21 Mayıs 2024, Salı Gazete Oksijen
19.01.2024 04:30

Tuncay Özilhan: TOGG bu yılın son çeyreğinde Avrupa’ya ihracata başlayacak

Togg’da yüzde 23 hissesi bulunan Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan “Türkiye pazarında beklediğimiz teveccühü gördük” diyor ve ekliyor: “Kısa sürede 177 binin üzerinde sipariş aldık. Şimdi sırada Avrupa var. 2024’ün son çeyreğinde Avrupa pazarına ihracata başlıyoruz”

“Klasik otomobil üreticileri bu yarışa girmekte yavaş kaldı. TOGG 100 yıllık markalara göre daha avantajlı. Hedefimiz küresel bir mobilite markası olmak. Togg dünyasındaki markalarla Avrupa’nın önde gelen teknoloji şirketlerinden biri olmaya aday olduğumuzu söyleyebiliriz”


Zorlu geçen 2023 yılının ardından iş dünyası 2024’e temkinli yaklaşıyor. Türkiye ve dünyadaki beklentileri konuştuğumuz seride bu hafta iş dünyasının deneyimli isimlerinden Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, TÜSİAD eski başkanlarından Tuncay Özilhan var. Özilhan ile Anadolu Grubu çatısı altındaki meşrubat, içecek, otomotiv yatırımlarını ve 2024 öngörülerini konuştuk.

Anadolu Grubu’nun bilançosuna göz attığımızda 2023’ün ilk 9 ayında başarılı bir performans görüyoruz. Satışlar yüzde 84 artışla 233 milyar TL, net kar yüzde 130 artışla 7.5 milyar TL’ye ulaşmış. Gruba ilişkin sorularıma Migros’tan başlamak isterim. Migros’ta satış artışı ve karlılık grup ortalamasının üzerinde. Şirketin borsadaki değeri 300 milyon dolar seviyesinden 2 milyar doların üzerine çıktı. Migros’un yüzde 50 hissesinin alımı grubun son yıllardaki en büyük işi olmalı. Ne kadar memnunsunuz Migros’tan?

Fotoğraflar: Barış Acarlı

Migros, Türkiye’de modern perakendenin kurucusu olan çok değerli bir şirketimiz ve sektöre yön veren bir vizyonla büyüyor. Hem yeni mağazalar açarak, hem online kanallarını büyüterek, hem de yeni iş kollarıyla hizmet alanını genişletiyor. 2023’ü yüzde 95 civarında bir büyümeyle kapattı. Bu da yaklaşık 145 milyar TL civarında konsolide ciroya karşılık geliyor. Cirosal büyüme kadar şirketin finansal gücü de büyümenin devamlılığı açısından önemli. Migros’un yabancı para cinsinden borçları söz konusuydu. Bunları kapattı ve 2021 yılında net nakit pozisyonuna geçti. Özellikle son yıllarda gösterdiği güçlü operasyonel ve finansal performansı, şirket değerine olumlu yansıdı. Bu sene yaklaşık 6 milyar TL yatırım yaptı. Gelecek sene bunu artırarak sürdürecek. Türkiye’nin en çok meyve- sebze satan, cirosunun yüzde 77’si tarıma dayalı bir şirket. Tarımda sürdürülebilir üretim yöntemlerini ve izlenebilirliği yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Yerel üreticilerden alınan ürünlerin aynı bölgede satışını önceliklendirerek, hem yerel üreticiyi destekliyor, hem de bölge ekonomisine katkı sağlıyoruz. Yerel üreticilerden alınan ürünlerin ulusal pazara erişimini de mümkün kılarak üreticilerin markalaşma süreçlerini destekliyoruz.

2023’te 500 mağaza açtık

Migros’ta online satışların oranı yüzde 15’in üzerine çıkmış. Mağaza sayısı da hızla artıyor. Rekabet de çok yoğun discount marketlerle. Migros için yakın ve orta vadeli hedefleriniz nedir? 

