20 Nisan 2024, Cumartesi
26.02.2021 06:00

İçip içip mesaj atmamak için

Sevgili kitap terapisti, pandemide her zamankinden çok içmeye başladım. Sarhoş olduğumda genelde eski sevgililerime, bazen de arkadaşlara uygunsuz mesajlar gönderiyorum, ne okumalıyım? (Rumuz: Marilyn) Sevgili Marilyn, isim Marilyn Monroe’dan geliyor sanıyorum, doğru mu? Umarım alkolden onun kadar mustarip değilsinizdir.  Her şeyden önce alkol kullanım bozukluğunuz olup olmadığını umarım bir profesyonelle görüşerek tespit etmeyi düşünürsünüz. Anlaşıldığı kadarıyla alkol aldıktan sonra yaptıklarınız ve sonrasında yaşadığınız pişmanlık ruhsal dengenizi bozuyor ve bu alkolün bedeninize verdiği zarar kadar kötü. Bunu sık aralıklarla yaşıyorsanız yorucu olmalı. Ancak bilin ki yalnız değilsiniz. Charles Bukowski şöyle demiş: “Kendime bir içki daha koyarken içmekle ilgili problem şu diye düşündüm. Eğer kötü bir şey olursa unutmak için içiyorsun; iyi bir şey olursa kutlamak için içiyorsun; hiçbir şey olmuyorsa bir şeyler olsun diye içiyorsun.” Yani belki de bu kadar hareketsiz geçen şu günlere bir hareket getirmek amacındasınız farkında olmasanız da. Charles Baudelaire de öyle düşünüyormuş: ‘Sarhoş Ol’ adlı şiirinde “Hep sarhoş olmalısın/İşte o kadar-başka yolu yok/Dünyanın yükünü sırtında hissetmemek için sürekli sarhoş olmak zorundasın/Ama neyle?/Şarap, şiir ya da erdem, nasıl istersen/Ama sarhoş ol” demiş.  Son mısraya dikkat. Şarap, şiir ya da erdem. Şiirle de sarhoş olabilirsiniz ya da erdem sahibi olarak da. Bakın bakalım o zaman istemediğiniz, ertesi gün pişman olacağınız mesajlar yazıyor musunuz?  Alkolün bir insana ne kadar zarar verebileceğini en çarpıcı şekilde anlatan eserlerden biri bence Trendeki Kız adlı romandır. Bana ilk kez bir alkoliğin gerçekten nasıl hissedebileceğini, yaşadığı o karanlık anların nasıl olabileceğini ve sonrasında kendisinden nasıl şüphe edebileceğini düşündürmüştü. Romandaki çarpıcı yan, alkol alan insanın kendisini zayıf olarak görmesiyle birlikte kendisine verdiği değeri küçültmesi, kendisine asla güvenmemesi ve kendinden her türlü kötülüğü ve düşkünlüğü bekleyecek olmasıydı. Romandaki gibi bir insanı öldürdüğünüzden şüphelenmediğinizi biliyorum ama sanıyorum aslında o mesajları gönderdikten sonra yaşadığınız da aynı değersizlik duygusu.  New Yorker dergisine göre ağzınıza bir kez daha alkol sürmemenizi sağlayacak bir başka roman ise Kayıp Hafta Sonu. Viskinin ucuzunu içmek için elinde nesi var nesi yok satan ama sonra kendini yalnızlığa mahkum edip kendinden nefret eden bir adamın hikâyesi.   Bir kadının alkolik bir adama maruz kalışını, toplumsal boyutta anlatması bakımından tarihin ilk örneklerinden biri olan kitap ise Wildfell Konağı Kiracısı. 1848 yılında yazılan bu feminist bakış açısına sahip kitabın yazarı Brontëler’den en az ünlü olan Anne Brontë.  Reçete:  İçmeye başladığınız an telefonunuzu kilitleyen aplikasyonlar. 1. Trendeki Kız, Paula Hawkins, Çeviren: Aslıhan Kuzucan, İthaki Yayınları 2. Kayıp Hafta Sonu, Charles Jackson, Çeviren: Hande Bahçecik, Can Yayınları 3. Wildfell Konağı Kiracısı, Anne Brontë, Çeviren: Mehtap Gün Ayral, Yedi