Körlük’ü okumuş muydunuz? Herhalde okumayan kalmadı ama ben pandemi döneminde romana başka bir gözle bir kez daha baktım. Bu büyük roman bir salgın esnasında hukukun, sosyal hizmetlerin, okulların, devletin tamamen çalışmaz hale gelmesini, şiddet, hastalık ve umutsuzluğun herkesi sardığı bir hayatı anlatıyor. Bütün bu kelimelerin çok yakınlarında dolanmıyor muyuz şimdi? Ancak kitapta salgın bir gün geldiği gibi gidiyor. Hayat sanatı taklit eder mi? Eder. Örneğini çok gördük. Bir gün Corona da geldiği gibi gidecek ve biz elimizde o arada kendimize kattıklarımızla, biriktirdiklerimizle kalacağız. Orhan Pamuk’un yeni romanı Veba Geceleri’ni henüz okumadım, oradan da güzel bir şeyler çıkacağına eminim, ama en azından verdiği bir röportajdan şu cümleleri aklıma yazdım, belki size de iyi gelir: “İster aşk deyin, ister arkadaşlık, salgın zamanlarında insan hayat arkadaşının öneminin arttığını da görüyor. Dışarıda bir felaket varken insanlar birbirlerine daha yumuşak, daha anlayışlı, sevgi dolu oluyor. Dayanışma duygusu gelişiyor. Dışarıdaki felaketin yanında küçük kızgınlıklar önemini yitiriyor.” Hem zaten Orhan Pamuk yeni roman yazmış, okumayacağız da ne yapacağız? Reçete: 1. İki Şehrin Hikâyesi/ Charles Dickens/ Çeviren: Meram Arvas/ Can Yayınları 2. Körlük/ Jose Saramago/ Çeviren: Işık Ergüden/ Kırmızı Kedi 3. Veba Geceleri/ Orhan Pamuk/ YKY
Körlük’ü okumuş muydunuz? Herhalde okumayan kalmadı ama ben pandemi döneminde romana başka bir gözle bir kez daha baktım. Bu büyük roman bir salgın esnasında hukukun, sosyal hizmetlerin, okulların, devletin tamamen çalışmaz hale gelmesini, şiddet, hastalık ve umutsuzluğun herkesi sardığı bir hayatı anlatıyor. Bütün bu kelimelerin çok yakınlarında dolanmıyor muyuz şimdi? Ancak kitapta salgın bir gün geldiği gibi gidiyor. Hayat sanatı taklit eder mi? Eder. Örneğini çok gördük. Bir gün Corona da geldiği gibi gidecek ve biz elimizde o arada kendimize kattıklarımızla, biriktirdiklerimizle kalacağız. Orhan Pamuk’un yeni romanı Veba Geceleri’ni henüz okumadım, oradan da güzel bir şeyler çıkacağına eminim, ama en azından verdiği bir röportajdan şu cümleleri aklıma yazdım, belki size de iyi gelir: “İster aşk deyin, ister arkadaşlık, salgın zamanlarında insan hayat arkadaşının öneminin arttığını da görüyor. Dışarıda bir felaket varken insanlar birbirlerine daha yumuşak, daha anlayışlı, sevgi dolu oluyor. Dayanışma duygusu gelişiyor. Dışarıdaki felaketin yanında küçük kızgınlıklar önemini yitiriyor.” Hem zaten Orhan Pamuk yeni roman yazmış, okumayacağız da ne yapacağız? Reçete: 1. İki Şehrin Hikâyesi/ Charles Dickens/ Çeviren: Meram Arvas/ Can Yayınları 2. Körlük/ Jose Saramago/ Çeviren: Işık Ergüden/ Kırmızı Kedi 3. Veba Geceleri/ Orhan Pamuk/ YKY