Migros, dokunduğu tüm paydaşlarıyla çok büyük bir ekosistem yaratıyor ve kendi büyümesi ile beraber bu ekosistemin de büyümesine katkıda bulunuyor. Migros’un 70 bin çalışanı, 23.500 iş ortağı var. Alım gücünü destekleyen uygun fiyatlarla, müşterisinin en yakınında olmaya devam ediyor. Bu kapsamda fiziksel mağaza sayısı 3.300’ü aştı. 2023 yılında 500’den fazla yeni mağaza açıldı. Fiziksel mağazaları ve online kanalları ile 81 ilde hizmet veriyor. Büyüme odağı; çoklu kanal ve çoklu format. Migros bugün, fiziksel ve online çoklu kanal yönetiminde dünya çapındaki liderlerden biri. Online satışların konsolide cirodaki payı (tütün alkol ürünleri hariç) yüzde 16,4 seviyesine geldi.

Faaliyet raporuna göre birada yıllık 4 milyar litreye yakın bir üretim hacminiz var. Anadolu Grubu’nun bira grubu üretim hacminde dünyada kaçıncı sırada? Üretim ve satışların ne kadarı Türkiye’de ne kadarı yurtdışında?

Anadolu Efes’in 50 yılı aşan bir sektör tecrübesi var. Şu anda üretim hacmi bakımından Avrupa’nın 5. ve dünyanın ise 10. en büyük bira şirketi olarak yoluna devam ediyor. Bira operasyonlarımızda aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 6 ülkede, toplam 21 bira fabrikamız, 5 malt üretim tesisimiz, 1 preform üretim tesisimiz, 1 şerbetçi otu işleme tesisimiz var. Bira grubu cirosunun 4’te 1’ini Türkiye, 4’te 3’ünü yurtdışı oluşturuyor. Bira ve meşrubat markalarımızla tüm operasyonlarımızın olduğu ülkelerde 750 milyona yakın bir nüfusa hizmet veriyor, 70’ten fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. 

Rusya’da AB InBev ile yüzde 50’şer ortaklıkla bir şirketiniz vardı. Ortağınızın yüzde 50 hissesini satın alıyorsunuz. Bu işlemin önemi nedir?

AB InBev (ABI)’ın, AB InBev Efes BV’deki kontrol gücü olmayan paylarının tamamını Anadolu Efes olarak satın almak üzere anlaştığımızı geçtiğimiz haftalarda KAP’ta açıkladık. Bu satın almanın tutarı; şirketin gelecekteki performansına göre belirlenecek. Şu anda daha fazla bilgi paylaşmam ne yazık ki mümkün değil. Yasal onaylar alındıktan sonra konuşabilirim.

Coca-Cola ve diğer meşrubat işleriniz bira işinden de büyük. 9 aylık satış gelirleri 70 milyar liranın üzerinde. Meşrubat işleriniz nasıl gidiyor?

Coca-Coca İçecek ile şu anda; Türkiye, Pakistan, Kazakistan, Irak, Özbekistan, Azerbaycan, Ürdün, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Suriye’de faaliyet gösteriyoruz. 11 ülkede, 30 şişeleme ve 3 meyve işleme fabrikası ve 10 binden fazla çalışanımız var. CCI, 430 milyonluk tüketici kitlesine, 896 bin satış noktasıyla hizmet sunan halka açık bir şirket. Bu yıl makroekonomik belirsizliklere ve doğal afetlerin etkilerinin sürdüğü ortama rağmen, CCI kaliteli büyüme algoritmasına bağlı kalarak gelişmekte olan pazarlarda esnekliğini ve dayanıklılığını bir kez daha gösterdi. Meşrubat segmentinde Türkiye operasyonları özelinde satış hacmimiz tarihimizin en yüksek 3. çeyrek hacim performansına ulaştı. Yatırımlarımızda hız kesmeyerek yurtiçi ve yurtdışında fabrika ve üretim hattı yatırımlarımıza devam ediyoruz. Coca-Cola İçecek, The Coca-Cola Company ile coğrafyalarımızda değer yaratacağına inandığı bölgesel genişleme fırsatlarını sürekli olarak değerlendiriyor. Bu kapsamda, TCCC ile Coca-Cola Bangladesh Beverages’in potansiyel satın alımına ilişkin olarak ön görüşmelere başlandı.

