19 Nisan 2024, Cuma
03.03.2023 04:38

Her ne pahasına olursa olsun büyüme seçimleri kazandırmaya yetecek mi?

Yılın ilk üç çeyreğindeki milli gelir rakamlarının yukarı yönlü revize edilmesiyle 2022 büyümesi yüzde 5.6 olarak gerçekleşti. Deprem bu yılın büyümesini 1 puan aşağı çekme potansiyeli taşıyor. 2023 için yüzde 3 olan büyüme tahminimde yanılma riski aşağı yönde...

Türkiye’de milli gelir verileri ya da bir diğer deyişle büyüme hızına ilişkin istatistikler her zaman çok ilgi çeker ve yanında birçok tartışmayı da getirir. Bu tartışmaların olması çok da normaldir, zira sonuçta bir ekonomide en önemli konu milli gelirin yurt içindeki kesimler tarafından nasıl paylaşılacağıdır. İşgücü ödemelerinin (emeğin) milli gelirden aldığı payın %26.5 ile 1998’den beri yayınlanan verinin en düşük seviyesine indiği yönündeki haberler bizdeki paylaşımın hiç de sağlıklı olmadığını net bir şekilde göstermektedir.

Ama bu haftaki yazımın konusu bu değil, güncel verilerin büyüme açısından nasıl bir görünüm sergilediğine değinmeye çalışacağım. Zira milli gelir verisi açısından bir diğer sıkıntı oldukça gecikmeli açıklanmasıdır, nitekim 2022 gelişmelerini ancak iki ay gibi uzun bir gecikme ile görebildik. Bu nedenle geçmiş durumu yansıtan bu veriye odaklanmaktansa, ileriye yönelik sinyallere yer vermeye çalışacağım. Buna geçmeden yine de kısaca son resmi tabloya ilişkin biraz bilgilendirme yapmak isterim.

Milli gelir 2022 yılının son çeyreğinde %3.5 artış kaydederken, önceki üç çeyrek büyümesi %7.6, %7.8 ve %4 ile yukarı yönde revize edildi. Böylece, 2022 yılının büyüme oranı %5.6 olarak gerçekleşti.
Finans ve hizmetler gibi iki ana sektörde sırasıyla %13.4 ve %8.6 oranında yıllık büyümeler milli geliri yukarı çekerken, inşaat sektörü de beş çeyrek aradan sonra %2 büyüme kaydetti.

Milli gelirdeki artışın harcamalar tarafından sürükleyicileri incelendiğinde, son çeyrekte özel tüketim, kamu tüketimi ve yatırım harcamalarının büyümeyi yukarı çektiği, net dış talep ve stok azalışını ise olumsuz etkilediği görülmüştür. Özel tüketim ya da iç talebin son çeyrekte büyümeye 10.3 puan ile en yüksek katkı veren harcama grubu olması, son dönemde uygulanan ekonomi politikası dikkate alındığında hiç de şaşırtıcı değildir.