Sevgili Kitap Terapisti, geçen hafta yaşanan yangınlar, devletin umursamazlığı, aşırı yükselen sıcaklık bende aşırı bir kaygıya sebebiyet verdi. Sanırım travma sonrası bozukluk yaşıyorum. Ne önerirsiniz? İkbal Sanlı Sevgili İkbal Hanım, Travma sonrası bozukluk dediğiniz için hızla bir terapiste görünmeniz gerektiğini düşünüyorum. Lütfen bunu göz ardı etmeyin ve güvenilir bir terapist bulmaya gayret edin. Bununla birlikte sanıyorum şu an hepimiz az çok aynı ruh hallerini yaşıyoruz. Ben de geçen günlerde dünyanın sonunun geldiği bir rüya gördüm; ay üzerime yuvarlanmaya başlıyor ve ben de Everest’e tırmanarak kurtulmaya çalışıyordum. Rüyayı gördüğümün ertesi gününde derhal sosyal medyayı ve haberleri takibi bıraktım. Zira her mecrada konuşulan konular sadece yangınlar ve bu yangınlar karşısında kayıtsız kalınması değil, aynı zamanda gelecek yıllarda bizi nasıl felaketlerin de beklediğiydi. Pandeminin en ağır aylarını henüz geride bıraktık ve zaten çok zor bir 1, 1.5 yıl geçirdik, distopik bir gelecekten ödümüz kopuyor. Evet, gerçeklerle yüzleşmemizin faydaları var, ona göre önlemler alabiliriz ama her an felaket senaryolarına maruz kalmanın da içimizdeki umudu tamamıyla söndürmesi tehlikesi var. Bugün size her terapistin söyleyeceği şey kendimize mutluluk pencereleri açmak zorunda olduğumuzdur. Bunu kişisel hayatınızda etrafınızdakilerle yapabileceğiniz gibi kitaplarla da başarabilirsiniz. Gelin birlikte bize umut aşılayabilecek, hayat kapkaranlıkken bir gün ışığın yeniden parlayabileceğini gösterecek birkaç kitaba bakalım. Bunlardan ilki Gabriel Garcia Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk’ı. On yıllara yayılan bir aşk, bir kavuşma öyküsü. Florentina ile Fermina aralarına yıllar girmiş olsa da yaşlı günlerinde, artık gençlik başlarında duman değilken; kendilerini, hayatı, başkalarını çok daha iyi biliyorken, onlarca hayal kırıklıkları ve de mutluluklar yaşamışken yine de bir kez daha aşkı yaşamayı tercih ediyorlar ve ünlü yeraltı yazarlarından Thomas Pynchon’ın yorumuna göre de kitap insanlığa aşkın her yaşta yaşanabilir bir his olduğu mesajını vererek kalıpları yıkıyor ve umut veriyor. Aynı şekilde son sayfasını okuduğunuzda pes etmemek gerektiğini düşüneceğiniz bir başka kitap Zorba. Aslında okuması zor bir kitap. 1910’larda geçiyor olmasına rağmen bugünün kültürel bağnazlıklarına, tabularına çok benzer sosyal olgularıyla insanın yüreğine taş gibi oturan yerleri var. Ama tam hayat gibi bir roman. Üç beş sayfa mutlu, üç beş sayfa kederli. Daha çok şunu anlatıyor bize: Yerlerde sürünen ruhunu kaldır oradan ve hayata devam et, çünkü yapabileceğin tek şey bu. Bunların haricinde Buket Uzuner kitaplarının da (hangisi olursa olsun) iyi geleceğini düşünüyorum. Benim son olarak okuduğum Su, Toprak ve Hava bana daima umut vermiştir, çünkü doğanın gücünü tekrar tekrar hatırlatır ve Uzuner kanımca doğayı sevenleri de bir şekilde mükâfatlandırır. İşte böyle sevgili İkbal Hanım. Umarım bu kitaplar ruhunuza iyi gelir ve umarım zorlukların altından kalkmanın verdiği o gurur duygusu devam etmenize yardımcı olabilir. Sevgiyle.
13.08.2021 04:30
Umudumu kaybettim, ne okumalıyım?
Fiziğimle değil fikirlerimle gündem olmak istiyorum
31 Mart 2023
Türk annelerin ‘Paşam’ sendromu
24 Mart 2023
Biz polisiye romandaki suçlularız
17 Mart 2023
Ne kıyafet, ne yemek onlara insan gerek
Tüm Yazıları
03 Mart 2023