Bir video serisi sistemin yaldızlarını döktü. Bir süredir bir suç örgütü lideri ile bir bakanın ekranlardan atışmasını izliyor ülke. İlk bakışta anladığımız, devletin de dahil olduğu bir örgütlenme ve ilişki ağı içinde rol değişimi olduğu. Şimdi rolü biten, sahneden indirilen bazı itiraflarda bulunuyor ve esas itibariyle tüm söyledikleri eski rolünü geri istemesi üzerine. Çok şaşırmadık aslında. Çünkü bu tür bir örgütlenmenin ve işbirliğinin varlığı Susurluk’tan beri biliniyor. Ama yine de videolar on milyonlarca kez hele TikTok’ta yüz milyonlarca kez seyredilmiş durumda. Bu süreç ve tartışmalar isimler etrafında yoğunlaşırken aslında önemli bir toplumsal zihni kırılma da yaşanıyor bana kalırsa. Aslında devletin demokratikleşmesi ve şeffaflaşması, güçler ayrılığının ve denge-denetleme mekanizmalarının tesisi, toplumun demokrat zihniyete doğru dönüşümü için dinamikler ve fırsatlar üreten bir süreç bu. Fakat siyasi ve entelektüel zeminde ağırlıklı olarak bu süreç etrafında oluşması gereken “demokrasi talebinde güçlenme” henüz yaşanmıyor. Çünkü bu itiraflara dayanan tartışmalar kişiler ve suçlar üzerinden yürüyor. İtiraflar da tartışmalar da esas itibariyle cinayetlerin ve cinayet girişimlerininin ardındakilerin kim olduğunu teşhir etmek ve cezalandırmak üzerine. Bir de elbette siyasi sorumlu olarak İçişleri Bakanı’nın istifası talebinin yoğunlaştığı, iktidarın zayıfladığı tespitlerinin yaygınlaştığı gözleniyor. Hepimiz biliyoruz ki bu cinayetler ve cinayet girişimleri, el birliğiyle devletin görevlilerinin de aktif rol oynadıkları suçlar. O görevlilerin adlarının konması, mahkemeye çıkarılmaları ve cezalandırılmaları, ilgili bakanın da istifası isteniyor. Yani tartışma aktörler üzerine inşa ediliyor. Halbuki, devlet mekanizmasının ve bürokrasinin önemli bir kesiminde var olan zihniyeti tartışmalı ve bununla hesaplaşmalıyız. Tartışmalar devletçi zihniyetin bu suçları meşru görmesini, örgütlemesini, suç örgütleriyle iş birliği yapmasını yani “kimler ne yaptı, kimler cinayet işledi” yerine “neden bunları yaptıkları” üzerine inşa edilebilirse daha kalıcı çözümler üretmek mümkün. Sistemin duvarlarında kendi aktörlerinin, iş birlikçilerinin, tetikçilerinin açıkladıklarıyla bu denli ayan beyan oluşan çatlak bir fırsat üretebilir, tartışmalar devletin, yargının ve yönetimin yeniden yapılanması için bir demokrat talep ve hareket enerjisi üretebilir. Şimdi anlaşılıyor ki Hrant Dink, Tahir Elçi gibi suikastlarla varlığını sürdüren devlet içindeki kayıt dışı örgütlenme, bu süreçte hem güçlenme ve yaygınlık hem de çok daha yüksek siyasi makamlarla iş birliği fırsatı yakalamış. Bu türden kayıt dışı her örgütlenme ve işte olduğu gibi, örgüt ve ilişkilerin nerede devletin, iktidarın politikaları ve yararına, nerede örgüt unsurlarının bireysel güç ve menfaatleri için çalıştığı karışmış durumda. Yine anlaşılıyor ki bu karışma, iç içe geçme hali iktidar blokunun zihni ittifakı oluşturulurken de başrolde olmuş. Daha iki hafta önce kripto para piyasalarındaki büyük dolandırıcılık vesilesiyle de yazmıştık. Bu türden örgütlenme ve ilişkilerin mecburiyetçi ortakları var. İster dolandırıcılık ister uyuşturucu kaçakçılığı isterse de tetikçilik olsun bu türden işlerin mutlaka siyasi, bürokrat, iş insanı ortakları var. Ama bu kez anlaşılan Türkiye’deki örgütlenmenin bu ortakları