05 Kasım 2024, Salı Gazete Oksijen
06.08.2021 04:30

Bodrum'da sahadan önemli notlar...

Bodrum’da yangınlara müdahale eden gönüllüler arasında ismi öne çıkan Deniz Kılıç, afetler karşısında sivillerin artık daha organize ve donanımlı olması gerektiğini söylüyor

Deniz Kılıç, uzun yıllardır Bodrum’da yaşayan profesyonel bir rehber. 90’a yakın ülkede bulunmuş, Türkiye’nin en kapsamlı “Gezginler Zirvesi”ni düzenlemiş; “Out of Eden Walk” projesinin Türkiye ayağını Pulitzer ödüllü Paul Salopek’le birlikte yürümüş; Bodrum için alternatif turizm rotaları geliştirmiş biri. Ama Kılıç’ın rehberliğinin yanı sıra başka merakları da var: Dağcılık yapmak, dünya sıcak hava balon şampiyonasına katılmak, Motokros ve Enduro yarışçısı olmak veya motosikletiyle 107 günde Bodrum’dan Cape Town’a gitmek gibi…

Deniz Kılıç’ın Manavgat’a giderken götürdüğü bilhassa soğutucular ve taşınabilir şarj aletlerine itfaiye çalışanları çok sevinmiş.
Deniz Kılıç’ın Manavgat’a giderken götürdüğü bilhassa soğutucular ve taşınabilir şarj aletlerine itfaiye çalışanları çok sevinmiş.
26 Mart tarihli Oksijen’deki Bodrum söyleşimizde bunları anlatmıştım zaten, niye şimdi bir daha Deniz Kılıç’tan bahsediyorum? Çünkü Manavgat’ta 28 Temmuz’da yangın başladı; Bodrum’dan yola çıkan Deniz Kılıç cipini tanıdığı yardımseverlerden topladığı malzemelerle doldurup,  30 Temmuz sabahı Manavgat’taydı. Orada yardımları dağıttı, görevliler ve köylülerle birlikte çalıştı, çadırında yatıp yangın bitene kadar da Manavgat’ta kalmaya niyetliydi, lakin Bodrum’da yangınlar ciddi boyutlara ulaşınca geri dönüp, bu kez Bodrum için çalışmaya başladı. Günlerdir sahada ya alevlerin arasında ya evlerin tahliyesinde ya da yardım taşıyor. Bodrum’daki sivil organizasyonda ismi o kadar öne çıktı ki bir akü firması bile Kılıç’ı arayıp, “Nasıl yardım edebiliriz, ne gönderelim” diye sormuş. O nedenle kendisinden bizimle şu yaşadığımız son bir haftadan çıkardığı notları paylaşmasını istedim: En güçlü yönümüz: Yardımcı olmak için çırpınan çok güzel insanlar var ve sayıları çok. Onlara sadece ne istediğini söyle yeter; birbirlerini tanımıyorlar bile ama hemen iletişime geçiyorlar, lazım olanı buluyorlar, alıyorlar ve anında gitmesi gereken noktaya kadar ulaştırıyorlar. En büyük eksiğimiz: İlk yardım ve felaketlere müdahale konusunda hepimiz eğitimsisiz. Akıl ve özveriyle bir yere kadar götürebiliyorsunuz, ama profesyonellik şart. Sahada ne yapması gerektiğini bilmeyen insan çok. Bizim daha fazla motivasyonu yüksek, kondisyonlu, maraton koşucusu insanlara ihtiyacımız var. En dikkat çekici: Yardım yapmak isteyenler belli bir kurum yerine güvendiği insanların sosyal medya üzerinden oluşturduğu gruplara katılmayı tercih ediyor. Bu bana çok düşündürücü geldi. En fazla ihtiyaç: Yanmayan eldiven, ayakkabı, tulum, yangın hortumları, o hortumların ucuna takılan aparatlar, jeneratör, motorlu testere, maske. Bunlar an ve yerine göre devam eden ihtiyaçlar. Ama genel anlamda yardım göndermeyi bence artık biraz durdurmalıyız. Bu uzun soluklu bir iş, insanların yardıma daha aylarca ihtiyacı olacak, enerjimizi o zamanlara saklamalıyız. Aksi halde bir anda sağa sola atılmış dolu su şişeleri, ayran kutularıyla karşılaşabiliyorsunuz. Her şeyi organize ve kararında yapmakta büyük fayda var. En büyük gençler: Bilhassa Umurça’daki yardım merkezinde toplanan gençlerin enerjisi, beden güçleri, çabucak organize olma becerileri inanılmaz. En çok aranan: Yangını söndürmeye yardım anlamında askerin varlığını çok aradık. Ben izci olduğum için küçüklüğümden beri her türlü yardım faaliyetine elimden geldiğince katıldım; eskiden biz askere yardım ederdik, asker de lojistik ve kol gücüyle önemli sorunları çözerdi. Sahada onlar olsaydı mesela çok daha çabuk ormanda emniyet şeritleri açabilirdik. En ciddi tehlike: Köylülerin arasında da sivil toplumdaki en duyarlı dediğimiz insanların arasında da etnik köken ismini anarak, “Hadi çıkıp şunları avlayalım” diyenlere maalesef çok rastladım. Bu yangın kadar büyük bir tehlike. İnsanlar iklim krizi gibi bilmediği bir sorunla uğraşmak yerine olağan şüphelileri suçlamayı daha efektif görüyor. En gizli sorun: Risk noktalarını bilip, önceden önlem almıyoruz. Trafonun bakımı yapılmadığı için çıkan yangın var. O trafo daha önce de arıza yapmış, muhtemelen bundan sonra yine yapacak. Bizim orada önceden önlem almamamız kadar büyük bir ihmalkarlık olamaz. En birinci mesele: Belli ki bu tip kaotik olaylar karşısında kendi işimizi kendimiz halletmemiz gerekecek. O nedenle bugün sivil gruplardan sahada çalışmış, deneyimli insanların ilk fırsatta bir araya gelerek afetlerde neler yapılması gerektiğini planlaması lazım. Mesela benim bir telsizim, bir drone’um olsaydı çok daha fazla yardım edebilirdim. Yardımların nasıl organize edileceğinden insanların travmalarının nasıl giderileceğine kadar artık hepimizin donanımlı olması şart.
Milas Yeniköy’de bir su tankerinin önünde kahramanlar mola anında…
Milas Yeniköy’de bir su tankerinin önünde kahramanlar mola anında…
NOT: Telefonu kapadıktan sonra aklıma Bodrumlu teknelerin hemen organize olup insanların tahliyesine yardım etmelerini konuşmadığımız geldi. Onu da eklemek için tekrar aradığımda Deniz Kılıç sadece birkaç saniye yanıt verebildi, “Biz müdahaleye başladık, sonra konuşalım.” Az önceki görüşmemizden nerede, ne yaptıklarını biliyorum: Bir itfaiye aracı ve erleri, üç beş köylü, Deniz Kılıç, antropolog Timuçin Binder ve 1 kilometrelik hortum. Amaçları kendi bulundukları hattan yangını Yeniköy’de durdurup Mumcular’a sıçramasını önlemek. (Gazete baskıya girmeden önce  aldığım habere göre başarmışlar.)