En üst seviyeye çıkan kadın ve erkek tenisçiler kısa sürede dünyanın en zengin sporcuları listesine giriyor, milyonlarca kişi tarafından takip ediliyor. Bununlar beraber profesyonel tenis dünyasında son 2-3 yıldır bir değişim gözleniyordu. Çok uzun bir döneme damga vurmuş Roger Federer, Serena Williams, Rafael Nadal gibi çok büyük oyuncular emekliliğe doğru adım adım ilerliyordu. Üstelik varisleri de bir türlü bulunamıyordu. Adaylar çıkıyordu ama bunların istikrarlı olabildiğini söylemek güçtü doğrusu.
Ancak geçen hafta sonu New York’ta tamamlanan ABD Açık’ta gördük ki tenisin yeni kral ve kraliçesi karşımızda duruyor: Şampiyonluğu bileğinin hakkıyla kazanan 19 yaşındaki İspanyol Carlos Alcaraz ile 21 yaşındaki Polonyalı Iga Swiatek profesyonel tenisin gelecek 10 yılına damga vuracak yeteneğe, azme ve güler yüze sahipler. Bu iki genç dünya sıralamasının bir numarasında oturuyor. Swiatek zaten aylardır bir numaraydı. ABD Açık zaferiyle beraber Alcaraz da zirveye çıkmayı başardı.
Alcaraz özgüveniyle büyüledi
Önce çiçeği burnunda 1 numara Alcaraz’a bakalım. Öylesine bir öz güvenle oynuyor, kortta öyle varyeteli bir oyun oynuyor ki hayran olmamak elde değil. Belli ki New York’a da son derece konsantre ve hazır gitmiş. Çünkü üç tane beş setlik maç oynayıp kortta toplam 23 saat 59 dakika gibi rekor bir süre geçirmesine karşın kariyerinin ilk grand slam turnuvası şampiyonluğunu kazandı. Ayrıca öyle dip çizgiye takılıp kalan bir oyuncu da değil Alcaraz. ABD Açık’ta tam 287 kez filede gördük onu. Norveçli Casper Ruud’u biraz da etkili servis-volesiyle saf dışı bıraktı finalde. The Times’ın tenis yazarı Annabel Croft onun için “Djokovic, Nadal ve Federer’in bir karışımı” yorumunu yapıyor. Eski oyuncu ve yine yorumcu Paul Annacone ‘hem Agassi gibi hızlı bir raketi hem de Rafa gibi hızlı ayakları var’ diyor. Henüz ilk büyük şampiyonluğu olabilir ama daha şimdiden 10 grand slam turnuvası kazanır diyenler var. Hatta antrenörü Juan Carlos Ferrero daha da ileri gidip ’30 tane kazanmasını isterim’ değerlendirmesini bile yaptı. Bu biraz fazla iddialı olabilir ama bir fenomenle karşı karşıya olduğumuz da aşikâr.