yalnızca yerel siyasetçi, bürokrat ve iş insanı değil; küresel ortakları, hedefleri ve çalışma alanı da var. Baksanıza konuşulanlara, Venezuela’dan Azerbaycan’a, Kıbrıs’tan İran’a, Suriye’ye Katar’a ya da birçok yabancı gizli servise kadar küresel ölçekte bir mesele var karşımızda. Bu küresel boyut nedeniyle bu kez meseleyi geçiştirmek de kısa yoldan temizlik de çok kolay olmayacak gibi görünüyor. Yine bu küresel boyuttaki ilişki ağındaki iç gerilim, iktidara yine küresel güçlerin saldırısı altında olduğuna dair bir savunma imkanı sağlıyor. Ama asıl gerilim, iktidarı oluşturan yerel zihni koalisyonun içinde gelişiyor. Bizim sahnede gördüğümüz de bu yerel kısmı şimdilik. Bu meseleyi çözebilmek ve bu çürümüşlükten arınabilmek için bazı şeyleri birbirinden ayırarak konuşmak ve çözmek durumundayız. Bizler yurttaşlar olarak Cumhurbaşkanı’ndan, adı geçen herkesin, bakan ya da tetikçi de olsa mahkemelerde aklanmalarının veya cezalandırılmalarının önünü açmasını talep edebiliriz. Ama asıl meselemizi çözemeyiz. Asıl bu iktidarın ve devletin her türlü muhalefeti düşmanlaştıran, şiddetle bastırmayı ve yok etmeyi meşru gören zihniyetiyle siyaset zemininde hesaplaşılmalıdır. Bu yaşananlar ve açığa çıkanlar etrafında oluşması gereken, devletin 100 yıllık zihniyetinin geriletilmesi yani özü itibariyla düzene muhalefet iken, sıkışılan yer iktidara muhalefet oldu. Düzene muhalefet, iktidara muhalefeti içerir. Ama iktidara muhalefetten ibaret değildir. Yalnızca iktidara muhalefet pozisyonuna sıkışmak, giderek odak kayması doğurabilir. Düzen ile iktidar arasındaki günlük çekişmeler abartılır, giderek düzenin falsoları değil iktidarın falsoları öne çıkmaya başlar ve farkında olmadan ve siz iktidara muhalefet ederken düzenden yana pozisyon almış olabilirsiniz. Elbette yaşananların kısa vadede görünebilecek siyasi sonuçları var. İktidar blokunun ana aktörü olan Ak Parti’nin afallamış durumda olduğu, gelişmeleri ve gündemi kontrol edebilme maharetini ciddi biçimde kaybettiği gözleniyor. “Yürütmeye, yargıya, yasamaya” bu denli hakim olduğu, “medyayı, mahkemeleri, maliyeyi” toplumsal mühendislik amacıyla sonuna kadar kullanmayı doğal gören bir siyaset anlayışına sahip iktidarın yine de kayıtdışı örgüt ve ilişkilerle bu kadar iç içe oluşunun toplum tarafından da görülüyor olduğu aşikar. Bir başka siyasi sonuç olarak, bir yıl içinde Erdoğan sonrasının en büyük adayı olan iki siyasetçinin ne denli zaafları oldukları ortaya çıktı. Daha da önemlisi iki veliaht adayı da şimdiden oyun dışı kaldı. Tüm bu gelişmeleri pandemi, aşı temin edilememesi, dört yıldır süren ekonomik buhran gibi meselelerin getirdiği tüm zorluklarla bir arada düşünürsek, toplumun büyük bir travma yaşıyor olduğunu söylemek mümkün.
28.05.2021 06:00
Bu çatlaktan bir fırsat çıkabilir
Videolar yayımlandıkça, devlet içindeki kayıt dışı örgütlenmenin yüksek makamlarla iş birliği fırsatı yakaladığını görüyoruz. Fakat tartışma kişiler ve suçlar üzerinden yürüyor. Oysa devlet mekanizmasındaki zihniyeti tartışmalıyız. Sistemdeki çatlak, bunun için bir fırsat üretebilir
Yolumuz Batı'ya mı Doğu'ya mı?
20 Aralık 2024
Zafer de denge de kalıcı olmayabilir
13 Aralık 2024
Türkiye’nin değişen yüzü
29 Kasım 2024
Kıvançta değil kaygıda ortaklaşmak
15 Kasım 2024
Açılıma tepkisizliğin ardında ne var?
Tüm Yazıları
08 Kasım 2024