22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
05.03.2021 06:00

Korkmayıp konuşan kadınların zaferi

Film yapımcısı Weinstein’ın tacizlerini yayımladılar,  gazeteciliğin ve kadın dayanışmasının tarihi bir örneğini sundular. Jodi Kantor ile Megan Twohey’in bu ilham verici hikayeyi anlattığı ‘Kadın Dedi ki’ kitabı şimdi Türkiye’de...

Tüm dünya 2018’in o mayıs ayında nefesini tutmuş, ünlü film yapımcısı Harvey Weinstein’ın yargılandığı davayı takip ediyordu. Özellikle kadınların zihninde ise şu düşünce vardı: “Acaba bir şeyler gerçekten de değişmiş olabilir mi?” Çünkü Weinstein çok önemli bir semboldü. Neredeyse medeniyetin başlangıcından bu yana erkek egemen toplumsal kültürdeki, bir anlamda sessizce kabul görmüş ‘güçlü erkeklerin kadınları taciz edebilme özgürlüğünü’ tersine çeviren önemli bir kilometre taşıydı bugün. Fox’taki benzer bir davanın ardından, taciz edilen kadınların seslerini duyurabilmeleri için 2006’da Tarana Burke tarafından başlatılan #MeToo hareketi için de çok önemli bir mücadele kazanımı... O gün o mahkemede duruşmayı izleyen iki de gazeteci kadın vardı. New York Times muhabirleri Jodi Kantor ve Megan Twohey, Weinstein’ın kırmızı halılardan mahkeme salonlarına uzanan uzun yürüyüşünün dirayetli mimarları olarak orada hazır bulunuyorlardı. Çünkü Weinstein için sonun başlangıcını oluşturan ve onun akıl almaz tacizlerini, içlerinde ünlü oyuncu Ashley Judd’ın da bulunduğu, tanıklıklarla belgeleyen, Ekim 2018 tarihli New York Times haberini onlar hazırlamıştı.

Fotoğraf: Getty Images
Fotoğraf: Getty Images
Onlara daha sonra Pulitzer Ödülü de kazandıracak bu haberin hazırlanması ise hiç de kolay olmamıştı. Weinstein’a dair dedikodular neredeyse yarım asırdır Hollywood çevrelerinde dolaşıyor ve iyi biliniyor olsa da, değil haberini yapmak bugüne dek kimse ortaya çıkıp açıkça dillendirmemişti bile. Çünkü ünlü ve kudretli yapımcının gazabından korkmayan yoktu. Hollywood demek Harvey Weinstein demekti nihayetinde. Dolayısıyla bu iki gazeteci Weinstein’ın başta Hollywood yıldızlarına karşı yıllardır estirdiği taciz rüzgarlarını ortaya çıkarmak istediklerinde karşılarına çıkacak olan zorluklar onların dahi tahminlerinin üstündeydi. Çünkü bu ünlü kadınlardan hiçbiri ortaya atılan ilk isim olmak istemiyordu! Ancak ne derler bilirsiniz, sorunun çözümünü kaynağında aramalısın.  “Geçmişte başınıza gelen olayları değiştiremem ama birlik olursak deneyimlerinizi başkalarını korumak için kullanabiliriz.” Kantor ve Twohey’nin, taciz kurbanlarıyla ilk görüşmelerinde dile getirdikleri bu cümle, bir tür sihir etkisi yaratacaktı. Başta başına gelecekleri açıkça konuşmayı kabul eden Ashley Judd ve her türlü korkusuna rağmen onlara arka çıkan Weinstein’ın ‘altın kızı’ Gwyneth Paltrow olmak üzere pek çok ünlü kadın oyuncu işbirliği yaptı. Weinstein’ın şirketinde çalışan taciz mağduru kadınların (ve umulmadık birkaç iyi erkeğin) onlara katılmasıyla Kantor ve Twohey gerekli olan tanıklıkları ve belgeleri titizlikle topladı.   O ilk duruşmanın ardından ise asıl olarak #MeToo hareketi tüm dünyada bir çığ gibi büyüdü. Pek çok kadına tacizcilerini ifşa edebilme cesaretini tanıdı. Başka büyük davalara ve hareketlere ilham verdi. Bu hiç kuşkusuz iki kadın gazetecinin azmiyle başardığı, okullarda okutulacak denli iyi gazetecilik niteliklerine sahip, büyük bir gazetecilik başarısı ancak asıl olarak kadınların birbirlerinden aldıkları güçle birlikte hareket etmelerini anlatan bir kız kardeşlik ve dayanışma öyküsü… Kadınların birbirlerinden aldıkları ortak güçle konuşma cesareti gösterdiklerinde, acı ve korkuyla yüzleşebildiklerinde ne denli özgürleşip, güçlerini kendi ellerine almalarının ilham verici öyküsü… Kantor ve Twohey, 10 Eylül 2019’da She Said adlı bir kitap yayımlayarak, bu haberin öyküsünü detaylı olarak anlattılar. Kitap bizde de Kadın Dedi ki adıyla çok yeni olarak raflarda. Henüz her şey yeni başlıyor. Tıpkı kitapta yer alan tanıklardan birinin dediği gibi: “Konuşan ilk insanlar biz değiliz. Konuşan ilk kadınlar da değiliz. Sonu hiçbir zaman gelmeyecek. Önemli olan insanların korkmadan konuşmaya devam etmeleri.” Kadın Dedi ki/ Jodi Kantor ve Megan Twohey/ Çeviren: Sevim İrem Alkılıç/ Bilgi Yayınevi/ 352 Sayfa


