26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
13.08.2021 04:30

"Halkımız kendini AVM’lerde iyi hissediyor, mağazacılık bitmez"

“AVM’ler de bugünkü halleri ile kalmayacak. Aralarında daha çok sosyal alanı olanlar ön plana çıkacak”

İpekyol Türkiye’de kadın giyiminin öne çıkan markalarından biri. 1986’da Yalçın Ayaydın tarafından kurulan İpekyol 2008’de İtalya’nın tekstil ve hazır giyim grubu Miroglio’yla birleşerek Ayaydın-Miroglio Grubunu’nu kurdu. İpekyol, Twist, Machka’yı çatısı altında toplayan Ayaydın Miroglio Grubu pandemi ile birlikte perakende sektöründeki büyük değişim ve dönüşümün bir parçası olarak ilerliyor.  İpekyol, Twist, Machka Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, İpekyol, Twist, Machka Genel Müdürü Uğur Ayaydın ve şirketin genç kuşak temsilcilerinden Mert Ayaydın ile buluştuk.

Türkiye’de İpekyol’un 158, Twist’in 72, Machka’nın 9 mağazası var. Yurt dışında ise İpekyol’un 32, Twist’in 10, Machka’nın da 7 mağazası bulunuyor. (Fotoğraf: Ferhat Zupcevic)
Türkiye’de İpekyol’un 158, Twist’in 72, Machka’nın 9 mağazası var. Yurt dışında ise İpekyol’un 32, Twist’in 10, Machka’nın da 7 mağazası bulunuyor. (Fotoğraf: Ferhat Zupcevic)
 Malum perakende sektörü pandemiden çok etkilendi. Mağazalar uzun süre kapalıydı ama bir yandan da markalar e-ticaretle bu zorlu süreci aşmaya odaklandı. Pandemi kalıcı bir dönüşüm başlattı. Ayaydın Grubu olarak bu süreci nasıl geçirdiniz, geçiriyorsunuz?  Hızlı kapanmayla birlikte evlere çekildik ve herkes tedirgin oldu. Yaklaşık bir yıl süresince en çok fiziksel olarak mağazalarımızın kapanmış olması ve açık olan süreçte de korku ve endişe ile beraber maalesef tüketicilerin alışveriş etmemesi bizi negatif etkiledi. Bilim Kurulu’ndan bir uzmandan danışmanlık aldık. Şu sonuca vardık; “bu iş uzun sürecek”. Buna göre plan yapmaya başladık. Çünkü insanların alışkanlıkları hızla değişti, hayatları değişti.  Müşteri profilinizin daha çok çalışan kadınlar olduğunu düşünüyorum. Bu da sizi daha çok etkilemiş olmalı… Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve sosyal faaliyetlerin durmasıyla kıyafet ihtiyacı da ortadan kalkmaya başladı. Biz aynı zamanda okazyon markasıyız. Davetler, mezuniyetler, düğünler, açılışlarda da çok tercih edilen bir markayız. Hepsi durdu. Çalışan kadın, evinde bilgisayar karşısına geçti. Korku ve endişenin satış üzerindeki negatif etkilerini gördük.  Turizmin durması da olumsuz etkiledi. 3 yıl önce sizlerle son görüştüğümüzde özellikle İstinyePark, Zorlu, Cevahir gibi AVM’lerde yabancılara satış oranlarınız çok yüksekti… Turizm sektörünün neredeyse durma noktasına gelmesinin  sektör üzerindeki ciddi negatif etkilerini yaşadık. Geçen yıl maalesef 2019 yılına göre yüzde 20’lik bir küçülme yaşadık. Bu yılın ilk beş ayında kapanmaların negatif etkileri ile baş başa kaldık.  Yaz ayları nasıl geçiyor? Haziran ve Temmuz aylarında ertelenmiş talep ile beraber müthiş diyebileceğimiz bir iki ay geçirdik, geçiriyoruz. Hala da güçlü bir talep ile devam ediyoruz. Beraberinde turizm tarafındaki olumlu gelişmelerin pozitif etkisiyle yabancı satışlarımız da çok güçlü seyrediyor.  E-ticaret alışkanlıklarındaki değişim size nasıl yansıdı. Mağaza kapadınız mı? E-ticaret’te 2023 yılına koyduğumuz hedefleri 2020 yılında  gerçekleştirdik. Tüketici e-ticarete inanılmaz yöneldi ve bizler de hızlı bir şekilde bu ihtiyaca cevap verdik. Çünkü bizim yapımız daha öncesinde sadece e-ticaret stoğunu değil tüm mağazalardaki stoğu e-ticaret’te satacak şekilde planlanmıştı. Daha öncesinde kurduğumuz bu yapı sayesinde ihtiyaçları inanılmaz bir hızda karşıladık. Bu da cirolarımızda yaklaşık 4 kat artış sağladı. E-ticaret 2021 yılının ilk dört ayında da aynı güçlü performans ile devam etti. Ancak fiziksel mağazaların tam kapasite ile açılmasıyla beraber büyüme hızı yavaşladı. Hala büyümeye devam ediyor, fakat hızı yavalaşmış durumda.  E-ticaretteki hızlı artış nasıl devam eder? Öngörülerinizi öğrenebilir miyiz? E-ticaret hacminin büyümeye devam edeceğini ama büyüme hızının normalleşeceğini düşünüyoruz.  ABD ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi e-ticaret’in off-line kanalını geri plana alacağını düşünmüyoruz; tam tersi bu iki kanalın birbirini destekleyeceği, beraber büyüyeceği bir sürecin yaşanacağını düşünmekteyiz. Onun için müşterilerimizin iki kanalı da rahatça kullanabileceği sistemlere yatırım yapmaya devam ediyoruz.  Mağazacılığın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Mağaza sayınız düşecek mi?  Mağazacılığın yok olmayacağını düşünüyoruz; çünkü kültürel olarak halkımız sosyalleştiği ve kendini iyi hissettiği tek yeri AVM olarak görüyor. Ama AVM’ler de bugünkü bildiğimiz halleri ile kalmayacak. Onlar da değişim ve dönüşüm sürecine girecek. Daha çok açık alan ve daha çok sosyal alanın olduğu AVM’ler ön planda olacak. Bu dönüşüme uymayan, direnen AVM’lerin yok olması söz konusu. Bu AVM’lerde bulunan mağazalarımızın kapanması da kaçınılmaz olacak. 

