03 Mayıs 2024, Cuma Gazete Oksijen
07.04.2023 04:43

Yabancıya ısmarlama faiz bizi bozar

Otuz yıldan uzun süredir ekonomi ve piyasaların profesyonel düzeyde içindeyim. Beni tanıyanlar konulara olabildiğince objektif ve veriye dayalı olarak yaklaştığımı, abartılı, spekülatif veya manipülatif açıklamalardan uzak durduğumu, politik, ideolojik veya dünya görüşüme göre konuşmadığımı gayet iyi bilir. Bu yüzden 128 milyar dolar vakasını sayılarla ilk ortaya koyan kişi olmama ve uygulanan politikalardaki çarpıklıkları uzun süredir sert bir şekilde eleştirmeme rağmen, Merkez Bankası ve Hazine gibi kurumlarla diyaloğum kesintisiz devam edebildi. Bu doğrultuda, seçimler sonrasının ekonomi ve piyasalar açısından kritik bir dönüm noktası olduğunu ben de uzun süredir vurguluyorum, ancak bir süredir özellikle yabancı yatırımcıların şekillendirmeye çalıştığı seçim sonrası beklentilerin beni fazlaca rahatsız ettiği gerçeğini de paylaşmadan duramıyorum. Neymiş efendim, seçim sonrası politika faizi %50’ye çıkmalı, dolar kuru ise 25 civarına yükselmeliymiş. Başka bir arzunuz?

Evet aylardır bu köşede değindiğim gibi, döviz piyasasında kurların olabildiğince bastırılmasına yönelik mekanizma ve sistemlerin halen faal durumda olduğunu ve kurların yıllık artış hızının %30’ların altına inmiş durumda olduğunu ben de biliyorum. Politika faizinin ekonomik gerçeklerden kopuk olduğu da malum. Ama tüm bunlara rağmen yazılan senaryoların iyi niyetli olmaktan uzak göründüğünü, daha çok seçim sonrasında Türk varlıklarına yeniden giriş için uygun seviyeler oluşturulmasına yönelik olduğunu düşünüyorum.

Kurlarda “adil değer (fair value)” hesaplamaları ne zaman doğru çıkmış ki şimdi doğru olsun. Ayrıca genel faiz seviyesi zaten politika faizinden kopmuş durumda ve TL mevduat faizleri çoktandır 30’ları zorluyor.
Yabancı yatırımcı mevcut belirsizlik ortamında daha az risk almak için olabildiğince kısa vadeli ve daha fazla getiri elde etmek için de yüksek faizden giriş yapmak istiyor. Malum pozisyonların hangi seviyeden açılacağı kritik, hele ki döviz satıp TL’ye geçecekler ise. Bu ise ana giriş kanallarının kısa vadeli para piyasası plasmanları ve/veya swap’lar olacağını düşündürürken, odaklarındaki faiz mevduat faizi değil kısa vadeli tahvil veya para piyasası oranları oluyor. Bu nedenlerden de çıtayı yükseğe koymayı tercih ediyor, yoksa belirtilen seviyelerin ekonomide dengeleri sağlayacak nötr faiz oranı olduğunu iddia edecek durumda olduklarını zannetmiyorum.

Bahsettikleri gibi yüzde 50 civarı bir faizin ekonomik aktivite, istihdam ve kredi piyasası üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Böylesi bir para politikası sıkılaşmasına gitmektense, maliye politikası devreye alınarak dengelemeye çalışmak tercih edilecektir.

Normale dönüş seçim sonrası başlarsa, bunun kademeli ve görece yavaş bir tempoda olacağını daha önce vurgulamıştım, yine de büyük olasılıkla atılacak ilk adım TCMB’nin güçlü bir para politikası ve enflasyon hedeflemesi programı ilan etmesi ve politika faizini gelecek dönem enflasyon beklentisine bağlayacak şekilde en fazla %25-30 aralığında bir seviyeye yükseltmesi olacaktır.

Bu ise geçiş döneminin belki de en radikal adımı olacak, KKM ve döviz piyasasına yapılan satışlar gibi olguların tasfiyesi zamana yayılacaktır. Zira yılbaşından bu yana döviz likiditesinin hem TCMB’de hem de bankacılık sisteminde belirgin azalması nedeniyle KKM uygulamaları sil baştan değişmiş ve sadece bu yıl içinde söz konusu büyüklüğün 13 milyar dolar daha artmasını getirmiştir. KKM’yi cazip kılmaya yönelik önlemlerin son günlerde de devam etmesi ile yükseliş eğiliminin seçimlere kadar devam edeceği ve hızlı tasfiyeyi iyice zorlaştıracağı da söylenebilir.

Geçtiğimiz hafta içinde, TCMB döviz yükümlülüğü olan şirketlere en az 1 ay vadeli olmak üzere döviz veya Türk Lirası mevduat ve katılım hesabı açma imkanı getirmişti. Böylece, döviz yükümlülüğü olan yurt içi yerleşik şirketlerin KKM hesapları artık üç aydan kısa vadeli olabilecek. En az 1 ay vadeli olarak TL’ye dönüştürülecek bu hesaplara bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı nispetinde faiz uygulanacak. Merkez Bankası, uygulanacak azami faiz oranını belirlemeye yetkili olacak. Ayrıca “KKM’lerde asgari faiz oranı TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olmak üzere, bankalar ve yararlanıcılar arasında serbestçe belirlenir” denilerek, TCMB destekli KKM’lerde daha önceden kaldırılan faiz tavanı Hazine destekli KKM’lere de uygulanmış oldu. Daha önce politika faizinin en fazla üç puan üzerine çıkılabiliyordu. Yeni düzenlemeyle asgari üç ay vade sınırlamasının da kaldırıldığı görüldü. Ancak sonradan bu maddenin bireysel hesaplar için geçerli olmadığı TCMB tebliğiyle açıklandı. Söz konusu kararların son günlerde gözlenen dövize yönelişin hızını kesmek için alındığı söylenebilir.

Geçen hafta KKM’nin 2022’de kamuya olan yüküne ilişkin tablo da netleşmişti. TCMB’nin 2022 Faaliyet Raporu’nda KKM kapsamında gerçekleşen işlemlerin muhasebe kaydının nasıl yapıldığı anlatılırken, kur farkı giderinin K/Z tablosunda hangi kaleme yazıldığı belirtilmemişti. Ancak tabloya bakıldığında Faiz Dışı Gider kalemi altında “Diğer” kaleminin geçen yılki 8.6 milyar TL değerinden 89 milyar TL’ye fırlaması bu değişimin KKM ile ilgili olduğunu düşündürüyordu. KKM’nin kur farkı olarak Hazine’ye yükü 2022 yılı için 92.5 milyar TL olarak bütçede yer almıştı. Dolayısıyla, KKM uygulamasının geçen yıl kamuya olan maliyetinin 181 milyar TL’yi aşmış olabileceği anlaşılıyordu. Döviz talebini baskılamanın başka yan etkileri ise bankaların türev işlemlerinde patlama olarak kendini göstermişti. Buradaki tabloyu ise kutuda yer alan analizle anlattım.