Tacizi Brad Pitt’e anlattı, Weinstein tehdit etti

Gwyneth Paltrow’un hikayesi “Gwyneth Paltrow, Emma’nın çekimleri başlamadan önce, menajerlerinden Beverly Hills’deki Peninsula Oteli’nde Weinstein’la buluşması gerektiğini söyleyen bir faks almıştı. ‘Kendimi hemen oraya attım, golden retriever köpeği gibi Harvey’i gördüğüm için çok mutluydum’ dedi. Önce iş konuşmuşlardı. Fakat Weinstein konuyu Paltrow’a eliyle dokunarak kapatmış ve yatak odasına gidip birbirlerine masaj yapmalarını istemişti. Paltrow, anlattığına göre, olanları zar zor idrak edebiliyordu. Weinstein’ı bir nevi amca gibi düşünmekteydi. İzin isteyerek fakat ‘Weinstein’nın da yanlış bir şey yapmış olduğunu düşünmeyeceği bir biçimde’ dışarı çıktığını söyledi. Çıkar çıkmaz olanları Brad Pitt’e, sonrasında birkaç arkadaşına, ailesine ve menajerine anlatmıştı. Haftalar sonra Paltrow’la Pitt, Weinstein’la aynı film galasına katıldıklarında Pitt, Weinstein’la yüzleşip ellerini kendisine saklamasını söylemişti. Paltrow o an rahatladığını hissettmişti: Sevgilisi koruyucusuydu. Ancak New York’a döndüğünde, Weinstein tarafından aranmış ve tehdit edilmişti, olanları Brad Pitt’e anlattığı için azarlanmıştı. Emma’daki başrolü olmak üzere iki rolünü de kaybedeceğinden korkmuş bir halde durduğunu anımsıyordu. ‘Bir hiçtim, daha çocuktum, bana iş verilmişti. Taş kesilmiştim, beni kovacağını sandım’ dedi.”

Ashley Judd’ın tacizlerden kaçış stratejisi

Ashley Judd’un hikayesi “Judd iş görüşmesi yapacaklarını sanmıştı. Otele gittiğinde resepsiyondaki görevliler kendisine restoran yerine Weinstein’ın süitinde buluşacaklarını söylediklerinde rahatsız olmuştu. Jodi’ye anlattığına göre, odaya vardığında Weinstein bornozla duruyordu, ki bu Judd’ın kesinlikle beklemediği bir şeydi. Judd’a masaj yapmak istemişti. Fakat reddedilmişti. Weinstein’ın ricalarının daha da açık bir şekilde cinsel içerikli olmaya başladığını söylüyordu. Her birini reddetmişti fakat o ısrarlarına devam etmişti. Weinstein’dan uzaklaşmanın bir yolunu bulması, bir kaçış stratejisi oluşturması gerekiyordu. ‘Seninle bir anlaşma yapacağım Harvey’ dediğini hatırlıyordu. ‘Miramax’in bir filmiyle Akademi Ödülü aldığım gün, sana oral seks yapacağım’ demişti çıkmadan önce. İçinden zararsız çıkılamayacak bir durumdu: Yapımcıyı reddetmek kariyer getirileri açısından riskliydi. Bu yüzden hemen zarar görmeden oradan çıkabileceği, aynı zamanda Weinstein’ı da gücendirmeyecek bir espri yapmıştı.”

Jodi Kantor ve Megan Twohey kitabın öyküsünü anlatıyor

New York Times için Harvey Weinstein’ı soruşturmaya başladığımız 2017’de, kadınlar daha önce hiç olmadığı kadar güçlüydü. Fakat kadınlara fütursuzca yapılan cinsel tacizler her zamankinden daha fazlaydı. 5 Ekim 2017’de, Weinstein’la ilgili cinsel taciz ve istismar iddialarını içeren haberimizi yaptıktan sonra, büyük bir şaşkınlıkla bu baraj duvarının yıkılışını izledik. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca kadın kendi taciz hikâyelerini anlattı. Çok sayıda erkek bir anda emsalsiz bir biçimde sapıkça davranışlarının hesabını vermek zorunda kaldı. Basın, bu konudaki bakış açılarını değiştirecek bir etkinin yaratılmasını sağlamıştı. Bizim çalışmamız, öncü feminist ve hukuk akademisyeni Anita Hill, #MeToo hareketinin kurucusu, aktivist Tarana Burke ve gazeteci arkadaşlarımız dahil olmak üzere pek çok diğer kişi sayesinde yıllardır tohumları ekilmiş değişimin dinamiklerinden birini harekete geçirdi.  Bu, konuyla ilgili çok az şey bildiğimiz ve neredeyse kimsenin bizimle konuşmaya yanaşmadığı o ilk belirsiz günlerden başlayan bir araştırmacı gazetecilik hikâyesidir. Sırları nasıl anlattırdığımızı, bilgileri nasıl saptadığımızı ve hileli taktiklerle çalışmamızı sabote etmeye uğraşan o adamla ilgili gerçeğin peşine nasıl düştüğümüzü anlattık.  Hükümet ve şirket sırlarıyla ilgilenen araştırmacı gazetecilikten farklı olarak, bizim çalışmamız, çoğumuzun okullardan, ailemizden, işyerlerimizden ve kendi hayatlarımızdan aşina olduğumuz tecrübelerle alakalı.