
Filmlerde aktristler yer alır, biz de dijital aktristleri yaratıyoruz. Tasarımından, üç boyutlu hale gelmesine kadar... Anatomi, sanat, tarih bilgisine ve araştırma yetisine ihtiyaç duyulan bir meslek. Deadpool, Thor, Spiderman gibi Hollywood yapımlarında çalışmıssın.. Evet. Deadpool ve Terminator filmlerinin yönetmeni Tim Miller, stüdyonun aynı zamanda sahibiydi. Birçok firmaya dağıtılan işlerden bir kısmı da kendi firması Blur Studio’ya geliyordu. Ben de, henüz 25-26 yaşlarında bu filmler için iş yapma fırsatı yakaladım. Genç yaşta, önemli bir deneyim. Tabii, müthiş bir deneyim. Angela Bassett, Alicia Vikander gibi Oscarlı isimlerle birebir çalışma fırsatım oldu. Angela Bassett’i Rainbow Six adlı oyun sinematikleri için dijital olarak yeniden yarattım. Alicia Vikander ile Epic Games’in teknoloji demosunu bir araya getirirken çalıştık. Kendisini 13-14 yaşlarında, bir İsveç folklor hikayesinin başkahramanı olarak yeniden tasarladım. Filmlerden bilgisayar oyunlarına geçişin nasıl oldu? Oyun sektöründe çalışmak biliyorsunuz çocukluk hayalimdi ve eninde sonunda olacaktı. Blur Studio’daki dördüncü senemde Sony Playstation benimle irtibata geçti. Yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını ve bir sanat takımı kurduklarını söylediler. Çok detaylı konuşmaya gerek kalmadan yeni God of War üzerinde çalıştıklarını anladım. Birkaç ay sonra Playstation çatısı altında Santa Monica Studios’da karakter artisti olarak işe başladım. God of War gibi çok büyük bir oyunda çalışmak nasıl bir histi? O günlerde, tam aradığım şeydi. Playstation 4 ömrünün sonuna geliyordu ve bu teknolojiyi sınırlarını zorlayarak ileri taşımak gerekiyordu. Hem mühendislikten, hem de film sektöründen geldiğim için bu sınırları zorlamak adına büyük keyifle çalıştım. Onun ötesinde çok büyük bir hayran kitlesi olan bir oyunu, baştan tasarlamanın sorumluluğu vardı üzerimizde. Nasıl bir sorumluluk? Yaklaşık üç senemi Kuzey kültürlerini, Vikingler’i ve buna bağlı mitolojileri araştırarak ve öğrenerek geçirdim. Yeni müzikler, yeni alfabeler, yeni bir moda yaratmamız gerekiyordu. Her gün karşımıza yeni problemler çıkıyordu, gecemizi gündüzümüze katıp çalıştık. İşin sonunda çabalarımızın karşılığını aldık; yaptığımız oyun gelmiş geçmiş en iyi birkaç bilgisayar oyunundan biri olarak anılıyor. Şu anda League of Legends’ın yapımcısı Riot Games’de Art Direktör olarak çalışıyorsun. Nasıl gelişti? Blur’de çalıştığım günlerden beri Riot Games ile irtibat halindeydim. Yeni ve daha büyük sinematik işler yapmaya başladıklarında stüdyoya gelmişlerdi. Ardından birlikte çalıştığım birçok arkadaşım, Riot Games’e geçti. Ben de arkadaşlarımı görmek için stüdyoya gidip geliyordum. Birkaç sene önce de yeni kurdukları bir takım için beni çağırdılar ve o gün bugündür keyifle çalışıyorum. Riot Games’de bugüne kadar ne tarz projelerde çalıştın? İlk defa 2013 yılında League of Legends sinematikleri için Jax adlı karakteri ve geçtiğimiz yıllarda da K/DA müzik grubunun üyeleri Kai’Sa ve Evelynn’i bir araya getirdim. League of Legends dünya şampiyonası açılışlarındaki sahne gösterilerinde de başkarakter artist ve karakter sanat yönetmeni olarak takıma katkılarım oldu. Çizimlerin çok gerçekçi? Sırrın nedir? Merak diyelim. Benim yaptığım işin en sıra dışı yanlarından biri sanat ve teknolojiyi çok benzersiz bir biçimde birleştirmesi. Üretmediğim vakitlerde genellikle doğaya kaçıyorum, fotoğrafçılık ile uğraşıyorum. Fotoğrafçılığın gözümün ve algımın gelişimine çok katkısı var. Işık ve renkler nasıl çalışıyor, neden farklı materyaller farklı görünüyor... Hem tekniğim, hem sanatım besleniyor. Amerika’da teknoloji alanında çalışmak isteyen çok genç var. Sence nasıl bir yol izlemeliler? Sanat ve teknoloji sektörü temposu çok yüksek bir sektör. Böyle bir kariyer arzuları varsa, genç yaşta denesinler. Yaş ilerledikçe bazı şeylere hem mental, hem fiziksel olarak ayak uydurmak zorlaşıyor. Ben bir yandan da birçok genç sanatçıya mentorluk yapıyorum. İnsanlara gerekli bilgiyi ve yöntemleri öğrettikçe, onların da başarıya ulaştığını görmek beni çok motive ediyor. Başarılı olanlarda da ortak özellikler görüyorum; eleştiriye açıklar, kendilerine karşı dürüstler, hatayı başkalarında aramıyorlar, mazeretler üretmiyorlar, kendilerini geliştirmeye devam ediyorlar.