Eş-dost buralara gelmeden evvel “E, peki biz ne yapalım? Nereden başlayalım?” diye sordukları vakit ben de bir soruyla yanıt veririm. “Kaç gün kalacaksınız?” Eğer bir hafta için geliyorlarsa vereceğim “yapılacaklar-görülecekler-yiyecekler” listesi başka olur, iki gün için geliyorlarsa başka. Fakat uzun ya da kısa fark etmez her iki listeye de giren üç ana mekanım vardır ve bunlardan bir tanesi Yengeç’tir. Urla’da uzun zaman yaşayan hemen herkesin en az bir anısı vardır Yengeç’te. İlk buluşmalara, kutlamalara, kavuşmalara bazen de vedalara mekan olmuş Yengeç, Urla bu denli popüler değilken bile onun için yollar aşıp gelen müdavimleriyle tam 13 yıldır İskele mahallesinde, eski limanda aynı dükkanda, aynı masalarda, aynı özenle kapılarını açan bir klasiktir artık. İskele’yi Yengeç’siz, Yengeç’i Oğuz Bey’siz düşünemezsiniz. Oğuz Bey zarif, titiz adamdır. İşine tutkuyla bağlıdır. Nezaket, vefa, aidiyet, hız, disiplin onu anlatan birkaç kelimedir. Bu işe girmeden önceki uluslararası büyük bir tütün şirketindeki uzun yöneticilik yıllarının ve asker çocuğu olmanın kurallı yaşam tarzı onu başarıya taşıyan önemli bir etken kanımca. Mesela ona göre müşteri her zaman haklı değildir ki bu ilk duyduğunuzda sizi yadırgatabilir. “Çizgi her zaman tam ortadadır. Saygı sınırları aşıldığında işler değişir. Birinci kuralımız her misafiri memnun etmek, mutlu uğurlamaktır elbette.” Her küçük şehrin, ilçenin adı ve emeği iyi bilinen bir ya da bir kaç kahramanı vardır da o civarda büyüyenlerin anısında sembol isimlerinden biri olarak kalır ya hani; işte, Oğuz Bey de Urla İskele mahallesi için o sembol isimlerden biridir. Tüm titizliği içinde onu kızdırmamak ve Karadenizli damarının ortaya çıkarmamak gerektiğini onu tanıyan herkes bilir. Yengeç’te masalar her gece eldiven giymiş garsonlar tarafından kurulur ve ertesi gün aynı şekilde servis açılır. Oğuz Bey’in tabak çanakta parmak izine tahammülü yoktur çünkü. Bir de bayat yemeğe. “Kendi çocuğuna yediremeyeceğin bir şeyi müşteriye asla yediremezsin” der çalışanlarına da. Bir mekanın sahibinin duruşu sadece çalışanlarının değil müşterisinin de kendine çeki düzen vermesine neden oluyor diye düşünürüm. Bu restoranda “Prensipler bütünü içinde yaşamanın hayatın normali” olduğunu ve bunlara müşterinin de çalışanının da uyması gerektiğini hemen anlarsınız. Tuvaletteki uyarı notları, rezervasyon yaptırırken nazikçe aktarılan işletme kuralları, rezervasyondan sonra aldığımız konfirme mesajlarını sorduğumda gülmüştü Oğuz Bey. “Bu kuralların her biri bir nedenle konuyor. Hayatın içinde de böyle değil mi? Ben çalışanlarımın ya da misafirlerimizin yaşam alanlarını daraltmak için değil, ortak keyfi, ortak paylaşımı daha konforlu ve rahat hale getirebilmek için bunların uygulanmasını öneriyorum, ısrarcı oluyorum” demişti. Bu yüzden kendisi de evinde kedisi ve köpeğiyle yaşamayı tercih etse de mekana pet dostların gelmesine izin vermiyor. Başka masaları rahatsız edecek ölçüdeki gürültü, taşkın hareketler, silahla masaya oturmak, 18 yaşından küçük birinin içki içmesi, bir masanın bir diğerini huzursuz etmesi Yengeç’te kabul edilir mevzular değil. “İşletmenin şeklini şemâlini, ne ikram edileceğini, nasıl ikram edileceğini belirleyen benim. Benim hayalim. Benim hayalim ve ölçülerim içinde mesela ‘Başka yerde var sende niye yok? Başka yerde çay bedava sende niye 1 lira?’ diye sorulduğunda benim de bir yanıtım var elbette. Başka yerde bulabileceğiniz bir şeyi neden bende arıyorsunuz? Ben başka yerde bulamayacağınız bir düşün peşindeyim. Ve evet, çay paralı. Çay paraları olduğu gibi Koruncuk Vakfı’nın aylığı oluyor bizde.” Ben severim Yengeç’te olmayı. Güzel bir servis alırım ama her zaman tatlı bir mesafesi vardır tüm çalışanların. Bu da hoşuma gider doğrusunu isterseniz. Bu arada biraz garip kaçabilir ama gazetede yazdığım mekanların hepsinin ‘gerçek’ müşterisiyim ben. Hesabını ödemediğim hiçbir işletme hakkında yazmadım bugüne dek. Sevmediysem söz etmemeyi, yazmamayı, önermemeyi tercih ettim. Sevdiysem yakınım da okurum da bilsin istedim. Sevdiğim yerleri, tatları, kitapları, insanları da kalben ve fikren bana yakın olanlar sevsin isterim. Aynı düşüncede olduklarımla kurduğum bir dünya içinde yuvarlanıp gidebilirim. İşte sevdiğim mekanların sahiplerine, işletmecilerine baktığımda da o dünyanın soydaşlığını görüyorum son dönemlerde. Mesela Oğuz Bey’in şu sözlerinin altına imzamı atabilirim:
15.10.2021 04:30
Masada kalp kırılmaz, kırılmamalı
Kavuşma...
18 Şubat 2022
Bereket ölçülü olmakla çoğalır
17 Aralık 2021
Milyonluklara bir-iki
Tüm Yazıları
10 Aralık 2021