir su bulutu oluşturuyor.
Not: Igauzu Şelaleri’nde (suyun altına giren) bir nehir turu yapılabiliyor. Viktorya Şelaleleri’nde ise helikopter gezisi ile Zambezi Nehri’nin şelale öncesi oluşturduğu devasa deltanın üstünde ve suların döküldüğü muazzam kanyonda uçuluyor.

Chobe Milli Parkı: Botsvana, Avrupa ülkelerinde tüketilen dana-sığır etinin üçte ikisini sağlayan dev bir açık hava besi çiftliği. Daha da önemlisi elmas ve uranyum başta olmak üzere inanılmaz bir yer altı zenginliği var. Sonuç: 16 bin euro gibi şaşırtıcı bir kişi başı milli gelire sahip. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi sokaktaki insanın yaşam kalitesi standartları Afrika ortalamasının sadece bir çıt üstünde.
Seyrek ağaçlı sulak yemyeşil topraklar. Ekvatora yakın Afrika ülkelerindeki kurak mevsim burada hayli kısa, o nedenle büyük yabani hayvan göçleri de gözlenmiyor. Dolayısıyla Botsvana hayli tatminkâr bir safari merkezi.

Bu eşsiz doğa ile kucaklaşma deneyimini yaşamak için turlarda genellikle bir akşamüstü Zambezi Nehri tekne gezisi, bir de Chobe Milli Parkı’nda sabah erken arazi araçları safarisi bulunuyor. Bir Botsvana safarisinde örneğin Kenya’nın milli parklarında 3-5 tane gördüğünüzde sevinç krizleri yaşadığınız fil, aslan, suaygırı, zürafa gibi dört ayaklıları görmek için başınızı 30 dereceden fazla çevirmeye üşenmeye başlıyorsunuz. Sabahın kör karanlığında çıktığımız safari turumuz bir yavru bufaloyu kemiren 4-5 aslanla bitti.

* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.