18 Nisan 2024, Perşembe
30.04.2021 10:16

Gençleri anlamıyorum

Sevgili kitap terapisti, ben yaşını almış bir okurunuzum ve gençleri anlamakta, onlarla iletişim kurmakta zorlanıyorum. Kendi torunlarımla bu sürekli bir probleme dönüşüyor. Ne tavsiye edersiniz? Zerrin. Sevgili Zerrin Hanım, her şeyden önce bu köşeyi takip edip, bu soruyu soran bir anneanne yahut babaanneyle kim ne iletişim problemi yaşar hayal bile edemiyorum, ama madem sordunuz, madem bu konuda sıkıntıda hissediyorsunuz, bakalım elimizde neler var.  Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, ben ve 50’lerine merdiven dayamış ya da aşmış diğer arkadaşlarım da bu sıkıntıyı ara ara yaşıyoruz. Eskiden akıllı olan, eskiden komik olan, eskiden neslinin “cool”u olan biz, nedense bir eşik var sanki, o atlandığı anda artık öyle olamıyoruz. Ben çareyi mizahta buluyorum. Kendimle dalga geçebilmekte buluyorum. Geçen gün kaç yıllık 23 Nisan şarkısını yanlış söylediğimi kızım hemen yakaladı: “Sevinin büyükler, övünün küçükler” demişim. Tabii hemen geçti dalgasını unutkanım diye. “Yoo,” dedim “ben bundan sonra sevineceğim, buyur sen övün.” Günlerdir aramızda bunun kavgası veriliyor. Kim sevinecek kim övünecek…  Pardon lafı uzattım, hemen önerilerime geçiyorum. Son zamanlarda okuduğum harikulade bir kitap tam da bu özelliğiyle dikkatimi çekmişti. Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz. Amerika’da yaşayan Vietnamlı bir ailenin hikâyesini küçük bir oğlan çocuğundan dinliyoruz.  “İki dil birbirini götürür” der Barthes, üçüncü bir dili çağırır. Bazen kelimelerimiz az ve birbirine mesafelidir, bazense yok oluverirler. İki durumda da, her ne kadar cildin ve kıkırdakların boyunduruğunda olsa da, el dilin yetmediği noktada üçüncü bir lisan olarak hayata geçebilir.” İngilizce bilmeyen annesi ve anneannesi ile arasındaki dil farkından dem vuruyor olsa da aslında kahramanımız annesiyle kendisi arasında bir türlü kurulamayan diyalogdan bahsediyor bana kalırsa. Şaşırtıcı olan ise annesini atlayıp anneannesiyle o diyaloğu kurabilmesi. Orada da dil şefkat dili. Bunun da yazar tarafından bilinçli bir seçim olduğunu düşünüyorum. Şefkat. Önemsenmeli.  Bir başka önerim Her Şey Aydınlandı. Genç bir adam Amerika’dan Ukrayna’ya giderek elindeki eski bir fotoğrafla, soykırımda büyükbabasını Nazilerden kurtarmış olma ihtimali olan bir kadını aramaya başlıyor. Burada benim size dikkatle bakmanızı önereceğim karakter, bu genç çocuğa yolculuğunda eşlik eden yaşlı adam. Oradaki mizah aslında daha önce anlatmaya çalıştığımı en güzel şekliyle gösteriyor. Okumanızı muhakkak tavsiye ediyorum.  Yaranıza merhem bir başka kitap da şüphesiz Yaprak Dökümü. Aman şu bildiğimiz roman mı demeyin, bir de bu gözle okuyun. Çünkü aslında gençlerle yakalanamayan iletişim elbette nesil farkından kaynaklanmakta. Yaprak Dökümü’ndeki o sancılı dönem, yani Birinci Dünya Savaşı sonrası yılları şimdikinden çok mu farklıydı sizce? Orada Batılılaşma çabası ve bunun yarattığı zorluklar ekseninde anlatılan, bugün pekâlâ geçerliliğini korumakta. Batılılaşmış olsak da yahut yerimizi kabullenmiş ve bir Batı-Doğu sentezinde yaşasak da birbirinden farklı nesiller arasında daima bir yaklaşım farkı olacak. Gitgide birinden birine yakınlaştığımız için değil, evrimleşmenin kuralı bu olduğu için…  Bir de naçizane şunu söyleyeceğim. Görmüş geçirmiş nesillerin genç nesillerle bir iletişim dili bulmaya çalışması konusunda sizi örnek almalı, bunu onlardan beklememeliyiz. Teşekkürler ve tebrikler.   Reçete: 1. Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz, Ocean Vuong, Çeviren: Deniz Koç, Harfa. 2. Her Şey Aydınlandı, Jonathan Safran Foer, Çeviren: Algın Sezgintüredi, Siren Yayınları. 3. Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap Kitabevi.