Anadolu Grubu çatısı altında otomotiv işleri nereye doğru evrilecek? Elektrikli toplu taşıma araçları alanında büyüme hedefi var bildiğim kadarıyla…

Otomotiv sektörü, hem ağır regülasyonların hem de kapsamlı ve bazılarının yıkıcı diye tanımladığı teknolojik bir baskı altında. Ülkelerin 2025-2035 dönemi için ortaya koyduğu emisyon düşürme planları başta elektrikli olmak üzere alternatif yakıtlı araçların geliştirilmesini ön plana alıyor. Bununla birlikte daha akıllı, daha güvenli ve şehirlere kolay adapte olan bağlantılı araç teknolojileri de talep ediliyor. Bu zorunluluklar sadece binek grubu değil ticari araç tarafını da etkiliyor. KIA markası ile uzun yıllardır başarı ile yürüttüğümüz bir işbirliğimiz var. KIA, yeni tam elektrikli ve elektrik destekli binek modelleri ile dünyada büyük bir dönüşüm içinde ve bu modelleri Kia Global ile eş zamanlı olarak Türkiye pazarına sunuyoruz. Markanın 2030 yılında üreteceği 4 milyon aracın 1,6 milyonu tamamen elektrikli araçlardan oluşacak. Alternatif yakıtlı araçlardaki gelişim aslında kamyon ve otobüslerde çok önceden başladı. Şu anda yoğunluğu daha çok hafif kamyon kategorisi  ile toplu ulaşım otobüslerinde görüyoruz. Ancak çok yakın gelecekte buna şehirler arası otobüsler ve orta, ağır sınıftaki kamyonlar da eklenecek. Hidrojen teknolojileri de özellikle büyük otobüs ve kamyonlarda ön planda olacak. Anadolu Isuzu şirketimiz gerek kamyon, kamyonet, pick-up gerek otobüs sınıflarında önemli bir üretici ve ihracatçı. Özellikle otobüs modellerini tasarım ve geliştirmeden başlayarak, üretimi, satışı ve satış sonrası servisi ile tamamen kendi oluşturduğumuz yapıyla piyasaya sunuyoruz. Sadece yurtiçi değil 45 ülkeye de varan bir satış ve servis ağımız söz konusu. Toplam satışlarımız içinde ihracatın payı yüzde 40‘lara dayandı, ihracatın yüzde 70’inden fazlası da Avrupa kıtasına yapılıyor. Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya‘da da önemli bir pazar varlığımız var. 2019‘dan başlayarak alternatif yakıtlı otobüslerin geliştirilmesine odaklandık. Ardından elektrikli otobüslere yöneldik. Bu portföye hidrojen yakıtlı otobüs çalışmamız da eklenecek. 2 sene önce de ilk mikro kamyonumuz Big-E’nin geliştirilmesine başladık. Elektrikli Big-E ile şehir içi taşımacılığına önemli bir katkı sağlamayı hedefliyoruz. Big-E sadece Türkiye değil ihracat pazarlarına da sunulacak.

Togg projesinde büyük ortaklardan biri olmaktan memnun musunuz? Çinli üreticiler, Tesla ve bu alanda hızla hareket eden Volkswagen, Mercedes gibi markalarla rekabet olabilecek mi?

Ortak olarak dahil olduğumuz Togg, sorunuzda sözünü ettiğiniz markalarla aynı anda, dünyada yeni başlayan bir yarışa dahil oldu. Dünyada elektrikli araç dönüşümü henüz başladı ve bu alanda oyuncu olan markalar başlangıç çizgisine hemen hemen aynı anda geldiler. Togg da dünyayı etkisi altına alan mega trendlerin tetiklediği bu dönüşüme doğru anda ve doğru yerde dahil oldu. Öte yandan klasik otomobil üreticileri ise bu yarışa girmekte daha yavaş kaldılar. Togg bu yeni dünyanın içine doğdu. Üstelik sadece bir elektrikli araç olarak değil, kendi ekosistemini de ortaya çıkaran dönüştürücü bir marka olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla Togg 100 yıllık markalara göre bu yarışın avantajlı markalarından biri olarak öne çıkıyor. Bunu zaman içinde göreceğiz. Kaldı ki Togg sadece bir otomobil yatırımı olarak yola çıkmadı. Gemlik’teki Teknoloji Kampüsü’nün hemen yanında inşaatı devam eden batarya fabrikası için de ciddi bir yatırım yaptı. Dünyanın önde gelen lityum-iyon batarya teknolojisi geliştirici markalardan olan Fararis’le yaptığımız yüzde 50/50 ortaklık, ekosistemin önemli parçalarından biri. Ayrıca Togg’un bir otomobilden çok bir teknoloji markası olduğunu, sipariş alımından satışa, kredi ve sigorta işlemlerinden satış sonrasına kadar her işlemi Trumore ismini verdiği dijital platform üzerinden gerçekleştirerek de bir devrim yapmış olmasından görebiliyoruz. 

