Modelliğe başlayalı üç yıl oluyor, yurt dışına açılalı ise sadece birkaç ay... 1.80 boyu, kısa ve küt saçları, uzun bacakları, her defileye ve markaya ders çalışır gibi çalışması ile kısa sürede modeller arası rekabetin çok fazla olduğu İtalya’da dikkatleri üzerine çekiyor ve Armani, Dolce Gabbana gibi markaların podyumlarında yürümeyi başarıyor. Bu hafta Milano’dayız. Konuğumuz Betül Ekşi ile hedeflerini, modellerin yurt dışına nasıl açılabileceğini ve Türkiye’den uluslararası model niye çıkmadığını konuştuk. Küçükken ne olmak isterdin? Voleybolcu olmak istiyordum. 8 yıl Büyükçekmece Kulübü A takımında profesyonel oynadım. Omzumdan ağır sakatlandığım için bırakmak zorunda kaldım. Uzun süre fizik tedavi gördüm, hareketlerim kısıtlı kaldı, ağrılarım oldu. Küçüklüğümde modelliğe de çok ilgim vardı. Annemin topuklu ayakkabılarını giyip evin içinde “Ben manken olacağım” diye dolaşırdım. Voleybolcu olamayınca modellik hayalimin peşinden gitmeye karar verdim. Bir yandan da Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde halkla ilişkiler okuyorum. Bu eğitim kariyerime de faydalı oluyor. Modellik sosyal beceri gerektiriyor. Güzellik yarışmasına katılmışsın sanırım. Onun hikayesi ne? Üniversite birinci sınıfta böyle bir deneyim yaşamak istedim. Şu anda saçma buluyorum. Kime göre, neye göre güzellik? Orada bir becerinizi gösterip birinin önüne geçmeniz pek mümkün değil. O ana kadar kendinize kattıklarınızı sergiliyorsunuz. Türk kızları bu yarışmalara genellikle oyuncu, ünlü ya da model olmak için katılıyorlar. Bir yarışmadan derece ile çıkmak bir anda sizi Türkiye gündemine oturtabiliyor. Bunu anlayabiliyorum. Ancak benim kariyerime olumlu ya da olumsuz bir katkısı olmadı. Modellik nasıl başladı? Herkes gibi bir ajansa yazılıp, seçmelere katılmaya başladım. 2017’de bir vesileyle Atıl Kutoğlu’nun defilesinden haberim oldu. Daha önce podyumda yürümemişim bile. Modellerin nasıl yürüdüğüne youtube’dan çalıştım ve seçildim. Podyuma çıktığımda dizlerim titredi, spotlar gözümü aldı ve etrafımdaki insanların bakışları çok garip geldi. İkinci kıyafeti giyip çıktığımda ise rahatlamıştım. Bir daha da hiçbir defilede öyle heyecanlanmadım. Sonradan bir koreograftan yürüyüş dersleri alarak yürüyüşümü geliştirdim. İlk defilenin Atıl Kutoğlu olması büyük şans. Sonrası nasıl ilerledi? Çok hızlı. Türkiye’de aklınıza gelen tüm önemli modacıların defilelerine çıkmaya başladım. Ama hayalim hep yurt dışına açılmaktı. Bunun üzerine ajansım Milano-Paris-Londra-New York’taki ajanslara dosyalarımı yolladı. Milano’da hep istediğim bir ajans beni kabul etti. 4 Eylül’de Milano’ya gelişimin 12’nci gününde Attico’nun koleksiyon çekimine katıldım. Üzerine Milano Moda Haftası’nda Armani, Dolce Gabbana defilelerine seçildim. Hem de Giorgio Armani, Dominico Dolce ve Stefano Gabbana’nın bizzat önünde yürüyerek. Tüm gelişmeler bir ay içinde oldu. Çok heyecanlı. Moda dahilerinin önünde yürümene gelmeden önce, seçmelere nasıl seçildiğini anlatır mısın? Önce kartlarımıza bakıyorlar. Boyumuzun 1.76-1.77’nin üstü olması lazım. Sonra tarz, saç kesimi gibi kriterler geliyor. Bunlar tamamsa bikinili, sıfır makyaj, saçlarımız yapılmamış fotoğraflarımızı istiyorlar. Dövme var mı, vücutta yara izi var mı, bacak boyu uzun mu ona bakıyorlar. Tüm bunlar beğenilirse seçmelere çağrılıyoruz. Giorgio Armani karşısında yürümek nasıl bir duyguydu? Giorgio Armani 87 yaşında ve hala defilesinde yürüyecek modelleri kendi seçiyor. Ben 500-600 kızla birlikte hem Giorgio Armani, hem Emporio Armani seçmelerine katıldım. Her ikisine de seçilen 20 civarı model arasındaydım. Armani çok ince bacak seviyor ve ince bacaklılara kısa elbise ya da tulum veriyor. Bana da bir elbise, bir tulum uygun gördü. Kıyafetleri giyip bir daha yürüdüm. Kolyeye çantaya baktı, ona göre kombinledi, değiştirdi. Bazı modellerin giydikleri elbiseleri üstlerinde beğenmedi, komple değiştirdi. Ben karşısında çok ama çok rahattım. Tabii ki kendimle gurur duydum ama kendime o kadar çok inanmıştım ve kendimi oralarda görmüştüm ki, bana olacağını bildiğim şeyleri yaşıyormuşum gibi geldi. Aynı ekip, geçen hafta Dubai’de yine Armani defilesine katıldık. Dolce Gabbana defilesini anlatır mısın? Dolce Gabbana için bir eleme daha oldu. Podyumda çok yüksek topuklu ayakkabılarla yürünecekti. Bir de onlarla yürüyüp yürüyemediğimize baktılar. Dominico Dolce ve Stefano Gabbana çok eğlencelilerdi. Onlar da aynı şekilde üstümüze en yakışacağını düşündükleri elbiseleri bizzat kendileri seçti.

