Floransa Güzel Sanatlar Akademisi’nden sonra, Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Grafik Tasarımı ve Görsel Sanatlar eğitimi gördü. Mezun olduktan sonra bir reklam ajansının kurucu ortağı oldu. Kontrastların uyumu üzerine olan kişisel merakı, onu üretmeye sevk etti. Reklamcılığı sayesinde ürettiklerini kısa sürede pazarladı ve dünyaya açılması kolaylaştı. Eserlerinde mitolojik figür Herkül’ü, modern hayata adapte olmuş biçimde sıkça kullandı. İşleri Londra’dan Paris’e, Roma’dan New York’a dünyanın birçok şehrinde sergilenen, Fransız Les Galeries Bartoux’nun temsil ettiği Emre Yusufi ile dünyaya nasıl açıldığını ve NFT dünyasında yaptığı ilk satışları konuştuk.
En statik ve en dinamik şeylerin uyumu
Mezun olduktan sonra reklam ajansı kurmuşsunuz. Evet. Grafik tasarımcısıyım. Reklamcılık insana şöyle bir beceri kazandırıyor: Kendinizi ve işinizi binlerce kez müşterilere anlatıyorsunuz. Müşteri size para vereceği için ön yargılı dinler, o nedenle ikna edici olmalısınız. Bu deneyimin ileriki yıllarda sanatçı olarak yurt dışına açılmamda çok katkısı oldu. Oraya geleceğim ama sanattan para kazanabileceğinizi ilk ne zaman anladınız? Reklamcılık yıllarımda sırf merakımdan “Masumiyete Dönüş” diye bir seri yaptım. Göz, büyümesini ilk tamamlayan organ. Bebek ve çocukların masum ifadeleri, gözlerinin yüzlerine oranla daha büyük olmasından kaynaklanır. Çizgi filmlerde ondan kocaman gözler kullanılır. Erişkin insanların gözlerini karikatürize etmeden, anlaşılmayacak boyutta büyüterek, masum ifadesi verip veremeyeceğimi merak ettim. İfadeleri çok değişti ve bu iş çok beğenildi. İlk işimi böylece satınca “Devam edeyim” dedim. Yedi yıl önceydi. Heykele geçiş nasıl oldu? Benim tasarım anlayışım kontrastın harmonisinden doğuyor. Yumuşak-sert, siyah-beyaz, mat-parlak. Statik ve dinamik de bu kontrastlardan biri. Dünyadaki en statik şeyle, en dinamik şeyin uyumunu merak ettim. En statik şey benim için heykel, en dinamik şey de motosiklet. Bir heykeli motora bindirmeye karar verdim. Bu heykel adına ilk fikirdi.Fikirsel kontrast: Mitolojik-modern
Bu heykel nasıl Herkül oldu? Heykeli motora bindirme fikri ile birlikte, “Kimin heykeli olacak?” sorusu da ortaya çıktı. Belki de Floransa yıllarımın etkisiyle Herkül’de karar kıldım. Bir defa Herkül yarı insan, yarı Tanrı. İnsan olmaya ve insanların hayatına duyduğu bir heves var. Onu insanlaştırmaktan ve sıradan işler yaptırmaktan çok keyif aldım. İnsanlara da “Siz de Tanrı olabilirsiniz” mesajı veriyor sanki. İnsanlar gücü seviyor. Güçlü, kaslı bir figür görmek hoşlarına gitti. Fikirsel bir kontrast da var burada; mitolojik ve modern. Herkül tarihten günümüze ışınlanmış, kahve içen, kaykay kayan ulaşılabilir bir figür haline geldi. David Bowie’nin “We Could Be Heroes” sözünü de YUSUFY (kendi giyim markası) tasarımlarında kullanmayı çok seviyorum.Sanatın çok sayıda üretilmesine karşıyım
Heykeller gerçek boyutlarda, nasıl yapıyorsunuz? Dijital modellemesini yaptıktan sonra, kalıbını alabilmek için teknolojinin yardımıyla prototip üretiyorum. İlk işlerimi İtalya’da Rimini’de bir atölyede hayata geçirdim. Dünyada bilinen birçok sanatçının eserleri bu tip atölyelerden çıkıyor. Altın boks eldivenli Herkül’ü orada yaptık. Fakat sonra dedim ki, ben bu işi Türkiye’de yaparım, bizim teknolojimiz daha ileri. Ve dönüp kendi dökümhanemi kurdum. Şimdi baştan sona üretimi kendi stüdyomda yapıyorum. Büyük işleri yapmak yaklaşık üç-dört ay sürüyor. Kalıp çıktıktan sonra sınırsız üretebilirsiniz. En fazla altı adet. O da galerim çok isterse. Büstlerimden tek edisyon yaparım. Aynı kalıp olsa da, farklı malzeme, renk, tasarım kullanırım. Sanatın çok sayıda üretilmesine karşıyım, fiyatı da düşüren bir şey.