Togg’un ihracatı başlıyor

Togg’un erişeceği nihai üretim kapasitesi küresel bir oyuncu olmasına yetecek mi? Tesla ve Çinli üreticiler daha şimdiden milyon barajını aşan yıllık üretimlerle çalışıyor… Yoksa Togg sadece iç pazara yönelik bir girişim olarak mı konumlanıyor?

Kitlelere ulaşmak marka olmada önemli safhalardan biri. Ancak marka olmanın satış rakamıyla doğrudan bir ilintisi olduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü bugün elektrikli araçlar dünyasında öne çıkmış markalar pazara uzun yıllar talep edilen sayıda araç verememiş olmalarına rağmen marka olmayı başardılar. Çünkü sadece ürünü değil, satın almadan servise kadar pek çok alanda farklı bir deneyim sunarak kullanıcıların ilgi alanına girdiler. Togg yola çıkarken “kendi iç pazarında başarılı olamayan markalar küresel pazarlarda başarılı olmakta zorlanır” ilkesini benimsedi. Çok kısa bir sürede 177 binin üzerinde sipariş aldık. 2023 yılı içinde teslim edeceğimiz 20 bin kişiyi ise çekilişle belirledik. Dolayısıyla iç pazarda beklediğimiz teveccühü gördük. Şimdi de sırada Avrupa pazarı var. 2024 yılının son çeyreğinde Avrupa’ya ihracata başlıyoruz. Avrupa pazarındaki oyuncularla rekabet şansımız olduğunu biliyoruz. 

Önümüzdeki 5-10 yıllık dönemde için hedefler neler?

Türkiye’nin küresel mobilite markası olmak ve Avrupa’da da büyütmek önemli hedeflerimiz. Yola çıkarken 15 yılda gayrisafi milli hasılaya katkımızın 50 milyar euro olacağını hesaplamıştık. Ama bu hesabı yaparken Siro, Trumore, şarj altyapısını kuran şirketimiz Trugo ya da ileri teknolojiler araştıran Trutek gibi markalarımız henüz ortada yoktu. Her birinin küresel hedefleri olan bu markalarımızla Avrupa’nın önde gelen teknoloji şirketlerinden biri olmaya aday olduğumuzu söyleyebiliriz.

Gençleri ülkemizde tutmak için politikalar oluşturmalıyız

8 Aralık’ta Ankara’da yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında “güçlü piyasa ekonomisinin bir ülkeye sağladığı faydalardan” bahsettiniz… Türkiye, 1980’lerde adım attığı piyasa ekonomisini 2000’lerde daha da geliştirdi. Ama son yıllarda başta Merkez Bankası olmak üzere, bağımsız gözetim/denetim kurumlarının bağımsızlığı tartışma konusu oldu. Devletin ekonomideki ağırlığı veya kontrol gücü artmaya başladı. Türkiye güçlü piyasa ekonomisinden geri adımlar mı attı, bu konuda endişeniz mi var?