Biz müşterilere gittik

Bazı perakende markaları bu süreçte atak da yaptı. Zara’nın stratejisi çok konuşuluyor. Sizde neler değişti? Yeni yol haritanız var mı? Pandemi ile mağazalara gelemeyen müşterilerimize e-ticaret ile ulaştık. Mağaza ekiplerimizin ürün sunup,  müşterilerimizin evlerine teslimat yapacakları süreç ve yapıyı kurduk. Değişen ihtiyaçlar doğrultusunda, koleksiyona evde giyilebilecek daha rahat ürünler ekleyip satışa sunduk.

Ev ürünleri satacağız

Yenilikler neler olacak?  Yeni stratejilerimize gelirsek; daha çok cadde ve sahil mağazaları açmaya başladık. E-ticaret ve “omni-channel’’ altyapımızı güçlendirdik. Yurt dışı mağazalaşmayı hızlandırdık. Koleksiyonumuza yeni kategoriler ekledik. Sahil ve mayo koleksiyonumuzu piyasaya sürdük. Evde geçirdiğimiz ve hijyene ayırdığımız zaman arttığı için yeni ürünlerin lansmanına hazırlanıyoruz. Ev kokuları, mumlar, kolonya ve sabunları piyasaya sunacağız.  İklim krizi hepimizin hayatını değiştiriyor. Çevreye en çok zarar veren sektörlerden biri de tekstil. Siz nasıl bir yol izliyorsunuz, sürdürülebilirlik alanında neler yapıyorsunuz?  Ürünlerimizde geri dönüşümlü elyaf kullanımımızı arttırmıştık. Fakat bununla yetinmedik. Şu anda danışman bir şirketle sürdürülebilirlik manifestomuz ve sertifikalarımız üzerinde çalışıyoruz. 6 ay içinde bu sürecimizi müşterilerimize duyurmak için sabırsızlanıyoruz.  Türkiye’de insanların yurt dışına seyahat edememesi ve kurlardaki artış size nasıl yansıdı? Yabancı markaları takip eden müşteriler Türk markalarına döndü mü?  Maalesef pandemiyle beraber hem kurlardaki yükseliş hem de ham madde ve navlun fiyatlarındaki artış nedeniyle inanılmaz bir maliyet baskısıyla karşı karşıya kaldık. Bu üç bileşen maliyetlerimizi yüzde 50 civarında artırdı ama bu artışı fiyatlara yansıtmamız imkansızdı. Ancak yüzde 25’ini yansıtabildik. Bu da karlılık konusunda bizi maalesef çok zorladı. Pandeminin etkisiyle yurt dışına çıkmayan, çıkamayan yerli müşteri, evet bizlere geldi, özellikle Machka markamız bundan pozitif etkilendi. Fakat bizim gibi markalar ihtiyaçtan çok deneyim sattığı için, toplumsal olarak tedirginliğin arttığı bu dönemde maalesef bu etki bize yeterli gelmedi.

