Çankırı’daki ‘insanımsı’ evrim tarihini değiştirir mi?

Eğer insanlık için “soruların sorusu” denebilecek bir şey varsa bu, muhtemelen insanın kökeni sorusudur. Biz nereden geldik? Nasıl olduğumuz yere geldik? Neden sadece biz medeniyetler inşa edebilecek kadar zekiyiz? Milenyumlardır insanın aklını kurcalayan bu sorulara, son 164 yıldır net bir cevap verebiliyoruz: Evrim.

Maalesef evrimden bahsedince (hele ki insanın var oluşu bağlamında evrimden bahsedince) insanlar gerilebiliyorlar; fakat fazla detaya girerek konuyu dağıtmaksızın söyleyebilirim ki bilim camiasının tarihte belki de görülmemiş kadar geniş bir kısmında, neredeyse istisnasız olarak alandaki her bir uzmanın kabul ettiği bir şekilde, insanların kendilerinden önce gelen türlerden evrimleşerek var olduklarından eminiz. Sadece insanlar da değil, bütün canlılık evrimleşerek var oldu. Yani kütleçekiminin tam olarak ne olduğundan emin değiliz mesela ama insanların evrimleşerek var olduğundan eminiz. Eldeki kanıtlar öylesine net ve tartışmasız. Neye inanırsanız inanın, ne düşünürseniz düşünün, iş bilim olduğunda, insanın kökeni konusunda bir soru işareti yok: 4 milyar yıllık canlılık tarihinde sadece 1 milyon yıl önce bile yoktuk, 300 bin yıl kadar önce var olmaya başladık ve bu varoluş birdenbire değil, insan-öncesi bir türün (yani Homo sapiens türünden önce yaşamış bir türün) nesiller boyunca devam eden birikimli seçilim yoluyla, kademeli ve yavaş bir şekilde değişmesiyle oldu.