Türkiye, 2021 yılında yükselen enflasyon karşısında geleneksel para politikalarının aksine, borçlanma maliyetlerindeki küresel artış eğilimine karşı çıkarak, faiz indirim döngüsüne girdi. 2022’de enerji ve gıda fiyatlarındaki artışla Türkiye’de enflasyon, geçen yıl yüzde 85’in üzerine çıktı. Mali sorunların yanı sıra, 6 Şubat’ta binlerce vatandaşımızın ölümüne, milyonlarca kişinin evsiz kalmasına neden olan depremle daha da sıkıntılı bir sürece girildi.  Bu olay, ekonomide de milyarlarca dolarlık hasara neden oldu. Yine de dünyanın en büyük ekonomileri arasında ilk 20’de kalmayı başarıyoruz. Yeni ekonomi yönetimimiz, ülkemizin mevcut ekonomik sorunlarını çözmek için büyük çaba gösteriyor. Piyasaların da yatırımcı nezdinde güveninin artması içimize bir miktar su serpiyor. Geleceğe her daim umutlu bakmak lazım ama daha yapılması gereken çok şey var. 

Konuşmanızda eğitime de geniş yer verdiniz… Ortalama ücret ile asgari ücret arasındaki makasın giderek kapandığından yakındınız. Şu cümleniz de çok önemliydi: “Bir tarafta çalışkan ve başarılı gençlerimizin emeği var, diğer tarafta, yasadışı yollara sapanların gözler önüne serilen yaşantıları…” Maalesef bu ülke gençler için umutlu bir gelecek vaat eden bir yurt olmaktan çıktı.  Bunu nasıl çözeceğiz, iyi eğitimli gençleri ülkemizde tutmayı nasıl başaracağız? 

Geleceğimizin teminatı olan gençler ne yazık ki ülkemizi terk ediyorlar. Onlar için geleceğe güvenle bakabilecekleri bir ortam yaratmak şart. Gençlerimizi ülkemizde tutmak için devletimizin yanı sıra şirketler olarak bizler de destek vermeliyiz. Öngörülebilir politikalar oluşturulmalı, ekonomik imkanları iyileştirilmeli, refah sağlayan bir ortam oluşturulmalı. Kadın ve erkek eşitsizliğinin önüne geçmeliyiz. Gençlerimizi fikirlerini hayata geçirmeleri için teşvik etmeli, kendilerini ifade edebilmelerini sağlamalı, istedikleri eğitim ve gelişim imkanlarını onlara sunabilmeli, onlara bu konuda gereken tüm şartları sağlamalıyız. Biz Anadolu Vakfı ile 40 yılı aşkın süredir eğitime her koldan destek olmanın peşinde koşuyoruz. Anadolu’nun farklı yerlerinde bugüne kadar eğitim sistemimize okul, yurt, spor salonu gibi pek çok eser kazandırdık. Anadolu Vakfı Akademi kapsamında gençlerimize pek çok farklı eğitim ve gelişim imkanı sunuyor, iş dünyasından profesyoneller aracılığıyla onlara mentorluk yapıyoruz. Farklı projelerle geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimize destek vermeyi sürdüreceğiz.

2024’te küresel ekonomide zayıflama olacak

Türkiye için 2023 zor bir yıldı. Deprem büyük acı, toplumsal travma yarattı. Ekonomideki sorunlar, seçim dönemi, yüksek enflasyon. Yeni ekonomi yönetiminin izlediği yolu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin “enflasyon ve cari açık” gibi iki temel sorunu var. Yeni ekonomi kadroları ve faiz politikaları ile çözüme yönelik atılan adımlara rağmen, olumsuz koşulların bir müddet daha devamı söz konusu. Özellikle 31 Mart 2024 yerel seçimlerine kadar devam edecek geçiş dönemi politikalarının ekonomik daralmaya yol açabileceğini öngörmemiz gerekiyor. Enflasyonla mücadelede mutlaka başarılı olmak zorundayız. 2024’te fiyat istikrarında önemli bir aşamaya geleceğimizi düşünüyoruz. Umuyorum ki 2024’ten itibaren makroekonomik istikrarın sağlanması konusunda mesafe alırız ve esas gündemimizi yapısal reformlara, sanayi politikalarına, sektörel politikalara, çevre ve iklim, istihdam ve eğitim politikalarına ve sosyal yardım politikalarına ayırabiliriz.  

2024 beklentileriniz neler? Siz grubunuzu yönetirken öncelikte hangi konuları tutuyorsunuz? 

