Osmanlı sanatına gönül vermiş koleksiyoner bir aileye doğuyor. Milano Bocconi Üniversitesi’nde moda yönetimi okuduktan sonra, Asya kültürlerine karşı duyduğu ilgi nedeniyle Şangay Fudan Üniversitesi’nde Çin kültürü üzerine yüksek lisansını tamamlıyor. Abisine düğününde takmak için eğlenceli ve zamansız bir kol düğmesi bulamayınca, kendi çiziyor. Bu ilk tasarımı oluyor. Bu hafta İstanbul’dayız. Konuğumuz rüyalarında gördüğü fantastik dünyayı tasarımlarına yansıtan, dev böcekler, sinekler, iri gözlerden oluşan sıra dışı mücevherleriyle takısever kadınların kalbini fetheden Begüm Khan markasının kurucusu Begüm Kıroğlu. Sizi tanıyalım. Size “Kim örümcek, kaplumbağa takar?” diyen oldu mu? Olmaz mı? Yüzüme gülenler oldu. Hem bu hayvanları yapmamı saçma buldular, hem de kol düğmesi yapmamı... Sonra kadın mücevheri tasarlamaya başladığımda da garipsendim. İlk kadın tasarımım olan uçlarına top taktığım kaplumbağa küpeler, çevremin en dalga geçtiği, fakat dünyada en çok satan, taklit edilen tasarımım oldu. Peki neden sinek, böcek? Kafamdaki ve rüyalarımdaki dünyanın içinde yaşıyorum. İri gözler sürrealizmi sembolize ediyor, hem bizim kültürümüzde “nazar” anlamına gelir, hem üçüncü göz anlamına... Böcek Mısır kültüründe uğurdur. Hayvanların dünyasına dair her şey bana büyüleyici geliyor. Henüz tasarımını yapmıyorum ama mezarlıkları severim, iskeletleri severim, mezarlıklardaki selvi ağaçlarını, yabani çiçekleri severim. Birçok insana güzel görünmeyen, hatta çirkin gelen şeylerin içindeki güzelliği görüyorum. Hatta kendimi de bu küçük hayvanlara benzetiyorum. Şu an dünyada kaç noktada satılıyorsunuz? 20 kadar ülkede satılıyoruz; Net a Porter, Matches Fashion, New York Bergdorf Goodman, Londra Selfridges, Miami Webster gibi... Yakın zamanda Dubai’de Orta Doğu’nun dev lüks markası Ounass’ta satışa çıkıyoruz. Nişantaşı’nda o rüyalarımda gördüğüm film setini andırır ortamı yarattığımız nefis bir showroom’umuz var. Alışverişten öte, Begüm Khan dünyasına adım atılan bir yer. Vitrine takı değil, sanatçılarla yaptığımız iş birliklerini koyuyoruz. Sanat galerisi gibi bir yer oldu. Sinan Tuncay’la yaptığınız iş birliğinden bahseder misiniz? Sinan New York’ta yaşayan multidisipliner bir sanatçı. Ataerkil kültürün kalıplarıyla şekillenen toplumsal cinsiyet rollerini irdeleyen, toksik erkeklikle dalga geçerek tersten feminizm yapan biri. Sinan’ın işlerini görsel olarak çok beğeniyorum, sembolize ettiği şeye inanıyorum, özgürlüğüne ve kendini espriyle ifade etme şekline hayranım. Benim son koleksiyonum olan “Protector Eyes”ın tanıtımını birlikte çektiğimiz videolar ve basılı malzemelerle yaptık.
Şişenin hikayesi ne? Toplantımızda Guerlain’in binası kurulduğunda, Champs-Elysees’nin gül bahçeleriyle dolu olduğunu öğrendim. Parfüm Uzak Doğu’yu anımsatan sandal ağacı, Akdeniz’e özgü bergamot notalarından oluşuyordu. Zihnimde yine bir masal oluşmaya başladı: Bir kraliçe arı, gül lokumları ve tatlı şerbetlerle ziyafet çekmek üzere İstanbul’a kanat açar. Sonra göz kamaştırıcı bir mücevher gibi süslü ve romantik anılarla dolu olarak Paris’e döner ve bir orkidenin taç yapraklarına konarak ışık olur. Guerlain’in de sembolü arı olduğu için “The Bee Bottle” şişesinin fikri böyle ortaya çıktı. Bronz dökümden oluşturulan bir taban, 24 ayar altınla kaplandı ve yaklaşık 6 bin 500 adet kristalle, el işçiliğiyle bezendi. Tüm dünyada sadece 15 adetle sınırlı olarak satışa sunuluyor. Kabarık elbiseler giyiyor, taçlar takıyorsunuz. Normalde nasıl birisiniz? Ben Begüm Khan markasının yüzüyüm. İnsanın ne isterse o olabileceği, o masalsı, muzip hayal dünyasına aidim. Temsil ettiğim şeyin markaya çok yakıştığını düşünüyorum. O kıyafetleri giyip tacı takınca kendim de o havaya giriyorum. En son Vogue Arabia’nın galasına, orada ülkemi de temsil ettiğimi düşündüğüm için, abartılı bir Hakan Yıldırım elbisesi ve taçla gittim. Günlük hayatımda evde taçla oturmuyorum tabii. Spora giden, işe giden bir insanım. Taçlardaki taşlar ne? Kristal var, yarı değerli taş var. Önce tasarımı yapıp sonra o tasarıma uygun taşları seçiyorum. Taçlardaki taşlar gerçek olsa kafama takıp dolaşamam tabii. Milyon dolar olur değeri. Bana göre tasarımın fiyat olarak ulaşılabilir ve takılabilir olması lazım. Mesela yüzüklerde değerli taş kullanıyorum ama büyük şov parçalarında kristale yöneliyorum. Günlük hayatta kullanılamayan tasarımın bana göre pek anlamı yok.
31.12.2021 04:40
İki küçük kol düğmesi bütün bir kariyer hikayesi
Dünyanın en gözde tasarımcıları arasında gösterilen Begüm Khan’ın yolculuğu bir tesadüfle başladı
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Bir sabah uyandınız ve hiç koku almıyorsunuz…
08 Aralık 2023
Pişirdiklerimi yiyen duygusallaşıyor
28 Nisan 2023
Türkiye’de yaşarken de göçmendim
27 Ocak 2023
Güzel bir film izlerken akan gözyaşı iyileştirir
Tüm Yazıları
04 Kasım 2022