Deprem sonrası kendimden ve çevremden bildiklerim: Boğazından lokma geçmeme, üşüme, titreme, kalpte sıkışma hissi, uykusuzluk, beklenmedik ağrılar, kasılmalar, durdurulamayan düşünceler, ağlama krizleri. Bunları hissediyoruz çünkü şu an hepimiz bir travma sonrası bozukluk yaşıyoruz. Böyle bir felaketin ardından travmatik stres yaşamak çok normal. Yoğun bir şok, kafa karışıklığı, korku ya da aynı anda bir dizi çelişkili duyguyla uyuşmuş veya bunalmış hissedebilirsiniz.
Haberlerden ve sosyal medyadan yirmi dört saat kesintisiz olayın sonuçlarını takip etmek, acı ve kayıplarla ilgili korkunç görüntülerle bombardımana tutulmak ve bunlara tekrar tekrar maruz kalmak sinir sisteminizi altüst edebilir ve tıpkı olayı ilk elden yaşamışsınız gibi travmatik stres yaratabilir.
Anormal olaylar normal tepkiler
Ve bu stres güvenlik hissinizi paramparça edebilir, tehlikeli bir dünyada kendinizi çaresiz ve savunmasız hissetmenize neden olabilir. Şu an kendinizi fiziksel ve duygusal olarak tükenmiş hissediyor, odaklanmakta, uyumakta veya öfkenizi kontrol etmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Bunların hepsi anormal olaylara verilen normal tepkiler. Ve herkes farklı tepki verebilir, en önemlisi yanındakine dönüp onu hissiz addetmemek ya da üzüntü göstermesi için baskı kurmamak, yargılamamak. Kimisi olayı kabullenmekte zorlanır ve kendisini duygularından kopmuş hisseder. Kimisi korkar, kimisi çaresiz hisseder, kimisi öfkelenir, herkese kızar, neden bir şeyler yapmıyorsunuz diye birilerinin yakasına yapışmak ister. En kötüsü de olay sizin başınıza gelmediği için kendinizi rahatlamış hissedebilirsiniz ve bunu da suçluluk duygusu ve utanç takip eder. Anlayacağınız şu an içinizde işler bir hayli karışık.
İyileşmeye odaklanma zamanı
Bunların hepsi, hepsi normal. Şimdi artık kendinizi iyileştirmeye odaklanın. Birinci kural hislerinizi kabul edin. İkincisi bu travmatik olayı takıntılı bir şekilde yeniden kendinize yaşatmayın. Çok mümkünsüz görünüyor biliyorum, ancak ben iki günlük ağır bir ruh halinin ardından her şeyi kapattım, sevdiğim bir komedi dizisini açtım, birkaç saat sonra daha net düşünebiliyordum, beynimdeki sis biraz azalmıştı. Kendimi tekrar işime verdim, sizlere bu yazıyı yazabilmek için Bir Psikiyatristin Sinema Defteri adlı kitabını karıştırdım. Çeviri yaptım, kızımla oyun oynadım, yani rutinimi yeniden oluşturdum. Bir felaketten sonra, mümkün olduğunca normal rutininize geri dönmek travmatik stresi, kaygıyı ve umutsuzluğu en aza indirmenize yardımcı olacaktır. Ve çözüme odaklandım. Ben ne yapabilirim, nasıl yardımcı olabilirim? Dayanışma ruhu, kardeşlik her zaman insanlığa iyi gelmiştir zira. Uzm. Dr. Aslı Aktümen’in biraz önce bahsettiğim kitabında Game of Thrones – Kardeşlik ve Konuşulamayan Her Şey Hakkında bölümünde kardeşlik duygusu Freudyen bir yaklaşımla ele alınmış. “Freud’a göre (1921) kardeşler arasındaki ilk duygu düşmanlıktır ve ancak aile içinde kendilerine sunulan eşit ve adil bir sevginin varlığında eşit bir muameleyle birbirlerini kabul edecek ve bunun çiğnenmemesine özen göstereceklerdir” diyor Aktümen. O bozulan eşitliği, dolayısıyla da kardeşliği işte böyle felaketler tekrar dengeliyor. Size bugün tek kitapla geldim, ancak tavsiyem sevdiğiniz bir yazarın kitabında, aslında belki de güzel bir aşk hikayesinde, güzel bir kardeşlik hikayesinde kaybolup gitmeniz. Bu minvalde dikkatinizden kaçmış olabilecek bir kitap daha önereyim: Sihirli Bahçe. Bitkiler, yemekler, bunların gücüne hakim bir aile ve biraz da sihir.
Reçete:
Bir Psikiyatrsitin Sinema Defteri – Psikolojik Film Çözümlemeleri / Uzm. Dr. Aslı Aktümen / Yediveren Yayınları / 193 syf.
Sihirli Bahçe / Sarah Addison Allen / Çev: Volkan Tuncay / Epsilon Yayınevi / 263 syf.