Eskisi kadar iş kıyafeti satılmayacak

Koleksiyonlarda nasıl bir değişim oldu? İş ortamında özel kıyafetlerin yerini ne aldı? Eskisi kadar iş kıyafeti satılmayacak. Hibrit çalışma düzeni bize koleksiyonları değiştirtiyor. Ayrıca iş kıyafetlerinde rahatlama başlamıştı, artık bu çok daha net görülecek. İnsanlar tatil bölgelerinde maksimum 2 ay kalıyordu, artık 4-5 aya çıkacak. Zaten uzun zamandır iklim krizi nedeniyle çok kalın kumaşları satamıyoruz.

Libya, Kuveyt, Ukraynalı müşterilerimiz oldu

“Müşteri sepetlerimiz arttı. Artık alışveriş yapan daha çok parça alıyor. Yabancı müşteri oranımız 2018’de artışa geçmişti. Toplam ciro içindeki yabancıya satış 2019’da yüzde 20-23’e çıkmıştı. Pandemiyle birlikte büyük düşüş oldu. Ancak şu iki ay 2019’un 2 katına çıktık. Antalya, Bodrum ve sahil yerleriyle, İstanbul’da büyük artış var. Daha da iyi olabilirdi. Suudi Arabistan’la siyasi gerginlik olumsuz etkiledi. Ama şu an Kuveyt, Katar, Ürdün, Rusya ve Ukrayna tarafı çok iyi gidiyor. Bu yıl Libya’dan gelen turistler de çok. Yaz aylarını iyi geçiriyoruz.”

Üniversite mezunu çok ama meslek liseli az

Ayaydın Ailesi Mardinli geniş bir aile. 12 çocuklu ailenin 5’inci çocuğu Yalçın Ayaydın, çocukluğunda babasının manifatura mağazasında tanıştığı kumaşlarla yolculuğunu, üniversiteyi bitirdikten sonra farklı şirketlerdeki deneyimleriyle birleştirdi. 1986’da doğduğu topraklardan aldığı ilhamla İpekyol adıyla ilk mağazasını açtı. Şirketi daha sonrasında bir aile şirketi olarak adım adım büyütttü. Ayaydın, ailede kardeşler arasında yönetimde sorumlulukların paylaşıldığını ve zamanı geldiğinde gençlere sorumluluk verildiğini anlatırken, “Biz aile şirketi olarak başladık, uluslararası bir şirket olduk. Sürekli yenilendik. Çok geç olmadan gençlere sorumluluk verdik ki onlar hata yaptıklarında biz de yanlarında olalım görelim istedik. Şirket yönetiminde iyi ekip kurmak önemli. Biz eşleri işin içine koymadık. Aileden bu işle ilgilenmek isteyenleri de aramızda yetiştirdik. Köklü İtalyan markaları gibi geniş bir aileyiz. Oğlum Mert de yurt dışında okudu, staj yaptı, deneyim kazandı, şimdi şirkette görev alıyor” diyor.  Türkiye’de her yerde üniversite var, çok üniversite mezunu var ama iyi yetişmiş meslek lisesi mezunu yok. Bizim işte ekip kurmak çok önemli. IT alanında iyi eğitimle personel bulmak da çok zor.