Türkiye ve uluslararası pazarlarımıza bir arada baktığımda, 2024 yılını ihtiyatı elden bırakmayacağımız bir dönem olarak görüyorum. Önümüzde yoğun bir seçim takvimi var. Mart ayında Türkiye’de gerçekleşecek mahalli seçimler ajandamızda önemli yer tutuyor. Rusya’da mart ayında, Amerika Birleşik Devletleri’nde kasım ayında gerçekleştirilecek başkanlık seçimleri de tüm dünyanın odağında olacak. 2024 yılına dair öngörüler, gelecek yıla dair planlamalarımızı ve bütçelerimizi ne kadar özenli yapmamız gerektiğine ışık tutuyor. 70 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren bir şirket olarak birçok iniş-çıkış gördük. Şirketlerimiz ve kadrolarımız her türlü senaryoya karşı direnç gösterebilecek güce, çevikliğe ve esnekliğe sahip.2024 yılı hepimiz için global belirsizlikleri, yüksek enflasyonu, küresel durgunluk endişelerini ve politik-jeopolitik gelişmeleri yakından takip edeceğimiz bir yıl olacak.

Zor bir yıl olacak anlaşılan… 

Dünya için 2023, savaşların gölgesinde zorlu bir yıl oldu. Bölgesel ve küresel çaptaki jeopolitik belirsizlikler enerji fiyatlarından emtia fiyatlarına, enflasyondan yüksek faize, iş yapma maliyetinden tüketici fiyatlarına kadar birçok olumsuzluğu beraberinde getirdi. Dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarının enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını yükseltmesi ekonomide büyümeyi de yavaşlatıyor. 2024’te piyasalarda dalgalanmalar devam edecek. IMF, 2024 yılında olası bir küresel durgunluk konusunda uyarıda bulunurken, Dünya Bankası küresel büyüme tahminini düşürdü. OECD ise küresel borç krizi riskinin arttığı konusunda uyardı. Öte yandan Birleşmiş Milletler de büyüyen küresel gıda krizi konusuna dikkat çekti. Özetle küresel ekonomide zayıflama olacağını öngörebiliriz. 2024’te de belirsizlikler tüm dünyayı etkilemeye devam edecek.

İş dünyasına, gençlere ne söylemek istersiniz son olarak?

Artık hepimizin her alanda odaklanması gereken en kritik konu sürdürülebilirlik. Ama öyle lafın gelişi bir şekilde değil, gerçekten sistematik ve bilimsel temellere dayalı bir şekilde dünyamızın, yaşamlarımızın, paydaşlarımızın ve işlerimizin sürdürülebilirliğine çok daha fazla odaklanmamız gerekiyor. Gençlere önerilerime gelince; hızlı yaşanan değişimlere ayak uydurabilmek, aynı hızda gelişebilmek ve bu sayede esnek olabilmek günümüz dünyasının en önemli becerileri. Dünya giderek daha küresel bir hale geliyor. Küresel dünyada var olabilmek için gençler de bizler de küresel düşünmeli ve her alanda yeni beceriler geliştirmeye odaklanmalıyız. Ben her zaman üretken olmanın önemini vurguluyorum. Ben ömrüm boyunca; ürün, hizmet ya da fikir, her anlamda bir şeyler üretmenin “başarının olmazsa olmazı” olduğunu gördüm. İş dünyası, yeni teknolojilerle ve değişen müşteri ihtiyaçları ile büyük bir değişim geçiriyor ve buna cevap vermek için pek çok yeniliğe ihtiyaç duyuyor. Yeni meslekler şekilleniyor. Özellikle, dijital beceriler, günümüz iş dünyasında artık temel bir ihtiyaç haline geldi. Gençler, veri analizi, yapay zeka gibi dijital becerileri geliştirmeye odaklanmalı. Diğer yandan da; problem çözme becerilerini güçlendirerek, problemlere çözüm üretebilmeli. Yeni oluşan kanallarla güçlü iletişim ve kendini ifade etme becerileri de giderek daha çok öne çıkıyor. Bu yüzden her türlü gelişmeyi yakından takip etmek, ihtiyacı görmek ve çözüm üretecek fikirlerle gelmek çok önemli. Gençlere, gençlik enerjilerini üretmek ve gelişmek için harcamalarını tavsiye ediyorum.