Ülkenin yaşadığı büyük ekonomik buhranın geldiği aşama büyük bir türbülans yaratırken toplumsal psikolojide panik hâkim. Sınıfsal gerilim yükselirken kimliklere sıkışma ve kutuplaşma hala güçlü biçimde varlığını hissettiriyor. Denge denetleme mekanizmalarının, güçler ayrılığının kalmadığı merkezileşmiş yönetim sistemi keyfilik üretiyor. Ak Parti 20 yıla yaklaşan iktidar sürecinin tüm yorgunluğunu taşırken sorunları kavrama ve yönetme kapasitesinde çok ciddi kayıp içinde, gündelik hayatla ve gerçeklikle ilişkisini kaybetmiş durumda. Sorunları sayfalarca yazabiliriz. Tüm bunlara karşın anketlerin neredeyse tümünde hala Ak Parti birinci sırada. İlke olarak KONDA seçimlerden önceki Perşembe günü açıkladığı son siyasal ölçüm dışında kamuoyuna siyasal bulguları yayınlamıyor. Diğer araştırma şirketlerinin bulgularını dikkate aldığımızda, Kasım 2015 seçimlerinde her iki seçmenden birisinin oyunu almış olan Ak Parti bu toplumsal desteğin üçte birinden fazlasını kaybetmiş görünüyor. Ak Parti ilk girdiği seçim olan 2002’deki yüzde 34 oyunun da altına gerilemiş durumda. Öyleyken, biri hariç tüm araştırmalarda hiçbir parti Ak Parti’nin oy oranının üstünde değil. Doğal olarak kamuoyu, bunca soruna karşın neden muhalefetin oy oranının artmıyor olmasını ya da Ak Parti’nin gerilemesine karşın hala seçmen gözünde birinci parti olmasının nedenlerini anlamaya çalışıyor.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim