Seçim sonrası para politikası ve makroihtiyati politikalarda gözlenen normalleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak Hazine borçlanmaları ve tahvil getiri eğrisinde daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya doğru gelişmeler izleniyor. Seçim öncesi popülist kararlarla hızla artan bütçe açığı ve bu açığın getirdiği borçlanma baskısının faizlere yansımasını azaltmak, hızla büyüyen KKM’nin bütçeye maliyetini dengelemek gibi nedenlerle TCMB devreye girmiş ve bankaları uzun vadeli ve negatif reel getirili tahvilleri almaya zorlamak için tüm makroihtiyati kararlar menkul kıymet tesisine yönlendirme şeklinde gözlenmişti. Bu durum tahvil piyasasında enflasyon gerçeklerinden kopuk anormal bir getiri eğrisi oluşmasına neden olmuş, yabancı yatırımcı payı sıfıra yaklaşmıştı. Seçim sonrası ise kademeli olarak bu politikalar tasfiye ediliyor ve getiri eğrisi normalleşiyor. Ancak yükselen tahvil faizleri ile yabancı yatırımcı ilgisi artsa da henüz kayda değer bir giriş yaşanmazken, tahvil ikinci piyasasında işlem hacmi derinliğinin tekrar eski günlerine dönmesi durumunda hem yurt içi dolarizasyon eğilimini dengelemek hem de olası yabancı yatırımcı portföy girişlerini TL’de reel değerlenme oluşturmadan absorbe etmede önemli bir kanal oluşturmak mümkün olacak.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim